Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '10

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Ölmek kavuşmak olsa!

Bugün günlerden pazar, evdeyim ve hiç bir yere gitmiyorum. Eski yazılarımı, kitaplarımı ve bana gelen mektupları bir bir gözden geçireceğim. Ayrıca size kısaca iki kültür çınarından söz edeceğim. Biri Aydın Eski Milletvekilimiz Sayın Mustafa Kemal Yılmaz, diğeri de eğitimci Sayın Hüsnü CIRITLI....

Merhum Hüsnü CIRITLI değerli bir öğretmendir. Uzun yıllar Anadolu’nun değişik kentlerinde öğretmenlik ve idarecilik yapmış ve Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde uzun yıllar yöneticilik yapmıştır. 90 yaşını geçtikten sonra ünlü şair Yahya Kemal Beyatlı’nın “SESSİZ GEMİSİ”NE binerek, uçsuz, bucaksız denizleri, okyanusları aşarak bir daha da geri dönmediler. Kimbilir hangi limanlarda demirlediler... Mustafa Kemal Yılmaz’ın vefalı bir arkadaşıdır...

Sayın Yılmaz, bize Hüsnü CIRITLI'yı anlatıyor. Ancak değerli hocamız, Sayın Mustafa Kemal Yılmaz ‘da şu anda Ankara’da ve hastadır. Birkaç gündür kendisini telefonla arıyordum, bir türlü ulaşamıyordum. 13 Mart 2010 günü telefonla tekrar aradım, ancak konuşabildik... Rahatsız olduğunu söylüyordu. Halsiz olduğu sesinden belli oluyordu. O’ nunla fazla konuşamadım "Beni soranlara selamlarımı, saygılarımı ilet " diyordu...…Kendisine acil şifalar diliyorum…

Bugün Milliyet Blog’ta O’nu ve Hüsnü Cırıtlı' yi onurla konuk edeceğim. Ayrıca bu yazı benim MB ‘taki 500. yazım olacaktır, Bu yazıyla onur duyacağım. 500. Yazımın ŞEREF KONUĞU OLSUNLAR... Bu yazı da Sayın M. Kemal Yılmaz Hüsnü CIRITLI'yı şiirsel bir yelpazede anlatıyor. Merhum Hüsnü CIRITLI' ye de Allah’tan rahmet diliyor ve sözü Sayın Mustafa Kemal Yılmaz’a bırakıyorum...

Ankara’dan 10 Ocak 2010 tarihinde bana gönderdiği yazısını sizinle birlikte aşağıdaki şekilde paylaşmak istiyor ve Sayın Yılmaz’ın kaleminden sizlere sunuyorum:

ÖLMEK, KAVUŞMAK OLSA!

Yıllar birbiri ardına uçup gidiyor. Gençlik Parkındaki küçük tren ise dönüp durmada. Ne olur küçük tren, yavru tren, git bana çocukluğumu getir. Ya da al beni ona götür.. Varalım gayri son istasyona; bu işi bi yerde bitir…

“ Tek başımayım, yanımda sadece gönlüm,

Bir sıcak, bir dost, bir ana,

Sarıversin beni ölüm… “

…….

Sen hep uzaktasın ey sevgili,

Güzelliğinle bana şöyle gelmeyince

Yaşamının tadı mı ola,

İnsan bir kez ölmeyince ?”

Ben yıllar önce şiirlerimde söylemişim bu sözleri. Bu dünya da eskimeyen ne var ki !...

Ne kadar dost ve eskisin sen ey yaşamak…

Şimdi bir ölüm kaldı bize,

Yalnızca bir ölüm Yeni ve taze...

……..

“ Sen anacığım eskisin,

Siz sevilerim çok uzakta, yaşlı,

Eskiler güngörmüş,

Eskiler ağırbaşlı.”

Ben, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi iken, Hüsnü CIRITLI bizim, Ağırbaşlı olgun, sevecen ve hep öğreten değerli başkanımızdı. Güzel anlarım kaldı şimdi geride. Öğretmenler Gününde, Emekli Öğretmenler Derneği Başkanı Sabri KIRLI ile birlikte, seçkin meslektaşımız Hüsnü CIRITLI’ yı kalmakta olduğu huzurevinde ziyarete gitmiştik. Elimizde bir demet kırmızı karanfille… Ama Hüsnü Bey yoktu evinde… Hastalanmış olduğunu, hastaneye kaldırıldığını söylediler.

Ellerimizde birer tek karanfille hemen koştuk hastaneye. Yatağında sırt üstü yatıyordu. Baygın mıydı? Uyuyor muydu? Çok uzaklara bakıyor, birilerini bekliyor gibiydi. Onu tanımakta zorluk çektik. Gençleşmiş gibiydi. Yüzünde taze bir ışık vardı. Açık pencereden öylece uçuverecek bir melek gibiydi… Dokunmadık ona; karanfilleri bıraktık. Hemen pencereyi kapattık. İçimiz buruk, yüreğimiz yanık ayrıldık odasından…

Aradan çok geçmedi. Bir Cuma günü, Maltepe Camii avlusunda buluştuk Onunla.

Meslektaşları, yakınları ve sevenleri hep oradaydı.

Gönülden saygılarımızı ve dualarımızı sunduk ona…

“ Annesi de var mıydı bilmem,

Tıpkı benim annem,

Ağlayan, seven ve bekleyen…”

Cebeci Mahallesi’nde 1968 yılından beri ikamet etmekte olan anacığı onu özlemişti..Oğlunu dört gözle bekliyor olmalıydı… Kavuşmak ne güzeldi!... O an, ben de bir kez daha hatırladım rahmetli annemi. Onu pek çok özlemiş olduğumu anladım. O da beni kim bilir ne kadar çok özlemişti!...

“ Daha dün gibi gelişimiz askere…

Savaş da bitti, … Gel teskere…Gel teskere…”

diyerek söyledim kendi kendime. Ama, yaşamak var ya.. Ah o yaşamak… Bu dünyada iyi- kötü yaşamak varken, ölmek, öldürmek neden, neden? Diye sormadan edemiyorum… “

O kuş öter yeniden ötebilirse…

Başımız üstünde yeri baharın,

Bir kez daha gelirse !...

Ama öyle mi ya? Ölüm bu. Sağı, solu yok onun. Kimi nerede, ne zaman, kaç yaşında alıp götüreceği belli olmuyor.

“ Ne diye, ne diye,

Ne diye biz böyle kaldık geriye?...

Gençlerimiz ölürken, Bize yaşamak, bu işkence niye?” Diyerek sorup duruyorum kendi kendime. Rahmetli Hüsnü CIRITLI öğretmenimiz 90 rakımlı tepeyi çoktan aşmıştı…. Ben ise aynı tepeye merdiven dayamış bulunuyorum.. Ölüme yalvarıyorum:

Aman bre aman…

Biliyorum gayrı hesap tamam…

Al gülüm, ver gülüm;

Dokunmayın çocuklara,

Kıyma gençlere;

Gel, gel de beni al kör olası ölüm.”……

Rahmetli dost Hüsnü CIRITLI seçkin bir eğitimciydi. Olgun, efendi, uygar ve değerli bir kültür adamıydı. Ona Cenab-ı ALLAH’ tan bol bol rahmet diliyorum. Kavuştuğu anacığı ile Cennette nur içinde uyusun…

Ankara Ocak 2010.

Mustafa Kemal YILMAZ

Eski Aydın Milletvekili ve E. Bakanlık Başmüfettişi / Ankara.

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..