Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ağustos '14

 
Kategori
Futbol
 

Okur, velinimet midir?

Eskiden dükkanlarda, özellikle Anadolu’da, bir levha göze çarpar/dı:

“Müşteri velinimettir!”

 

Dükkanın görünür bir yerinde de başka bir levha:

 

“Satılan mal, geri alınmaz!”

 

Demek ki, “mal”, satılana kadarmış!. 

 

*****

 

Yazarı yaşatan okurdur. 

 

Okur, okuduğuna katkıda bulunursa, okuduğundan zevk alıyor demektir. Kuşkusuz, sözünü ettiğimiz, yazınsal ürünlerinin okuru, gazete okuru değil.

 

Gazete okuru farklıdır, yazınsal ürünlere yatkın okur da olsa, daha keskindir. Hele futbol yazılarını okuyanlar, yani futbolseverler... Onlar için, çoğunun yaptığı, yazılara katkıda bulunmak değil, sizin yazmadıklarınızı, es geçtiğinizi varsaydıklarınızı sıralamaktır. Övgü de olsa yergi de olsa..

 

(Bazen, futbol yazısı okuyanlar içinde dil ve anlatımı göz önünde tutanlar, çoğu futbolseverin göremediğini görenler oluyor. Bu da futbola düşkün olanları, genelleme yapılarak, bir şeyden anlamaz gibi bir algılamanın ne kadar yanlış olduğunu gösteriyor. )

 

Her yazılanla, her okuyanı memnun etmek mümkün değil. O kadar cümle içinde bir cümleye takılan, o cümlenin öteki cümlelerle ilişkisini koparan okur, cümleyi tek başın ele alınca, doğal olarak, öyle düşünecektir.

 

Onu yazma bunu yaz, onu niye yazmadın da bunu yazdın?

 

Anlatamazsın!.

 

“Seni okuyamayacağım!”

 

Müşteri memnuniyeti mi desek buna?

 

O zaman, “Okur, velinimettir” mi olacak?

 

Olur da olmaz da, buna karar verecekler düşünsün!

 

“Yazan”a yazma olanağı tanıyarak, yazılanları “okur”a sunan, “okur”a bakarak, “Okur, seni istemiyor.” der mi?  Derse, o zaman, “isteyen okurlar” ne olacak? 

 

Sonuçta?

 

Bütün bunları, olumlu/ olumsuz tepkileri, yazma okuma sürecinin doğal bir sonucu görmek gerekir.  

 

*****

 

Her yazanın seveni, sevmeyeni vardır. Hepsinin gerekçeleri  de “kendine özgü”dür. Öyle olunca, beğenip beğenmeme, kendini ona göre gösteriyor.

 

Her fırsatta,  “olmayan”a “Yok!” derseniz, o “olmayan”, okuyan için “varsa”, tepki, doğalın da doğalı olur!.

 

Beğenen, beğenmenin verdiği zevkle “rahat”; beğenmeyen, beğenmemenin verdiği “hınç”la "saldırgan"dır!.

 

Ortasını kim bulacak?

 

Bir "Tarafsız ol!.." tutturulmuş gidiyor.

 

Bir maçta, maçın havasına bakarak, takımlardan birini eleştiriyorsunuz; anında tepki... Bir başka yazıda, iş olsun diye değil, o maçtaki duruma bakarak, o takım taraftarının hoşuna gidecek saptamalar yapıyorsunuz, bu kez, “çıt” yok.

 

Niye?

 

Bizde, hep hoşa gidilmeyene yönelik tepki gösterilir de ondan. Oysa hoşa giden ve hoşa gitmeyen yazılardaki “mantık” nedir, nasıl çalıyor, saptamalarda bir tutarlılık var mı, yok mu?

 

Ona bakan yoksa..

 

İlle hoşa gitmeyene tepki olacak, bir de, şundan bundan niye söz etmedin yakınmaları...

 

Son söz:

 

Okur, okuduğuna katkıda bulunan, söylenenlere niye katılmadığını eleştirel açıdan dile getiren olmalıdır.

 

 

http://www.facebook.com/turgutcelik

 
 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..