Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '08

 
Kategori
Edebiyat
 

Ölmeden Biraz Önce

Ölmeden Biraz Önce
 

Ellerim seni aradı başucunda duran eski komodinin buram, buram sen kokan çekmecelerinde. Açık bıraktığın gizli bölmede el yazınla karalanmış buruşuk bir kâğıt dokundu parmaklarıma oku beni dercesine. Ne kadar güçlük çeksem de okudum ve anladım ki şöyle demişsin Tanrı’ya ölmeden biraz önce.

 

Canan.                               

 

Merhaba Tanrım! İşte kapındayım yine.

 

Arkamda bıraktığım heba olmuş onca umuda rağmen; beni var ettiğin acıyı da yüklenip bir kez daha sana geldim. Ahirete inanmadığımdan olsa gerek, hücresinde infazını bekleyen bir mahkûm gibiyim. Yaşıyorum hala. Bu nasıl yaşamaksa.

      

Şimdi bu kadar yakınındayken başımdan bir geçeni anlatacağım sana. Geçen gün yolda yürürken eski bir dosta rastladım. Koltuğunun altında sana ait bir kitap vardı. Anlam yüklü bakışlarla tepeden tırnağa süzdükten sonra, “seni yok edecek bir kurtarıcıya ihtiyacın var,” dedi, laf arasında. Donup kaldım. Ona, “varlığını varlığıma borçlu olan bir tanrıdan, yokluğumu nasıl talep edebilirim?” Diyemedim. Sanırım yanlış olandan korktum. “Dua kapısı hiç kapanmaz diyorlar bana, onu asla bırakma. “Âmâ sana doğru ne kadar adım atsam da bir türlü gücüm yetmiyor sana varmaya. Çünkü sen, hislerimi paylaşmayansın. Bu ilahi sorunu çözdüğünü zannedenler, senden bahsederken, “O, hisleri olmayan ama her şeyi bilendir,” diyorlar. Ne yazık ki beni anlaman yetmiyor artık bana.

 

Verdiğin bir işarette: “göklerde ve yerde ne varsa hepsi, her an benim şanımı tespih eder,” demişsin. Peki, ama bunun hiç durmaksızın tekrarlanan bir yok oluş arzusunun yakarışı olduğunu neden görmüyorsun?

 

Tanrım!

 

Duy artık çığlığımızı. Işığın etrafında mahvolan pervaneler gibi cazibene kapılmışlarfın çektiği acıyı bir kez olsun sen de tat. Hiç değilse bir kere caziple değil, meczupla özdeş ol. 

 

Bak! Ses vermiyorsun yine.

 

Olsun. Bana hiç cevap vermesen de, her zaman, muhatabım olduğunu hissettirmenin bir yolunu buluyorsun nasılsa. Kim bilir? Belki de masumiyetin gizlidir susarak söylediklerinde.

 

Ahmet Güreşçioğlu

 

 
Toplam blog
: 164
: 710
Kayıt tarihi
: 13.09.06
 
 

1956 yılında doğmuşum. Tanrı Bilimi Eğitimi aldım. 78 kuşağından olmanın verdiği şevkle olsa gerek;..