Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mart '11

 
Kategori
Futurizm
 

Oligarkların Küresel Tezgahları (9)

Oligarkların Küresel Tezgahları (9)
 

Oligark kavramı oligarşi sözcüğünden türetilmiş Rusça bir terim. (Türkçeye “ayrıcalıklı soyguncu” olarak çevirdim. Hortumcu da diyebilirsiniz.) Batı dünyasında ilk kez 1880 yılında soyguncu baron “robber baron” biçiminde, ABD’de kullanılmış. 131 yıl sonra, bugün dahi anlamı çok fazla değişmemiş... Rusya’daki güncel kullanımı ise oldukça düşündürücü: eski Sovyetler Birliği’nde bürokratlara yüksek rüşvetler dağıtarak vergi kaçakçılığı yapan; devlete ait büyük işletmeleri, madenleri, petrol kuyularını, doğalgaz kaynaklarını ve Rus halkının ortak malı olan diğer ekonomik varlıkları 1990 sonrası süregiden özelleştirmeler sırasında- çok ucuza kapatan işadamlarına verilmiş aşağılayıcı bir unvan.

Öncelikle konumuza ışık tutacak bazı olayları hatırlamak için hep birlikte 11 yıl öncesine gidelim... 26 Mart 2000 tarihinde yapılan genel seçimlerden önce, Rusya’nın Cumhurbaşkanı Boris Yeltsin bir veda konuşma yaptı ve “Sevgili halkım, beni lütfen affedin; iyi bir başkan olamadım, enflasyon %500’leri gördü ve ülkemizin varlıklarına sahip çıkamadım, beni affedin!” dedi. Ardından seçimi ezici bir çoğunlukla 47 yaşındaki Vladimir Putin kazandı, Yeltsin emekli oldu. (Şimdi iyi bir emeklilik maaşı ve dokunulmazlığı var; ama bir sanatoryumda yaşıyor.)

Yeltsin’in alkol bağımlısı olduğu ve ayık dolaşamadığı başkanlığı döneminde petrol, gaz, maden, medya ve bankacılık sektörlerini de içeren 80 bin (!) kadar kamu işletmesi özelleştirilmişti. O dönemden adları aklımda kalmış iki kişi var; biri Chelsea Futbol Kulübü’nün sahibi Roman Abramoviç, diğeri Aeroflot'un sahibi ve hem Rus hem İsrail pasaportu taşıyan Boris Berezovsky. Bunlar, Boris Yeltsin dönemindeki özelleştirmeler ve mafyalaşmalar sayesinde milyarca doların sahibi olan ve Rusya’yı iflasa, halkı da açlığa sürükleyen onlarca oligarktan sadece ikisiydi.

Diğer oligarklar da şunlardı: Yukos petrol şirketinin sahibi Mihail Hadorkovski; ORT, TV6 ve NTV kanallarının sahibi Vladimir Gusinsky; Mikhail Fridman, Oleg Deripaska, Vladimir Potanin ve Andrei Melnichenko ile birlikte bazı devlet adamları, yani Alexander Livshitz, Grigory Yavlinsky, Anatoly Chubais, Boris Nemtsov ve hatta başbakanlık yapmış olan Sergei Kiriyenko...

B.Yeltsin’e yakınlığı sayesinde birçok ihaleyi en düşük teklifle alan Berezovsky, yeni Başkan Putin’in tavizsiz politikalarına karşı bir mücadele başlatmış; fakat yenilmişti. Bu yenilgi üzerine Rusya’yı terk etti. Gitti İngiltere’den sığınma hakkı aldı, servetini de oraya, İsviçre’ye ve ABD’ye transfer ettirdi, adını değiştirip Platon Yelenin yaptı. Aynı yolu Roman Abramoviç de takip etti ve “görünen” parasını Rusya’nın geri alamayacağı bir yere, İngiltere’nin en gözde futbol kulübüne yatırdı!

Pek çok yeteneğe sahip akıllı bir hukukçu, eski bir KGB elemanı, St. Petersburg’un belediye başkan yardımcılığı yapmış ve Yeltsin’in başbakanı olmuş Vladimir Putin ise ülkesinin çıkarlarını yırtıcı bir şahinin yavrularını koruduğu gibi korudu. Gazprom’un sahip olduğu doğalgaz kozunu çok iyi kullandı ve moratoryum ilan edecek duruma gelmiş olan ülkesinin tüm dış borçlarını zamanından önce ödediği gibi; kişi başına düşen (gayrî safî) milli geliri de 18 bin dolara yükseltti. İki dönem yürüttüğü başkanlıktan sonra tekrar başbakanlığa indi ve şimdi Başkan Dmitri Medvedev ile birlikte ülkesini çift pasaportlu oligarklara teslim etmemek için gece-gündüz çalışıyor. (Vladimir Putin -bence- Rusya’nın Atatürk’üdür.)

Rus oligarklar hakkındaki bir makaleye göre, oligarkları en iyi tanımlayan ifade Boris Berezovsky’nin 1998 yılındaki şu cümlesidir: “Geçmişimizdeki deneyimlerimizden dolayı biz Yahudiler kaybetmeyi ve sonra tekrar ayaklarımız üzerinde durmayı çok iyi biliyoruz; ama en yetenekli Rusların dahi böyle bir gücü yok. Darbeye dayanıklı olmadıkları için ilk kaybedişlerinde kolayca pes ediyorlar!”

Hemen bu noktada benim soracağım iki soru var: 1- Acaba biz Türklerin darbelere dayanıklı olduğunu bilen bizim çift pasaportlu oligarklar, bu olgudan cesaret alarak mı ya borsada vurdu-kaçtı yaparak veya hazineyi ya da bankaları hortumlayarak bu ülkede uzun süre kalmadan çekip gidiyorlar çıkardıkları her krizin ardından? 2- Bizdeki oligarklar kimlerdir, hangi kurumlarımıza ederinin neredeyse dörtte biri kadar ödeme yaparak ve üstelik taksitli ödeme imtiyazı kullanarak sahip olmuşlardır; hangi bankaların içlerini boşaltmışlardır; bunlara yardımcı veya ortak olmuş siyasetçiler ve bürokratlar kimlerdir?

Yukarıdaki ön bilgiler ve Oligark kavramı ışığında yanıtını bulmaya çalıştığım asıl soru ise şu: Dünyadaki servet dağılımı son derece adaletsiz; en fakir insanla en zengin insan arasında milyarlarca kat fark var; keza dünyada çok kısa süreler içinde “yıldızı parlayan” ve zenginlikte hemen üst basamaklara tırmanan pek çok oligark mevcut; acaba -yerlileri de dâhil olmak üzere- bu oligarkların diğer küresel tezgâhtarlar ile; ülkeleri yöneten hükümet üyeleri ile; krallar/diktatörler ile kurdukları ilişkiler günümüzde de var mıdır, varsa bu ilişkilerin Türk halkına ve dünya halklarına verdiği zararlar nelerdir?

Sorularla ve yanıtlarla kalın...

Dip not: Daha geniş bilgi için bu adresten 48 sayfalık PDF dosyasını ücretsiz indirebilirsiniz.

.

Günün sözü: “ABD artık sadece iki parti ile; Demokratlar ve Cumhuriyetçiler tarafından yönetilmiyor... Pentagon - NASA - CIA - FBI - RAND - Microsoft - Küresel Şirketler ve Oligarklar ile işbirliği içinde yönetiliyor. Bu organizasyon ayrıca dünyayı yönetmeye taliptir.”

 
Toplam blog
: 147
: 2923
Kayıt tarihi
: 05.05.07
 
 

İngilizce öğretmeniyim, çevirmenim, dilmaçım, araştırmacıyım. / Beş kitabım var: Beynin Kimliği, ..