Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '16

 
Kategori
Deneme
 

Ol der ve olur

Ol der ve olur
 

Elimde tesbihim.. "Kün fe yekün"...


Bazen; bir kelime düşer yürekten kaleme, şiir olur akar, bazen kitaplar dolusu sözcük yığılır diline, kelimeler suspus olur, cümle bile kuramazsın!


"Bir insan bakışlarını kaçırıyorsa eğer, yalan söylüyordur" derler ya, asıl en büyük yalan bu! Herkesin kendine bile itiraf etmekten çekineceği bir sırrı vardır, işte bu kaçış o sırrı faş etme korkusudur. Belki bir çok şeyi gizleyebilirsin, ama acını gizleyemezsin. İnsan ömrü; bir bakıyorsun sararmış, solmuş, kurumuş.. bir bakıyorsun, dallanıp budaklanıp serpilmiş. Hayat durmuyor, sürekli bir devinim var ve her kışın sonu bahar! Bazen yorgunluğumu seviyorum, hayat diyorum ’işte tam da bu’ gülüp geçiyorum. Onca yaşanmışlık, onca anı, onca ihaneti taşımak, her baba yiğidin harcı değil.

Biliyorum!
Şükür ki, hala içimde bir insan taşıyorum.

Sevdim olmadı, sövdüm olmadı, tuttum içimden attım, benden gayrı tutan olmadı. Yâr; katlime ferman, derdime derman, gözümün nuru yâr! Senden beri duramam. Yokluğunla avuturum gönlümü, lakin, hasretine gem vuramam. Seni bana unutturmayan Rabbimin bir hesabı vardır mutlaka.

Adın, imtihanım!

Saat seni geçiyor..// Gecenin sen ortası.
Uykular ah!
Kahrolası
Ne çok unutuldular.

Şiir şiir ağlamak, şiir şiir özlemek, hissetmek ama kaleme hükmedememek!
Ne çok bekledik ayrıklar sokağında, kış da, ayaz da, ne çok kapılar çarpıldı suratımıza..
Ağız dolusu gülemedik.

Ne dereler aktı bu yataktan.. Kimi bulandı geçti, kimi duruldu geçti, kimisi de geçemeden kurudu. Kıyısında çok yürekler çağladı, çok sofralar kuruldu, neşesiydi çocuklar.. Ne aşıklar ağlattı, ah! Çorak bir toprak şimdi, yağmuru, rüzgarı özleyen, kumun ayak seslerini dinleyen. Asıl önemli olan; birlikte olmak ve olanı paylaşmaktı. Şu an yoksul, fakat kalabalık bir sofrada olmayı ne çok isterdim, çünkü esas yokluk, o sofraya tek başına oturmak! Önce duvarlar örüp kendimizi, kendimize hapsettik. Dışarda kalan herkese yabancılaştık. Şimdi yalnızlık senfonisi dinleyip, ağlıyoruz(!) Yaşamın acziyetleri olmasaydı, nasıl çıkardık sabahlara, aydınlık bir yüzle. Gözyaşlarının yıkadığı karanlıklardan. Merhamet adlı çınar; ne boyun büker, ne de baş eğer. Kırar dalın, budağın, şefkat elin yoksa eğer..

Bu gün bir yerde, gözüme bir söz ilişti, kimin yazdığını hatırlamıyorum ama aynen şöyle idi;

"Az unutup çok hatırlayan delirir"

Sanırım ben bir deliyim, delisi çok olana değil, deliye muhtaç olana iyi gelirim.
İnsanda; derin izler bırakan bazı travmalar vardır ki, bunları aşmak yıllar alır.
Kemikleşir..
İrinleşir..
Ama iyileşir!
Unutmazsın fakat yaşamaya devam edersin.
Bir insan; hayatına girdiği andan itibaren, hayatına bir anlam yükleniyorsa, onun kaybı bu anlamı değiştirmez, sadece alışkanlıklarını değişir. Hiç bir teselli avutmaya yetmiyor, parçalanmış yüreğimi. Acılar zincir zincir bağlamış, dünümü, bu günümü. Ne tuz bassan fayda eder yarama, ne de su serpsen ferahlatır gönlümü. Aslında her şey, olması gerektiği yerde ve olması gerektiği gibi! Bazı insanlar, varacağı durağa kadar eşlik ediyor sana. Sonrası sen sağ ben selamet. Bir hoşçakal’a bile sığamayacak kadar, küçültüyorlar yoldaşlığı.

Zavallı ve çaresiz serzenişler bunlar!
Yolcuların yükünden, yolun payına düşen ne?
Yağmurun yıkayıp, rüzgarın uçurduğu izlerden gayrı..
Kalp kapısını aralık bırakmıştım oysa, ardına kadar açmakta, kapıyı kapamak da sana kaldı.


Bu zamana kadar hep yanlış kapıları çaldım ve açılmasını bekledim. Bundan gayrı Rabbimin kapısındayım! Hiç kimseden bir şey istemiyorum, beklemiyorum da. istediklerim Rabbimin takdirindedir, verir ise Lütfundandır, vermez ise hakkımda ki hayrındandır. Ayağın vardır ona yürüyemez, elin vardır ona uzanamaz, gözlerin onu görmez, kulakların onu işitmez, sana hayat vereni, yine hayat, sana yaşatmaz. Sen ne işe yararsın ey kalbim?

Alışıyoruz; sevdiklerimize, sevmediklerimize, gelenlere, gidenlere.. ve dahi ölümlere. Allah’ım! Hayra alıştır bizleri, hayrı sevdir bizlere, ellerimizi, gözlerimizi, ayaklarımızı hak yolundan beri eyleme! Hayat başını secdeye koymaya yetecek kadar uzun, o secdeden doğrulamayacak kadar kısa. Uyan ey nefsim, uyuma!

Öyle zaman geliyor ki, kitaplar dolusu haykırmak istiyorum. Sonra dilimi mühürlüyor, susuyor, tüm haykırışlarımı yutuyorum. İçimde patlamaya hazır, birlerce sözcük birikiyor, cümlelerin gazabına uğramaktan deliler gibi korkuyorum. Ruhum ve kalbim çürümeye başladı, beynim sanki akıyor. Zehrimi kirpiklerimden düşürüyorum, sonra sessiz sedasız kapanıyor gözlerim. Elimde tesbihim..

"Kün fe yekün"...

 
Toplam blog
: 41
: 486
Kayıt tarihi
: 11.01.13
 
 

İlkokul mezunuyum. Müzikle ve şiirle ilgileniyorum, yazmayı seviyorum.. İki edebıyat sitesinde (a..