Öküzün altında buzağı aramak ve şüphecilik

Şüphecilik tabii ki aydınlağa koşmaktır, ama şüpheciliğin dozunu kaçırdığımız zaman, bir psikolojik uçuruma düşmüş oluruz.

Ne yazık ki toplumumuzun büyük bir kısmı bu illetin pençesine düşmüş durumda.

Herkes büyük bir şüphecilik içinde. Her sözün, her hareketin altında bir buzağı arıyor.

Birine yardım etmeye kalkıyorsunuz, size şüpheci gözlerle bakıyor. Acaba ne yapmak istiyor, maksadı ne, üç keğada mı getirecek diye düşündüğünü gözlerinden anlıyorsunuz.

Esasında ben de öyle düşünmeye başladım. Öküzün altında buzağı arıyorum. Aman tongaya basmayayım diyorum. Kimsenin kimseye inancı kalmamış durumda.

Bunun en acı örneklerini ise MB'de görüyoruz.

Toplantı organize edenler için, LİDER 'liğe mi oynuyor ? Acaba  diyoruz.

Blog yapısıyla ilgili bir proje veya bir fikir üretene hücum ediyor, kendini BİLGE zannediyor, bilgiçlik taslıyor diyoruz.

Yazılan blogların bir çoğunu değişik anlıyor, yazana hakeretler yağdırıyoruz.

Aynı manzarayı aslında SİYASET DÜNYASI' nda da görüyoruz.

Ülke yararına bir söz söyleyen, büyük yatırımlara kalkışan kişilere, hemen bir yafta takıp, ülkeyi dolandıracak, ülkeyi satacak, etrafına peşkes çekecek diye suçlamaya başlıyoruz.

Üçüncü köprü yapılacak, ama kime rant sağlanacak acaba?

Hemen bir buzağı aramaya başlıyoruz.

Şu şüphecilik yeteneğimizi ilim ve bilim için kullansak, gerçekten o zaman öküzün altından buzağı çıkarırız.