Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Nisan '15

 
Kategori
Kitap
 

Ölmek kolaydır sevmekten

Ölmek kolaydır sevmekten
 

‘Edebiyat, hayatın Eyfel Kulesi’dir…’ Kitaptan.
 
Oryantalist kültürlü medya arenasında, hamisi tarafından havlu atılınca köşesi/ekmek kapısına çekilen Ahmet Altan’ın dörtleme olarak planladığı ‘Son Oyun’ romanıyla bozduğu yenilmekten usanan Osmanlı’nın Balkan Savaşı ve darbeleri anlattığı ‘Ölmek Kolaydır Sevmekten’ son kitabı.
 
‘Sadrazam Mahmut Şevket Paşa birkaç ay sonra Beyazıt’ta arabasında vurularak öldürülecekti, yaklaşmakta olan cinayetin hazırlıkları sürüyordu’ (s.548) diyerek (üç beş kez) geleceği görmüş gibi, tanrısal anlatım yapar gibi yazan Ahmet Altan, ‘dedesine ait eski entarisiyle’ ‘darbelere, cinayetlere, çileli aşklara karışan ölüleriyle konuşan Osman’ (s.9) ‘yarı üryan yalnız başına dolaşıp ölülerle hasbıhal’ (s.327) “Kılıç Yarası Gibi’de ‘Osman, ölülerin hikâyelerini dinlemeye bu kitapta başladı’ (Kitap kapağı), ‘İnsanlar onun deli olduğuna inanıyorlardı’ (İsyan Günlerinde Aşk) yazmasına karşın, roman kahramanlarının hiçbirinin Osman’la (karşılıklı konuşma) bir diyalogu olmamış/verilmemiş..?! Onlarca yıl sonra deli (kendi kendine konuşan) olduğuna inanılan Osman yaşamış… “Osman’a, ‘hayat beni hep korkuttu,’ demişti” (s.97) “Dilara Hanım ise geceleyin yalnız kaldığında düşünüyor, duygularını anlamaya çalışıyordu, Osman’a ‘aşk’ demişti, ‘herhangi bir duygunun hastalıklı bir şekilde büyüyüp azmanlaşması gibi geliyor bana..’ ” (s.204) “Dilavser daha sonra ‘yemin ederim o esintiyi hissettim,’ demişti Osman’a” (s.412) Örneklerde görüldüğü gibi iç çözümleme/bilinç akışı için Osman simge olarak (sayfada ortalama 0.1 kez) kullanılmış. (4 puan) Fantastik bir roman olmadığı halde, sanırım ilgi çekmek (merak: 6 p)/reklam için.., Dilara, Dilavser, Nizam gibi akraba kahramanlar torunları Osman’la karşılıklı konuşuyor, dertlerini Osman’la paylaşıyormuş gibi bir izlenim yaratılmaya çalışılmış.., yazarın gösterdiği bu gayret kurguyu/gerçekçiliği zayıflatıyor…
 
Saf ve Düşünceli Romancı kitabında ‘Romancılık, aynı anda hem saf hem de düşünceli olma işidir’ diyen Orhan Pamuk’a, ‘insanın aklında aynı anda birçok duygu ya da düşünce olmaz mı, saf düşünce ya da saf duygu diye bir şey var mı, düşüncemiz ya da duygumuz dediğimizde bir duygu hevenginin içindeki en büyük, en parlak duygumuzu söylemiyor muyuz?’ (s.406) diye bir soru yönelten Altan’ın yaşama bakışı/söylemleri (7 p): ‘İsyan etmeyene insan demedim, hâlâ demem’ (s.62) ‘Hayatı hayat yapan istikbaldir’ (s.457)
 
‘..nefes borun delinir, aldığın hava o delikten boşalır, ciğerlerin kese kâğıdı gibi büzüşür, kan dolaşımı durur, nefes almak için debelenirsin’ (s.318) diyerek kan ve vahşeti öne çıkarmak ister gibi yazan Altan’ın kitap içi eleştirisi (5 p): ‘cephede subaylar ikiye bölünmüş durumda, aralarındaki nefret.. ..Bu itilafçı subaylar odalarının duvarlarına dua asıyorlar, yerlerde seccadeler, savaşı bırakıp namaza duruyorlar. ..Askerliği unutmuşlar, işleri güçleri siyaset, dini de alet ediyorlar.’ (s.64) ‘gazeteler savaşla ilgili hiçbir haber vermiyorlar, askerlik tarihinin en büyük bozgunlarından birini..’ (s.138)
 
Yazın diline sanatsal değer katan (satır aralarını) bezemeyi unutan Altan’ın ayrıntıları (5 p): ‘biz hayatın ölüme değen yerini seviyoruz, orada büyüdük orada yetiştik… ..ölüme doğru yürür, bazen o çizgiyi geçer ölür, bazen de geri döner, tekrar ölüme doğru yürürüz, bir askerin hayatı budur’ (s.208)  
 
Abdülhamit’i deviren İttihat ve Terakki ile İtilafçıların çatışmasını dile getiren ve olaylara kutupluluk penceresinden bakmasını bilen (7 p) Altan, romanı yüzde 34.5 (3)* diyalogla yazmış. (10 p) Sayfada ortalama 4.2 (1.7) paragraf yapmış. (0 p)
 
Zaman ve mekana uygun bir dille anlatım yapan Altan, ‘Ölmek Kolaydır Sevmekten’i yüzde 17.1 (25.9) yabancı sözcükle yazmış. (0 p) Üçüncü tekil kişi ağzıyla anlatım yapılmış. Alt anlatıcılar kullanılmamış. Kurguya uygun bir atmosfer yaratıldığı söylenebilir. (7 p)
 
Uzun tümceler kurmasını seven (11 satır) Altan’ın alımlı çalımlı sözleri (7 p): ‘Kadının bağlılığı eksildiğinde dünya biter, hayal biter. Bir kadına sahip olmak zorundadır Şark erkekleri. Onlar için erkeklik, sahip olmaktır.’ (s.246) Yazarın yazmakla yükümlü olduğu hoş olmayan sözler: ‘Garip bir savaş oluyordu zaten, bazen taburdan başka, tümenden başka emir geliyordu’ (s.69) ‘biz İstanbul’da kaybettik Balkan Savaşı’nı’ (s.76) Eski dil: ‘gazino lebaleb doluydu’ (s.72) ‘İnsana mahlukat-ı şerif diyorlar, bence erkekler mahlukat-ı ahmak’ (s.155) Absürt ve argolu söz: ‘Avradını pazardan aldığımın gavatı, sarhoş mudur nedir, top atmanın ne alemi var dümbük’
 
Memlekete hürriyet getireceklerini söyleyen Enver Bey, Talat Bey ve arkadaşları için ‘eli tabancalı cellatlar..’ (s.438) ‘hem katil hem hakim’ diyen Altan, sayfada ortalama 2.2 (0.2) soru çengeli takmış. (6.6 p) ‘Edebiyat mı? Fransız, İngiliz, Alman, Rus edebiyatı varken Osmanlı edebiyatı mı?’ (s.164)
 
Romanına kavuşulamayan aşklar kurgulayan Altan, benzetmeyi sayfada ortalama 1.6 (1) kez kullanmış. (6.4 p) ‘korkunç bir infilakla bütün toplar oldukları yerde şaha kalkar gibi yarım metre havalandılar’ (s.200)
 
Bulgar’larla cephede savaşan Ragıp Bey, birkaç günlüğüne geldiği İstanbul’a, koynunda taşıdığı mektupların sahibi biricik aşkı, rüyalarının kraliçesi Dilara Hanım’ı kıskançlık yüzünden görmeden ayrıldığını kurgulayan Altan, eğretilemeye sayfada ortalama 0.05 (4.3) kez yer vermiş. (0.2 p) Düşük bir oran. ‘ya Allah ya bismillah, yürüyün aslanlar’ (s.69)
 
Daha önceki kitaplarında düzyazıyı kırarak şiir gibi yazan ve alıntıladığı söz/dörtlükteki bir dizeyi (Ölmek daha kolaydır sevmekten) romanına isim olarak koyan Altan, atasözünü sayfada ortalama 0.0017 (0.011) kez kullanmış. (0 p) Çok düşük bir oran. Oysa Osmanlı eliti, halk edebiyatı kullanıyordu.., yazar romanlarında laf ebesi kahraman yaratmıyor..? ‘çalışmak insanın değerli zamanını ziyan etmesidir.’ (s.351) İspanyol atasözü.
 
Bu romanında kuralsız yazmaktan vazgeçmiş gibi bir izlenim veren Altan, deyime sayfada ortalama 0.07 (2) kez yer vermiş. (0.5 p) Çok düşük bir oran. ‘cepheye yaklaşınca etekleri suya ermiş.’ (s.219) ‘Konuştu mu mangalda kül bırakmaz’ (s.251)
 
Uzun bir aradan sonra emek işi albenili güzel betimlemeleri tekrar yapmaya başlayan Altan, sayfada ortalama 7.6 (8.6) satır betimleme yapmış. (1.5 p) ‘sessizlik durgun bir göl gibi sarıyordu onları. Hava aydınlanmıştı, ortaları kararmış kurşuni bulutları arasından turuncu ışıklar sızıyordu, yapraksız ağaçlar sabahın aydınlığında ihtiyarlamış gibi görünüyorlardı, Nizam’ın arabası simsiyah bir masal aracı duruyordu o inci griliğinin ortasında.’ (s.229)
 
Daha önceleri ahlaki değerleri hiçe sayarak yazarken bu romanında Şeyh Efendi karakteri gereği de olsa İslam kültürüne uygun bir dil seçen Altan, bilinççakımına sayfada ortalama 0.0209 (0) kez yer vermiş. (0.1 p) “ ‘yarın öğreniriz’ diye geçirdi içinden.” (s.70)
 
Daha önceki romanlarında olduğu gibi ayağı yere basan zeki karakterler yaratan Altan, ruh çözümlemesini sayfada ortalama 0.2 (3) kez kullanmış. (0.6 p) ‘Şeytan bizim için günahlar icat etmiyor, olmayan bir zaafı yaratmıyor, sadece senin zaaflarına uymanı söylüyor, şeytanın iğvasına kapıldım dediğinde, sen şeytanın değil kendi zaaflarının iğvasına kapılıyorsun…’ (s.463) Yazar, oranı düşük tutmasına karşın güzel ruh çözümlemeleri yapmış.
 
Diğer yaşlı yazarlarımız gibi alışkanlıkla tümceyle imgeyi yakalayan Altan, sayfada ortalama 1 (2.1) kez imgeye yer vermiş. (8 p) ‘bir insanın asıl yüzünü, bir şeyi hakikaten ihtirasla istediğinde görürsün…’ (s.48) ‘Talat’ın Cemal’e kurduğu kumpasları, nasıl şantaj yaptığını, tehdit ettiğini sağır sultan duydu…’ (s.235)
 
Yazın dilini kuruluktan kurtarmak için gülmece/mizahı alaycı bir dille yapan Altan, gülmeceyi sayfada ortalama 0.0349 (0.039) kez yapmış. (0.3 p) ‘Napoleon’un çocuklarından olduğunuz bu top hayranlığınızdan belli, demişti… Ben daha kaleme düşkün olmanızı beklerdim. Umarım yazılarınızı da öyle top atar gibi yazmıyorsunuz.’ (s.99) Gülmecede ustalık göstermiş.
 
Bu romanında bilinç akışı tekniklerini sıkça kullanan Altan, içmonologa sayfada ortalama 0.0139 (0) kez yer vermiş. (0.1 p) “Bir ara kendini inlerken yakaladı, ‘Allah’ım Allah’ım’ diyordu” (s.108)
 
Gerçekçilikten uzaklaşan kurgu ve yaratılan karakterlerin inandırıcılığını yitireceğini bilen/unutan Altan, yananlamı sayfada ortalama 0.0034 (1) kez kullanmış. (0 p) ‘beklediği gölgenin annesinin yüzünden geçtiğini gördü.’ (s.88)
 
‘Padişah devletin sahibidir, hazine onun şahsi kesesidir, hazineyi soymaz’ (s.255) diyerek iktidara göndermeler yapan Altan, ikilemeye sayfada ortalama 0.2 (3) kez yer vermiş. (0.4 p) ‘bırak şimdi zevzek zevzek konuşmayı’ (s.281)
 
‘İstibdadı yıkacağız diye gelip yıktıkları istibdattan beterini kurdukları için affetmem. İnsanlara Abdülhamid daha iyiydi dedirttikleri için affetmem’ diyen Altan, terimi sayfada ortalama 2.4 (4.3) kez kullanmış. (7.2 p) ‘Dün şehirdeki kolera salgınından söz ettiğim’ (s.100)
 
Bulgar askeri Çatalca’ya geldiğinde bile İstanbul’daki gece eğlencelerinin hiç eksilmeden sürdüğünü yazan Altan, bir bilinç akışı olan ‘düşündü’ sözcüğüne sayfada ortalama 0.0349 (0) kez yer vermiş. (0.1 p) “ ‘onu da mı Edirne’ye tayin ettiler yoksa’ diye düşündü” (s.70)
 
İttihat Terakkiler için, ‘bir padişahı devirecek güçleri vardı ama bir devleti yönetecek kabiliyetleri ve bilgileri yoktu’ (s.255) diyen Altan, pekiştirmeyi sayfada ortalama 0.4 (0.7) kez kullanmış. (1.2 p) ‘bunun beti benzi atmış’ (s.251) ‘eski ıvır zıvırın’ (s.557)
 
Harbiye Nazırı Nazım Paşa ‘her ne olursa olsun müzakere yoluyla olsun’, Hariciye Nazırı ‘büyük devletlerle temaslardan sonuç alınamadı’ derse Padişah ne yapsın der gibi yazan Altan, sıfata sayfada ortalama 3.8 (10.6) kez yer vermiş. (7.6 p) ‘yeşil bir ormandaki kıvırcık saçlı, porselen tenli bir peri kızı’ (s.384)
 
Padişah Sultan Reşad ülkeyi idare ederken Abdülhamit’e iç çözümleme yaptırıp tecrübelerini anlattıran Altan, sosyal konu çözümlemesini sayfada ortalama 0.6 (1.3) kez kullanmış. (1.8 p) ‘Devlet, askerlerini doyurmayı, savaşmayı, toprağını korumayı becerememiş ama halkını kandırmayı her zaman olduğu gibi becermişti.’ (s.202) Sosyal konu çözümlemesinde ustalık göstermiş.
 
Ragıp Bey’e, Osmanlı’nın kurucusu Padişah’a söyler gibi.., “ ‘Asker kaçmasın diye tedbir almak zorunda kaldığımız bir savaşı nasıl kazanabilirdik ki’ demişti Osman’a” (s.240) diye iç çözümleme yaptıran Altan, montaj tekniğinden sayfada ortalama 0.0122 (0.044) kez yararlanmış. (0.1 p) “tarihi kayıtlara, ‘Osmanlı piyadesinin kaçışı, Bulgar süvarisinin ilerleyişinden daha hızlıydı’ diye geçti.” (s.122) Sayfada ortalama 0.0685 kez alıntı yapmış. (0.7 p)
 
Mektup tekniğinden (sayfada ortalama 0.0052 kez) yararlanan Altan, iç çözümlemeye sayfada ortalama 0.0069 (0) kez yer vermiş. (0 p) Romana sanatsal değer katan bezemeleri (atasözü, deyim, yananlam, ikileme, pekiştirme, terim, sıfat, eğretileme) yapmadığı için (sondaj usulü çalışmasında) puanı düşük kalacak gibi görünüyor(du).
 
Düşüngülü Eleştiri kriterlerine göre Ahmet Altan’ın ‘Ölmek Kalaydır Sevmekten’ romanına 101.4 (İhsan Oktay Anar, Galîz Kahraman: 142.9) puan verildi. En yaman eleştiri kıyaslamaktır!.. Düşüngülü Eleştiri, son söz değildir. Romanları türlerine göre kıyaslamayı size bırakıyorum. Muzaffer Koçer’in ‘Gökçek Ölmemiş’ 110.9 p, Nurgün Erdinç’in ‘Kan Kırmızı İhanet’ 85.3 p, Muammer Yüksel’in ‘Cennet’ 94.5 p, Orhan Pamuk’un ‘Masumiyet Müzesi’ 96.2 p, Çetin Yiğenoğlu’nun ‘Kırmızı Koku’ 105.6 p, Yavuz Bahadıroğlu’nun ‘Kırım Kan Ağlıyor’ 76.8 p, Ahmet Ümit’in ‘Bab1 – ı Esrar’ 121 p, Hasan Hüseyin Gündüzalp’in ‘Yuğ’ 118 p, Ayşe Kulin’in ‘Umut / Hayat Akan Bir Sudur’ 109.4 p, Canan Tan’ın ‘En Son Yürekler Ölür’ 115.4 p, Elif Şafak’ın ‘Aşk’ 118.1 p, Ayfer Tunç’un ‘Bir Deliler Evinin Yalan Yanlış Anlatılan Kısa Tarihi’ 102.2 p, Sinan Akyüz’ün ‘Sevmek Zorunda Değilsin Beni’ 91.3 p, Ece Temelkuran’ın ‘Muz Sesleri’ 130.2 p, İnci Aral’ın Sadakat’ine 122.1 p, Oya Baydar'ın 'Çöplüğün Generali'ne 104.2 p, Tolga Gümüşay’ın ‘Hiç Kimsenin Kenti’ne 105.9 p, Ahmet Ümit’in İstanbul Hatırası’na 117.8 p, Sinan Yağmur’un Aşkın Gözyaşları / Tebrizli Şems’e 84.8 p, İskender Pala’nın Şah ve Sultan’a 112.6 p, Sürayya Köle’nin ‘Yakası Kürklü Yeşil Parka’ 107.9 p, Sinan Akyüz’ün ‘Piruze / Şam’da Bir Türk Gelin’ 102.9 p, Zülfü Livaneli’nin ‘Serenad’ 118.6 p, Nedim Gürsel’in ‘Şeytan, Melek ve Komünist’ 124.3 p, Elif Şafak’ın İskender 126.5 p, Ayşe Kulin’in Gizli Anların Yolcusu 127.8 p, İskender Pala’nın Od / Bizim Yunus romanına 95.5 p, Ahmet Ümit’in ‘Sultanı Öldürmek’ 142.7 p, Sinan Akyüz’ün İncir Kuşları 95.2 p, Celal Çalık’ın Naziler İstanbul’da 82.6 p, İskender Pala’nın Efsane / Bir ‘Barbaros’ 102. 6 p, Ayşe Kulin’in Bora’nın Kitabı 137.1 p, Ece Temelkuran’ın Düğümlere Üfleyen Kadınlar 146.6 p, Ahmet Altan’ın Son Oyun 97.2 p, Ayşe Kulin’in Dönüş 105.2 p, Zülfü Livaneli’nin Kardeşimin Hikâyesi 119.2 p, Hamdi Koç’un Çıplak ve Yalnız 86.9 p, Ahmet Ümit’in Beyoğlu’nun En Güzel Abisi 139.1 p, Elif Şafak’ın Ustam ve Ben 95 p, İhsan Oktay Anar’ın Galîz Kahraman 142.9 p, Ayfer Tunç Dünya Ağrısı 140.4 p, Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık romanına 91.7 puan verilmişti. Ölmek Kolaydır Sevmekten, Ahmet Altan, Everest, 573 s.
 
*- Parantez içindeki değerler, yaklaşık aynı zaman diliminde geçen İhsan Oktay Anar’ın Galîz Kahraman romanına aittir.
 
Ali Akdemir
 
15. 4. 15
 
Çukurova 
 
Toplam blog
: 172
: 425
Kayıt tarihi
: 15.07.09
 
 

Ali Akdemir, Adana tarihinin en büyük sel felaketini yaşadığı 21. 02. 1948 tarihinde doğdu. Edebi..