Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Rumikorman (Korman Türkmen)

http://blog.milliyet.com.tr/rumi

06 Temmuz '07

 
Kategori
Felsefe
 

Ölmeden evvel ölmek

Ölmeden evvel ölmek
 

Ruh için aşağıdaki tanımlar yapılır:

“Can. Canlılık. Nefes. Cebrail (as.)...”
“Bir kanun-u zîvücud-u haricî.” (Hariçte müstakil bir varlığı bulunan bir kanun.) (Sözler)
“Emir âleminden olup, beden ülkesini idare etmesi için kendisine müstakil bir varlık verilen bir kanun. Bedenden ayrılınca da varlığını devam ettirebilen lâtif bir cisim.”

Ruh hakkında neler biliyoruz? Ruhun kendisini bilemiyoruz. Ancak bazı özelliklerinden söz edebiliriz. Beden, anne karnında belli bir olgunluğa erişince, ruh verilir. İnsan diğer canlılar gibi doğar, gelişir ve elbette ölür. Ölmek kaçınılmaz gerçektir. Yanlız aslında ruhun ölmesi diye bir şey yoktur ve ruh sonsuza kadar kalıcı bir enerjidir. Bu yüzden ölümden sonra gerçek görevimiz başlar. Ölüm yeniden doğup, kabuk değiştirip bu dünyada yaşadığımız güzel şeyleri diğer alamelerde devam ettirmektir.

Gerçek Kamil İnsan ölümün yeniden diriliş olduğunu bilir ve Peygamber efendimiz Hz Muhammad A.S. "ölmeden evvel ölünüz" hadisi şerifi ile dünyaya bağlı kalmaz, dünyanın gelip geçici bir yer olduğunu bilir ve diğer insanlara bildirmekle görevlidir. Asıl amaç bu dünyada yaşadığımız ve tecrübe edindiğimiz bilgiler ve pozitif duygular neticesinde, ruhu yüceltmek ve ruhun bedeni terk etmesi ile diğer alemlerdeki sonsuz enerjilere yükselmektir.

Bu bakımdan aslında ölüm diye bir şey yoktur. Her İnsan bedenen ölecek, fakat ruhen ise sonsuza dek yaşayacaktır. Yunus Emre: "Bir ben vardır bende Benden içeru" derken kısa ama özlü olan bu sözü ile insanlara kendinizi dünyaya bağlamayın, ruhunuzu arayın ve ruh enerjiniz ile kendinizi yüceltin demek istemiştir.

Beden ölüme mahkumdur, ruh ise bedenden ayrı değildir. Fakat beden bir kabuktur, insan da bedenen öldükten sonra kabuk değiştirip gerçek ruhuna ve amacına kavuşmuş olacaktır ve yücelecektir.

Ruh Allah tarafından bizlere direk olarak verilmiş saf, temiz ve uzay gibi sürekli genişleyen ve artan, rengi mora yakın olan pozitif bir Bio enerjidir. Sürekli gelişir ve artan enerjisi ile birlikte yücelir. İşte asıl İnsanın yaradılış sebebi de budur. Yani Ruhumuzu yüceltmemiz gerek, dünyada ise yaşadığımız hayatımızın geçici olduğunu, bedenimizin bir gün toprak olacağını, bu yüzden gelip geçici dünya hayatımızda bedenimizi ve ruhumuzu iyi amaçlarda kullanmamız gerektiğini bilmek gerekir. Aksi takdirde iyi amaçlara hizmet edilmez ise ölüm o İnsan için gerçekten ölüm olacaktır (Kabir azabı çekecektir).

Ruh, sonradan yaratılmıştır, ama ebedidir. Birdir, bölünmez, parçalara ayrılmaz; tesirleriyle bedenin her yerinde bulunur, fakat mekanı ve zamanı yoktur. Bedenin içinde olmadığı gibi, dışında da değildir. Bütün işleri aynı anda idare eder, bir iş diğerine engel olmaz.

Ruh, şuuruyla fark eder, aklıyla anlar, vicdanıyla tartar, karar verir, hayaliyle plânlar yapar, hafızasıyla bilgi depolar, kalbiyle sever. Onun sayılamayacak kadar çok kabiliyeti vardır. Bunların bir kısmı da maddi uzuvlarla ortaya çıkar. Ruh, eliyle tutar, gözüyle görür, kulağıyla işitir, ayağıyla yürür... Bedende bulunduğu sürece bedene muhtaçtır. Faaliyetleri bedenle sınırlıdır. Ölüm, onun beden zindanından kurtulup, hürriyetine kavuşmasıdır. O zaman bedene ihtiyacı kalmaz. Gözsüz görür, kulaksız işitir, beyinsiz düşünür. Mahşere kadar bedensiz bekler. Ahirette yeniden ve yeni bir bedene kavuşur.

Allah dostları ve aşıkları (Kamil İnsan), şehitler asla ölmezler. Onların Ruhu toprağa gömülemez...

 
Toplam blog
: 81
: 9709
Kayıt tarihi
: 01.12.06
 
 

1968 Ankara doğumluyum. Selçuk Üniversitesi, Doğu Dilleri ve Edebiyatı, Fars Dili ve Edebiyatı Bilim..