Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Okumuyoruz, yürümüyoruz, su içmiyoruz

Okumuyoruz, yürümüyoruz, su içmiyoruz
 

İşlerim dolayısıyla dünyanın çeşitli bölgelerine seyahat etme şansı bulduğumda özellikle müreffeh ülkelerdeki yaşayış farklılığını yaratan unsurları ister istemez sorgularım. ''Bu insanların bizden ne farkı var? Onların yaptığı neyi biz yapmıyoruz?'' diye sorarım kendime hep. Bunu belki sosyoloji bilimli incelese insanlığa daha bir faydası olurdu, bundan eminim, ama yine de gözüme ilk etapta çarpan şeyleri anlatmadan geçemeyeceğim.

Herhangi bir toplu taşıma aracında neredeyse okumayan insan yok gibi. Okumayanlar birbiri ile sohbet eden iki üç arkadaştan ibaret. Ayakta duran, oturan, herkes okuyor. Kimisinin elinde bulunduğu pozisyona göre katladığı bir günlük gazete, kimsinin elinde kalınca bir roman, kimisinin elinde ise bir dergi. Bazıları sadece iki üç duraklık yol gitmelerine rağmen o kısa süreyi dahi okuyarak değerlendiriyorlar. Bizde ise yanımızdaki birisi okuyacak bir kitap çıkardığında herkes bir anda dikkat kesiliyor. Sanki çantadan birisi bir silah çıkartmış da tüm yolcuları rehin alıp otobüsü kaçıracakmış gibi şaşırıyorlar neredeyse. Okuyan da kendisini bir garip hissediyor. Neredeyse ‘çok rahatsız olduysanız yerine koyabilirim kitabımı’ diyecek. En çok hoşuma giden şey ise okuyanın hemen yanında oturan kişinin okunan kitaba olan inanılmaz ilgisi. En az bir sayfayı sizinle beraber okuyup kitabın ne hakkında olduğunu anlamak istercesine dikkat kesiliyorlar bu tip insanlar. Okumaya olan bu bastırılmış ilgi karşısında çantamdan bir kitap çıkartıp vermek gelmiştir içimden hep.

Gelişmiş ülkelerde ikinci dikkatimi çeken şey ise hemen hemen herkesin elinde bir su şişesi olması. Evden çıkarken veya arabasıyla yola çıkacak bir çok kişi cüzdanından veya telefonundan önce suyunu alıyor yanına. Uzmanların söylediğine göre böbrek, idrar yolu, mesane, prostata ait hastalıkların seyrinde, enfeksiyon ve kanamanın kontrolünde, böbrek fonksiyonunun korunmasında suyun çok büyük rolü var. Bizim insanımızın susuzluğa karşı özel bir dayanıklılığı mı var bilmiyorum ama dünyanın dörtte üçü, vücudumuzun dörtte üçü sudan oluşuyorken ve doktorlar bas bas bağırıyorken, bir bütün günü bir bardak su ile geçirebilen insanlar tanıyorum maalesef. Su bir içecek çeşidi değildir, hayati bir sıvıdır. Bulmacalarda bile çıkıyor. İçmeden yaşamak mümkün değil yani.

Diğer bir konu ise spor veya egzersiz. Gelişmiş ülkelerdeki insanlar için egzersiz veya spor arada sırada yapılan bir eğlence aktivitesi değil. Onlar bu işi çok ciddiye alıyorlar ve günlerinde mutlaka belli bir süreyi en azından yürüyüşe ayırıyorlar. New York gibi dünyanın ekonomi kalbinin attığı o hızlı kentte insanlar bellerinde adım sayan küçük pilli sayaçlar taşıyorlar ve mümkün olan her yere yürüyerek gidiyorlar. Bir insanın sağlık için bir günde en az 10.000 adım atması gerektiğini söylüyorlar. Uzmanlar günümüzdeki bir çok hastalığın sebebinin insanoğlunun geliştikçe hareketini azaltmasına bağlıyorlar. Günümüzde doktorların mesleklerini icra etmeye başlamadan önce ettikleri yemine adını veren Hipokrat’a öğrencileri 2400 yıl önce bir insan için her durumda iyi gelecek bir ilaç sorduklarında; ‘İnsan için en iyi ilaç yürüyüştür’ demiş. Bence düşünmeye değer.

 
Toplam blog
: 10
: 668
Kayıt tarihi
: 08.02.09
 
 

İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuyum. Öğrencilik yıllarımdan bu yana dış ticar..