Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '09

 
Kategori
Güncel
 

Ölenlere mevlit, kalanlara Taksim'de cami!

Ölenlere mevlit, kalanlara Taksim'de cami!
 

KENTSEL RANTIN SONUCUNDA SEL İSTANBUL'UN KADERİ


Değişmeyen acı gerçeğimiz, nafile işler ülkesi olduğumuzdur.

Bir vali, şehrinin onca sorunu çözüm beklerken, erkeklerin çiş yapmaları sırasında “haramdan sakınmalarını” sağlamak üzere bir genelgeyle camilerden pisuarları kaldırtıyor.

Müftülük de, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan fikir alıp, bu saçmalığı önleyeceğine, belli ki aynı kafaya sahip olduğunu kanıtlamak adına uygulamaya geçiyor.

Ancak bu ilkellik, günlerce ülke gündemini meşgul etmeye yetiyor.

Çok şükür, “işeme yoluyla işlenecek günahları önleyen” vali merkeze alındı da, hükümetin karnesindeki bir zayıf düzeltilebildi.

Şimdi ise Ankara’da bir “içki referandumu” muhabbeti aldı başını gidiyor.

Yaptığı yatırımlarla Ankara’yı İstanbul’a benzetip yarattığı kocaman köyle övünen Başkan Gökçek, bu çıkışıyla ne zamandır boy gösteremediği medyada yeniden haber olmayı başardı.

Ama konu “içki” olunca, doğal olarak Türkiye’deki kadim “haram-sevap” tartışmaları da arkasından başladı.

Müslümanlığı istismar etmek, bunu siyasette oya dönüştürmek başka türlü olmuyor çünkü.

Ya pisuarları kaldıracaksın ya da içkili yerleri..

Dikkatimi çekmiştir; benzer kafadaki zatlar genelev ve randevuevlerine bu denli savaş açmıyorlar..

Fuhuş sektörünü içkili ortamlara göre daha az günah mı sayıyorlar, bilemiyorum..

Yoksa genelevlere yönelik mücadelenin oylara fazla katkısı olmadığını mı düşünüyorlar..

Her neyse, Başkan Gökçek için iyi bir gösteri malzemesi oldu bu iş..

Elbette hiçbir hukuki ve yasal yaptırımı yok yapılacak referandumun.

Düşünüyorum da referandumla elde edilecek sonuç ne işe yarayacak?

Diyelim ki o bölgede halkın yüzde 60’ı “içki yasak olsun” dedi.

Diğer yüzde 40’ın içkisine yasak mı gelecek?

Demokrasinin nesine uyar bu referandum?

Azınlık hakları, kişisel özgürlükler, farklılıklar bu tip referandumlarla yasaklanırsa, adı demokrasi olabilir mi bu anlayışın?

Çoğunluğun baskısı demokratik bir hakkı engelliyorsa, bu rejimin adı faşizm değil midir?

Ne yazık ki, Türkiye’deki halkın yaş ortalaması 27, eğitim yılı ortalaması ise ilkokul 4.sınıf düzeyindedir.

Bu veriler dikkate alınarak yapılacak diğer referandumların sonucunu öğrenmek bile istemem.

Bir zamanlar “Siz hilafeti bile geri getirebilirsiniz” şeklinde, halkın aklını değil de duygularını pompalayan siyasetin benzeri değil midir bu ucuzluklar?

Akıl yerine duyguları ve elbette arkasından çıkarları öne çıkarırsanız, varacağımız sonuç elbette İstanbul’da yaşananlar gibi olacaktır.

İstanbul’da yaşanan sel cinayetleri sonrasında sorumluluğu üzerinden atmak isteyen AKP’li belediye yönetimlerinin tavrı bir gösterge değil midir?

Medyada çarşaf çarşaf yayımlanan mahkeme kararlarına rağmen, dere yataklarını ranta pardon imara açanlar hangi belediyelerdir?

Buradaki bina ve tesislere ruhsat veren belediyeleri, en az 15 yıldır AKP’liler yönetmiyor mu?

Tespit edilebilen sayısıyla 39 cana neden olan bu sorumsuzluğun adresini kaybettirmek için, İstanbul Anakent Belediye Başkanı’na benim iki önerim var.

Birincisi bu cinayetlerde hiçbir vebalinizin olmadığını göstermek amacıyla ölenlere İstanbul’un en büyük camisinde medyatik bir mevlit okutmalısınız.

Ardından da “Taksim’de cami” tartışmasını yeniden başlatmalısınız.

Emin olun, aklı başında, eğitimli, demokrat kamuoyu sizi yerden yere vuracak ama çoğunluğu teşkil eden 27 yaşında ilkokul 4.sınıf seviyesindeki halkım, sizi yeniden alkışlayacaktır.

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..