Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Okyanusta bir damla

Okyanusta bir damla
 

Sınavda yapılan hatalar için bakanımızdan açıklama geldi; “Okyanusta bir damla”. Koskoca bir yıl ne bir yılı ilkokul birinci sınıftan beri verilen maddi manevi mücadele, çocuklarımızın girdiği stres, küçücük yüreklerinde hissettikleri manevi baskı, ailelerinin emeği, kurs - okul öğretmenlerinin mücadelesi, tükettikleri her bir değerli nefes…”Okyanusta bir damla” ile özetlendi bitti. Yapılan hata, azınlığı kapsıyormuş. Bu sınavlarda bir soru bile binlerce kişi demekken, azınlığı kapsayan bir hata nasıl bu kadar önemsiz olabilir ki? Bekliyoruz..O damlayı koyduk bir kovaya ve bekliyoruz…

Geçen akşam, yeğenimin birinci yaşını kutlamak üzere, Libadiye’deki evimizden, Pendik sahil yolundaki bir restorana doğru yola çıktık. Hangi yolu izleyelim diye geleneksel yola çıkış polemiğimizi de yaşadıktan sonra Ankara Asfaltı üzerinden Bostancı ve oradan da sahil yoluna çıkmaya karar verdik. Yolda, beklemediğimiz bir trafik ile karşılaştık. O güzergah hep yoğun olur ama bu seferki değişik bir sıkışıklıktı. Adım adım Bostancı sapağına ulaştık. Aylardır çalışma var oralarda. Anladığımız kadarı ile sahile dik inen bir yol yapmışlar; harika. Kadıköy’e gidecekler sağa sapacak; minübüs yolundan devamedecekler sola ve de sahile gidecekler dümdüz devam edecek.

Bunca çalışmaya değmiş diye düşünerek; tabelaların yönlendirmesiyle hiçbir yere sapmadan yolumuza devamettik. Ettik ama trafik birden durdu. Müthiş bir yığılma oldu bir anda. Sağa ve sola sapanlar aniden gözden kayboldu ama biz, durduk..Sonuçta karşılaştığımız manzara felaketti. Yol henüz açılmamış. Bizi gerisin geri o sağa sapanların yönüne ama ara sokaktan devametmek üzere yönlendirmiş sevgili karayolları tabelası. Otobüslerin, minübüslerin, taksilerin, daracık yollardan geçmeye çalışan, içinde can taşıyan yaşam mücadelesi veren insanları taşıyan ambulansların arasından; dört şerit olarak girdiğimiz ve de tek şerit olarak çıkmak zorunda kaldığımız henüz tamamlanmamış sahil yolundan sahile ulaştığımızda; tam bir buçuk saat geçmişti. Bizler, hepimiz, devletimizin tabelasına inananlar; okyanusta bir damlaydık sadece. O damlayı da koyduk bir kovaya ve bekliyoruz…

Eşim, özel bir şirkette çalışıyor. Genelmüdürünün her gün kullanmak zorunda olduğu bir avuç dolusu ilaç var. Bunlardan birisi de kollestrol ilacı. Onu içmezse, kollestrol seviyesi, hayatını tehlikeye sokacak bir seviyeye düşüyor. Buraya kadar bir terslik yok ama iş, son hapa gelince değişiyor. İçmezse tehlike var; içerse de bir daha o ilacı sigortadan alamıyor. Sebep; “değerlerinizin düşük olması gerekiyor”.. “E ben ilacımı almazsam o değer düşecek ve benim için tehlikeli bir durum olacak ?” “Ama efendim, yönetmelik böyle. O ilacı yazabilmem için, raporunuzdaki son değerin bu değil, şu olması gerekiyor”…Allah’tan bu hasta, sadece “okyanusta bir damla”…Hadi o damlayı da koyalım kovaya…

Annem, Moda Caddesi’nde oturuyor. Çok kısaca orayı özetlemek istiyorum bu memleketin sadece bir damlası olarak. Caddede bolca esnaf var. Sucu, mobilyacı, kitapçı, spor salonu, bir telefon firması…Yüzde doksanının sattıkları ürünleri kaldırımların üzerinde. Kitapçı, sahip olduğu üç-beş eski Türk Müziği kasetini gece yarılarına kadar bangır bangır çalıyor. Hepsinin, özel yaptırmış oldukları, firma armalı trafik kukuletası var ve asla size hak tanımadan kendi dükkanlarının önüne bir güzel yerleştiriyor. Bir kaçı bununla da kalmayıp; kamyonetlerini pazar günleri de dahil olmak üzere, başka kimse çekmesin diye enlemesine park ediyor.

Bu konu hakkında defalarca şikayet dilekçesi yazıldı. Gelen görevlilerin “şikayet var, birkaç gün idare edin” dediklerini ben kulaklarımla duydum. Birkaç esnafın “ biz buranın vergisini veriyoruz” diye pis pis sırıtmalarına ben şahit oldum. Çocuk uyutmanın, hastayken beş dakika huzurlu dinlenmenin mümkün olmadığı daha nice caddeden biri Moda Caddesi de. Allah’tan, okyanusta bir damla…

Ulaşamıyorum, ilaç alamıyorum, kaldırımlarda yürüyemiyorum…Vatandaşlık haklarımı çok sınırlı kullanıyorum kısaca. Çaktırmadan nefes alabiliyorum sadece dumanı, kiri, pisi saymazsanız o da…

Bunu da koyunca kovaya, hani sirktekiler misali savursak yetkililerin üzerine acaba kağıtlar çıkar mı içinden rengarenk yoksa biriken damlalardan oluşan o kocaman okyanusta kendileri mi boğulur???

Bizi yönetmeyi hakketmeyenler, inşallah kendi düzensizlik okyanusunuzda boğulup gidersiniz bu seçimlerde, siz her kim iseniz…

 
Toplam blog
: 7
: 386
Kayıt tarihi
: 30.06.07
 
 

Anneyim, sevdim, sevildim, terk edildim, kavga ettim, ben de haksızlıklar yaptım en az bana yapılanl..