Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Olasılıksız

Yeni sezon başlangıcının işaretleri belirmeye başlamıştı yavaş yavaş. Milyonluk baronlara hizmet veren büyük bir işletmenin küçücük bir parçasıydı O. Hem mecazi hem de gerçek anlamda öyleydi. Büyük işlerin küçük adamı diyorlardı O’na. Hatta yıllardır çalıştığı işyerinde arkadaşları ona hiç yaşlanmadığı ve yaşını göstermediği için Benjamin Button lakabını takmışlardı.

Çalıştığı şirkette kapitalizmin sömürücülüğü tavan yapmış, orada bulunduğu her anın karşılığını hem fiziksel hem de mental olarak vermek zorundaydı. Aksi taktirde O’nun işini çok daha ağır koşullarda ve çok daha ucuza yapmak için can atan insanlar olduğunu herkes gibi O da çok iyi biliyordu. İnsanların bir yandan küçümsediği bir yandan da imrendiği bir görevi vardı. Otele gelen misafirlerin bavullarını taşımak. Staj için yaptığı bu iş artık onun hayatını kazandığı, iyi de kazandığı bir iş haline gelmişti. Zaman geçtikçe artık bavul taşıyan değil de, taşıyanları organize eden ‘’takım kaptanı’’ olmuştu. Orada uzun yıllar çalışan bir çok insan gibi O da kaşarlanmıştı artık.

Yeni sezonun başlangıcı demek, yeni insanlar yeni çalışanlar demekti. Sömürücülüğün temel ilkelerinden biri de sezonluk çalışanlar istihdam edip, sezon sonunda işten çıkartmaktı. Hatta çalıştığı otel işi biraz daha abartıp, o sezonluk personeli de lise ve üniversite öğrencilerinden oluşan ve çalıştırması daha ucuz olan stajyerlerden seçiyordu. Hostes kız da bu stajyerlerden biriydi. Ama daha ilk gördüğünde O’nun farklı olduğunu anlamıştı Benjamin. Ufak tefek, iri gözlü, kızıl saçlı hafif balık etli ve oldukça seksi bir hatundu. Onunla tanışmanın bir fırsatını kollamaya başlamıştı ve bunun çok da zor olmayacağını kendisi de iyi biliyordu. Tecrübeleri O’na bu kızdaki çekiciliği fark eden tek kişinin kendisi olmadığını söylüyordu. Benjamin zamanla hostes kızı tanımaya çalışmış ve başarılı da olmuştu. Şanslıydı çünkü bu güzel bayanın çalıştığı restorantın az ilersinde personelin kullandığı tuvaletler vardı. Hostes kız oradayken nedense Benjamin’in de sık sık tuvalete gitmesi gerekiyordu. Birkaç gün sonra kızın e-mail adresini alabilmişti. Kız artık orada olmasa da konuşabiliyorlardı. Fakat Benjamin de çok iyi biliyordu ki kış geldiğinde o ilk görüşte kendisini çok etkileyen tatlı şey işten ayrılacak, ya okuluna dönecek ya da başka bir işe başlayacaktı. Tıpkı gelip geçen yüzlercesi gibi.

O gün gelmişti. Büyük bir hayranlık duyduğu fakat aylarca uğraşmasına rağmen bir türlü gösterdiği ilgiye karşılık alamadığı güzel varlık artık hayatından çıkıyordu. Belki de bir süre sonra adını bile hatırlayamayacaktı bugün aklından çıkartamadığı kızın. Fakat bilmediği bir şey vardı. Kendisinden uzaklaşacağını düşündüğü hayallerini süsleyen kız, artık O’nun bölümünde çalışacaktı. Beraber çalışacaklardı. Daha önce gösterdiği ilginin sonuçsuz kalmasından dolayı çok fazla sevinememişti bu güzel habere. Tabi yine de kızdaki o kuvvetli çekime bir türlü karşı koyamıyordu.

Benjamin ilk bakışta çok etkilyeci bir tip değildi. Geniş omuzlu, atletik ve seksi vücutlu, bayanları fazla etkileyecek fiziki özelliklere sahip olmamasına rağmen kadınlarla arası hep iyi olmuştu. Kadınlarla olan bu iyi ilişkilerinden kazandığı tecrübeler, O’na bu kızla sevişmenin, O’na sarılmanın, O’nu öpmenin ne kadar heyecan verici olabileceğini o anları yaşamadan bile anlama imkanı veriyordu. Zaten birkaç defa kıza arkadaşça dokunması bile içinde fıtrtınalar kopartmaya yetmişti. Vücudunun her noktasını keşfetmek, onunla bitmek bilmeyen saatler geçirmek istiyordu. Düşüncesi bile Benjamin’in içinde inanılmaz bir coşku seline sebep oluyordu.

Zamanla aynı bölümde çalışmanın da vermiş olduğu avantajla daha fazla yakınlaşma şansı bulabilmişti eski hostes, yeni iş arkadaşıyla. Artık iş dışında da görüşebiliyor, beraber dışarı çıkabiliyorlardı. Kızda da O’na karşı daha yakın tavırlar gözlemliyor ve mutlu oluyordu. Hala bir arkadaştan öte olmasalar da, Benjamin kızın yanında heyecanını çok zor kontrol edebiliyordu. Belki de ilk zamanlar kızı çok etkileyemememiş, kendisini beğendirememişti O’na. Arasının çok iyi olduğu hayatından geçen onlarca kadınla da hep öyle olmuştu zaten. Başlaması uzun zaman alan fakat beklediğine değen ilişkiler yaşamıştı. Fakat bu seferki öyle olmayacaktı. Kızdan ümidini kesince otelde çalışan başka birine yönelmiş ve onunla bir ilişki içindeydi tabi bu arada eski hostesten de vazgeçemiyordu. Aklının ve kalbinin bir köşesinde hep O ve O’nunla geçireceği sonsuz, heyecan dolu saatler vardı.

Benjamin ve hayranı olduğu eski hostes beraber fazlaca vakit geçirmeye başlamışlardı. Bu arada ikisinin de hayatında başka birileri vardı ve ikisi de bunu birbirlerinden saklamayacak kadar dürüstlerdi. Çok geç kalınmıştı bir çok şey için. Doğru yerdeydiler ama doğru zamanda değillerdi.

Yine arkadaşlarının organize ettiği bir gecede dışarı çıkmışlardı. Benjamin o gün her zamankinden daha fazla ve daha hızlı içiyordu. Artık içinde biriktirdiği ama içine sığmayacak kadar artan arzuları, dilinden, gözlerinden ve bazen de ellerinden taşıyordu. Bu da Benjamin’in zaman zaman kontrolünü kaybetmesine sebep oluyordu.

Hayranı olduğu o güzelliği gittikleri gece kulübünün tuvaletine giderken uzun uzun izledi. Gözlerini ondan alamıyordu. Her centilmen erkek gibi O da tuvaletin önüne gidip kızın çıkmasını beklemeye başladı. Her ne kadar kendisini bu hareketi bir nezaket kuralı çerçevesinde yaptığına ikna etmeye çalışsa da başarılı olamadı. Çünkü Benjamin oraya neden gittiğini çok iyi biliyordu. Belki birkaç dakika süren fakat Benjamin’e çok uzun gelen bir bekleyişin ardından kız tuvaletten çıktı. Ve o an gelmişti.

Frenlemeye çalıştığı duyguları kontrolü ele geçirmiş, gözlerini kızdan alamaz bir şekilde tuvaletin çıkışında bekliyordu Benjamin. Kendisine doğru yürüyen muhteşem varlık, O’nu artık geri dönüşü olmayan bir yola sokmuştu. Hiç konuşmadılar. İkisinin de bakışları zaten konuşarak anlatılamayacak bir çok şeyi anlatıyordu. Yükses sesli müzik eşliğinde, loş ışıklı ve kalabalık bir ortamdaydılar. Dudakları buluştu önce. Sanki yıllardır kavuşmayı bekleyen iki eski aşık gibiydiler. Bir anda soyutlandılar herkesten ve herşeyden. Kimse yoktu. Ses yoktu. Vücutları birbirine kenetlenmiş, hatta zincirlenmişti. Benjamin yanılmamıştı. O’nu ilk öptüğü anda sanki şehir şebekelerinin tüm elektriği vücuduna verilmişti. İnanılmaz bir heyecan, tutku, coşku ve tarifini kendisinin de bilmediği bir duygu seli içindeydi. Orada geçirdikleri on dakika ikisine de bir saniyeden daha az gibi gelmişti. Aynı duyguları yaşıyorlardı. Tek vücut, tek beyin tek yürek olmuşlardı. Sonra sevgilileri geldi akıllarına. Sınırı geçmiş, mayın tarlasında yürüyorlardı. Benjamin kontrolü kaybetmişti. Beyni uyuşmuştu adeta. Bu uyuşma aldığı aşırı alkolden kaynaklanmıyordu. Herkesi, herşeyi unutmuştu. Fakat kız kendine geldi. Zor da olsa Benjamin’i uzaklaştırdı kendisinden. Uzaklaştırmak istememesine rağmen.

On dakikalık bir mutluluktu onlarınki. Daha fazlasına izin yoktu. Başkalarının kollarında, belki de birbirlerini düşünerek mutluğu arayacaklardı. İkisi de hayatlarındaki keşkelere bir yenisini daha ekleyerek yollarına devam ettiler.

 
Toplam blog
: 6
: 633
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

1985' te İstanbul' da doğdum. Karmakarışık bir eğitim ve umulmadık mesleki gelişimler sonucu şu anda..