Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '11

 
Kategori
Psikoloji
 

Öldürmeyen acı kuvvetlendirir

Öldürmeyen acı kuvvetlendirir
 

http://www.safaksokerken.com


Yaşantısı içerisinde doluyu boşa boşu doluya doldurmaya çalışan, varını yokuna katan insanın da hedefidir mutluluk. Mutluluk getireceği düşüncesidir insanı eyleme geçiren. Hangi tercihin, hangi sevginin, hangi kavganın hangi aşkın hangi ilişkinin, hangi siyasetin hangi yaşantının nihai ereği değil ki mutluluk. Belki de organizmayı harekete geçiren etkenin felsefi adıdır bu. 

Ana başlık mutluluğun bir koludur acı. Bahsi geçen nihai ereğin kimi zaman istemediğimiz hali kimi zaman da teferruatındadır. Türk filmlerinde gördüğümüz sonu hep mutlulukla biten filmler ve detaylarındaki hadiseler gibi. 

“Acı tecrübeler” her zaman istenilen “tecrübenin”, istenmeyen “acı” ile harmonisinden doğmuş bir kullanımdır. Ama bana sorarsanız tecrübe acıdan daha kuvvetli olduğundan ağır basmalıdır. Belki de aslında hep bu oluyor da farkında değilsinizdir. 

 

Mazoşist bir eğilim uyandırma düşüncem olmamakla beraber, nihayete ulaşırken karşılaşılanlara biraz daha poliyanacı bir yaklaşım sergilemek kimi zaman daha doğru olur. Belki de gözü kör talihlerin, ayağı topal yaşantıların bir gerekliliğidir de biz bunu farkına varmamışızdır. 

 

En acılı anların kimi zaman gerçeklere en yakın anlar olduğunu şahitlik etmemişseniz eğer, kendinizi bir daha gözlemleyin ve kendinizde görün diğer insanları. Bu da empatinin bir farklı boyutu haline gelecektir. 

 

Görünenin arkasındaki görünmeyenler kimilerinin ilgisini çekmez. Çünkü onlar sebep sonuçlarla yaşamlarını sürdürenlerdir. Asıl sıkıntı ise sebep sonucu gözlerine, kulaklarına göre yorumlayanlardır. Yarını görebilecek öngörüye sahip olmak ne kahinlik ne kafirliktir sadece yaklaşımdır. 

 

Yaşantının tamamı olmak mümkün değil belki ama tamamı olunabilecekler ile tamamı olunmuş şeylerden feragat etmek mantıksızlıktır. Kilidi ise bilincinde olmaktır, farkında olmaktır. 

 

Nihai olmayan anlık mutlulukların bile minimize olduğu anlarda toparlama düşüncesi hayatı canlandırıyorsa siz buna kabuk bağlayan yaralar diyebilirsiniz ve doğru yoldasınız demektir. 

 

Her acının mutluluk eksikliği olduğunu düşünebilirsiniz ancak ne yazık ki ereksel mutluluk değildir bu. Tıpkı yokluğun varlık eksikliği anlamına geldiği, kötülüğün iyilik eksikliği anlamına geldiğini düşünmemiz gibi. 

 

Mutluluğun eksikliği olan acının bir riski de var tabi, eylemleriniz kanınızda düşen trombositlerinizi arttırıyor gibi mutluluğunuzu arttırmıyorsa sonuç hüsran olabilir. Ama tersi oluyorsa acılardan sonra mutluluk hormonunuz fazlasıyla salgılamaya başlıyorsa işte kuvvetleniyorsunuz. Siz sağlıklısınız. 

 

Aristo’nun deyimi veya inanıyorsanız inancınız gereği olarak insanın özünde iyi, biricik ve değerli olduğunu kabul edersiniz. İyi istenilendir. İstenilenlerini sonuçlarının da istenilen olması gerekir, soyundan gelen her olay ve olgunun gözü kapalı doğru olması gerekir.Ama ne yazık ki yaşam öyle değil. Bu insanın iyiliği ile ilgili kabulün çürümesi demek değildir. Sebep sonuç ilişkisi yaklaşımının ve görünen ile görünmeyen arasında ilişkinin bir saptamasıdır. 

Çünkü bu yazıyı okuyabilen sen sosyal bir varlıksın. Sebep sonuçlar seni açıklamakta yetersiz kalabilir. Her zaman nedenleri arama. Yaşadığını düşünerek yaşayacaklarını hayal et. 

Bu yolda çektiğin ve çekeceğin acılar seni öldürmemişse mübahtır. 

 
Toplam blog
: 12
: 941
Kayıt tarihi
: 21.03.11
 
 

Özel Seçkin Fırat İlköğretim Okulu'nde Rehber Öğretmen olarak görev yapmaktayım. Değişimin değişm..