Olmadı Ali Hocam...

10.09.2015

Bir gazetecinin, dahası bir insanın başına çok ilginç şeyler gelebilir. Bir araştırma dosyası ile ilgili olarak kader beni Ali Çiftçi hocayla buluşturuyor. Hem de onu tanıyor olmama rağmen görüşmelerimiz onu kaybetmeden son bir hafta yoğunlaşıyor. Bir eğitim esnasında Bilinç analizi ders videolarını izliyorum. Ben de Sosyoloji öğrencisi olduğum için “içimden diyorum ki ne güzel anlatıyor. Konuya hâkim ve konuyu sindirmiş.”

Hocamla röportaj yapacağız. Hem de yapmış olduğum çalışmalar ile ilgili konuşacağız. Buluşmamız benim seyahatim ve onun seyahatinin olması sebebiyle ben acele ediyorum. Öğlen onu defalarca arıyorum. Cevap vermiyor. Sonra bana geri dönüyor. Bu kadar ısrarcı olmayan biri olarak diyorum ki, o zaman akşam görüşelim. Bana bazı konularda fikirlerini açıklıyor. Röportaj kâğıt üzerinde kalıyor. Fotoğrafı sonra çekelim diyor. Olmaz diyorum. Öğrenciler sizi böyle doğal görsünler. Ölmeden bir gün önce röportajı konuşuyoruz. Konuşmanın bir yerinde “ Kendinize çok iyi bakın diyorum. “ “ Bir daha aramayacakmış gibi konuştum, sonra düzeltiyor konuştun” Yok hocam olur mu? Diyorum.

Ertesi gün bir yardım etkinliğinden dönerken gece saat üçte sosyal medyada gezinirken onun feci bir trafik kazasında kaybettiğimizi öğreniyorum. İnanmıyorum. Ağıda boyanıyorum. İnanamıyorum… Fakat acı gerçek, gün gibi öylesine soğuk bir şekilde omuzlarıma çöküyor ki, böylesine değerli bir insanı kaybetmenin acısı boğazımda düğümleniyor.

Röportaj yarım kalıyor. İlk defa başıma böyle bir şey geliyor ve sarsılıyorum.

Kendisine sorduğum sorulara şimdi ben cevap vereceğim.

Türkiye’nin en genç mezunlarından olan Ali Çifçi; 26 yaşında en genç genel müdür olarak Sınav Akademisi Genel Müdürü olarak göreve başladı.

26. Uluslararası Tüketici zirvesinde Türkiye’nin en iyi dershanesi ve yöneticisi ödülünü aldı.  Eğitim bilimleri mezunu olan Çifçi ST. Clements Üniversitesinde Klinik Psikoloji yüksek lisansını yaptı. Günümüzün en popüler alanlarından olan Quantum, NLP, Yaşam koçluğu gibi alanlarda bilimsel eğitimler aldı. Batıdan alınan bu eğitimlerin aslında Türk kültüründen batıya taşındığını düşündüğü için bununla ilgili çalışmalar yaptı. 6 adet yazılı eseri bulunan ve sayısız eğitim-seminer veren Ali Çifçi evli  iki çocuk babasıdır.

Mutlu olduğumuz ve mutsuz oluğumuz dünya beynimizdedir. Diyerek hayata bakışını anlatıyordu.

Kendisiyle sohbet ederken; aslında yüreği kocaman bir insan gördüm karşımda… İnsanı, hayatı, duyguları çok iyi biliyordu. Eşi için çok güzel sözler söylemesi beni ayrıca mutlu etmişti. Fakat bu kadar başarının arkasında yine de belki de daha çok mesleğinde ilerlemesi ve aslında hak ettiği değeri görmesini arzu eden bir gizli tarafın olduğunu söyleyebilirim. On elinde on marifet… Randevumuz aksadığı için telafi olarak adımı hat sanatı ile yazdı ve benim için çok kıymetli bir hediyedir o…

İşin içinde boğulsa da kendine nefes aldırmayan bir yapısı vardı. Hasta olduğunda bir gün aradım. Sesi çıkmıyor. “Hocam dinlenin” dedim. “Hastalık kendi kendine çalışmaya devam” dedi.

Kapıya kadar uğurlardı…

Son derece donanımlı, genç, dünya tatlısı bir insanı tanıdım ve kısa sürede kaybettim/kaybettik.. İyi ki, sizi tanımışım…

Aynı zamanda şiir de yazardı ve sayfasına ölmeden bir gün önce aşağıdaki şiiri yazmış…

Seni Allah yarattı öyle mi 
Şükür etmiştim
Seni Allah yarattı öyle mi
Lanet ediyorum.

Ben aynı kişiye 
Iki uç noktada 
Yaşıyorum.

Bir seviyorum diyorum.
Bir nefreti daha yakın buluyorum.

Ölsün istiyorum. 
Sonra sonsuza kadar yaşasın

Ağlamasına dayanamayıp
İşkenceler içinde kalsın istiyorum.

Galiba ben onu bunun için seviyorum. Çünkü onunla hep uç noktalarda yaşıyorum.

***

Ölüm bir gün önce yoktu. Hayat sıradan ve basit bir o kadar karmaşıktı. Şimdi gittin ve burada işler güçler, bir röportaj, sevenlerin, eşin ve çocuğun boynu bükük kaldı. Bundan çıkardığım tek ders en önemli şey sevgi, paylaşım, dostluk ve kendi değerimizi, sevdiklerimizin değerini bilmek, bu gün yanında olanın yarın da yanında olacağı garantisi yok ne yazık ki…

e-mail:belginturan@gmail.com