Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Mustafa Çifci Aşk Yazarı

http://blog.milliyet.com.tr/mustafacifci

24 Eylül '13

 
Kategori
Deneme
 

Okumayı sevmiyoruz

Okumayı sevmiyoruz
 

Okumayı Sevmiyoruz


Otobüslerde, parklarda, kütüphanelerde kitap okuyanların sayısı o kadar az ki. Kitap okumamak gibi çok kötü bir alışkanlık hepimizde var. En zengininden, en yoksuluna, en aydınından en okumamış insanımıza kadar uzanıyor bu zincirin halkaları. Bu koca şehirde bile, bilmiyorum kaç ögretmen, kaç kişi düzenli bir gazete okuyor. Kaç kişi fırsat bulduğunda okumak için koltuğunun altında bir kitap taşıyor?  Fazla olduğunu hiç sanmıyorum. Olsa da sayısı oldukca azdır. Birçok kişinin okuyarak bilgili ve kültürlü yetiştirme çabasının dışında yaşıyor. Kimileri ise daha bir başka dünyanın içinde, kimileri de internet cafelerde tanımadığı ve yüzünü bile görmediği birisiyle sözüm ona kur yapıp aşk yaptığına inanıyor. Bunlarda yaşamın bir başka boyutunun sahte sevgisini yaşıyor, mutlu azınlığı oluşturuyor.  Birde insanı bıktıran boş proğramların en başında televoleler geliyor. Sanki çok önemliymiş gibi, insanlığın kültürüne bir katkı sağlarmış gibi çıplak, baldır bacak gösterilen bu tür proğramları kimler izliyor bilmiyorum. Çünkü birilerinin bireysel yaşamları birilerini hiç ilğilendirmiyor. Çünkü birilerinin kimlerle birlikte olduğu, kaç kadınla yatağınla birlikte olduğu, kimin ne giyinip ne yediği sadece kendini ilğilendiriyor toplumu değil.

Sonuç ne olursa olsun, eğer halk yığınları bilgiden ve kültürden yoksun, sanattan uzaksa, bu o insanların değil ilk başta ulusu yönetenlerin bir ayıbıdır. Çünkü bir sınıftaki ögrenciler ne kadar zeki olursa olsunlar eğer ögretmenleri bilgiyi aktarmada yetersiz ise bu çocukların değil ögreticinin eksikliğidir.  Yine bu ülkede, söz yazarlığına, yorumuna, nota bilgisine bakılmadan sahnede şarkı söylemeye çalışan herkese kolayca “sanatcı” deniyorken, sanatın ne kadar değeri olabilir ki?

Oysa okumak bir erdemdir. İyi insan olabilmenin en belirgin özelliği okumanın yolundan geçer. Burada, “eskiler iyi değil miydi?, onlar çok mu kötüydü?, diye soru sormakta yersizdir.  Çünkü okumak, insanın düşünebilme yeteneğini çalıştırır ve geliştirir. İnsanlar en çok okuyarak kendi beyinlerini geliştirebilirler.

Düşünce ve duygular da ancak daha çok okuyarak gelişebilir. İnsan bir kitabı okuduktan sonraki düşünce yapısı genişler.

Duygu dünyamız karmakarışıktır bizim. Aşklarımızı, dostluklarımızı hep belli kalıplar içinde yaşarız. Ve genelde aşkı cinsellikler karıştırır, aşkın adını sevişmek sanırız. Sevincede sahiplenmek en belirgin özelliğimizdir. Bir kere sevmişsek yeter bize. Sevdiğimiz bizi sevmese bile biz onu bir başkasına yar etmeyiz. “Ya benimsin ya kara toprağın” arabeskini çok iyi biliriz.  Aşka ve sevdalara böyle sımsıkı bağlıyken “seni seviyorum” kelimesini açık açık söyleyemeyiz. Sanki bu iki kelime gereksiz ve küçültücü bir anlamı varmış gibi hep içimizde saklarız. Oysa insanın sevildiğini bilmesi kendine güveni, önemli olduğunu duygusunu verir ve mutlu eder.

İnsanların güncel yaşamlarının büyük bir bölümü mutsuzluk içinde geçiyor. Yeryüzünde en büyük acıları ve hüzünleri yine insanlar yaşatıyor birbirine. Bu yaşantımızın her alanında böyle. Akrabalar bile zaman zaman birbirine kırgın ve dargın. İnsanların arasında tam bir anlaşmanın yolu henüz bulunamadığından olmalı hep kötü davranışlarla dolu dışarısı.  Belki de kavgalarımız, hep itişip didişmelerimiz, en ufak bir olayda hemen kavgaya hazır olmamız, bir iki söz düollusunda şöförlerin kalın sopalarla arabalarından kavgaya inmeleri, eğitimsizliğin ve insan sevgisinin yoksunluğundan kaynaklan mıyor mu? Kaba küfürlü konuşmalarımızı yok etmek ve acıları bitirmek için insanlık kırk fırın ekmek değil, kırk kütüphane dolusu kitap okuması gerekiyor diye düşünüyorum.

            Bizler okumayı tam sevemedik. Okuma alışkanlığını geniş halk yığınlarına sevdirmeyi başaramayan, hep kısır bir döngünün içinde kalan  edebiyat dergileriyle dolu dışarısı ama bizler okumuyoruz.

            Çünkü okumayı sevmiyoruz!

(2004)

Yazar:  Mustafa Çifci- www.mustafacifci.com

 Not: Bu eser Mustafa Çifci’nin kitabından alınmıştır. Telif hakkı yazarına ait olup, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında her hakkı saklıdır. Yazarın yazılı izni alınmadan kopya edilmesi, çoğaltılması, dağıtılması, özet olarak belli bir bölümün başka yerlerde yayınlanması yasaktır.

 

 
Toplam blog
: 297
: 523
Kayıt tarihi
: 16.04.13
 
 

Yazılarında insanı derinden etkileyen yoğun bir duygusallık, hüzün, karamsarlık ve yalnızlık vard..