Olmuyor, Ersun Hocam...

Trabzon, davul zurna ile pahalı bir transfer patlattı... Yanal ise izleyiciyi göbeğinden çatlattı....

Geldi gelecek, oynadı oynayacak derken, geçen hafta şöyle yirmi dakika izledik. İzledik ama "iyi ki, girdi, Yattara ne ki; bu adam harika" diyemedim. Ardından bir blog yazımla, klasikleşmiş Yattara'yı harcamayalım mealinde dileklerde bulundum. Sanki yapılan iş çok doğruymuş gibi, bu hafta yine, Yattara çık, Alanzinho gir... Olmuyor Yanal... Niçin olmuyor? Açıklayayım:

Yattara, rakiplerin gözünde büyük yetenek. Ona karşı en yetenekli savunma oyuncularını oynatıyorlar. Yetmiyor, iki oyuncu çıkarıyorlar karşısına. Yani, adam eksiltiyor. Takımın gücünü artırıyor. Alanzinho'ya yer açmak için sahanın en gerekli oyuncusunu hangi cesaretle çıkarıyorsunuz? Giren oyuncunuz çıkanı aratırsa bunu nasıl açıklayacaksınız. Nitekim bugün de öyle oldu. Yattara'yı hep aradık. Bu teşhisim duygusallığıma yorumlanabilirse de mal meydanda. Alanzinho vasatı aşabilmiş değil. Biz bu adamı Yattara'yı rahatsız etmek, elimizden kaçırmak için mi aldık? Lütfen dikkatli olalım. Dün bir, bugün iki... İyi oynayanı çıkar, vasat oynayanı al... Allah'tan son dakika şansı ile işi kurtardık. Demem odur ki; Yattara doksan dakika bu takımda oynamalı. Bazı showlarla top kaptırmasının önlemi alınabilir. İkaz edilir, topu ayağından daha çabuk çıkarması sağlanabilir. Bugün takımın eski hastalıklarının nüksettiğini hissettim. 1-0 dan sonra gevşemeler, gereksiz yan paslar, şahsi gösteriler takımın temposunu düşürdü. Bu durum rakipin toparlanmasına, cesaretlenmesine yardımcı olmuştur. Rakip, bizim sahamızde bizim gevşekliğimiz sonucu taktikler deneyerek, çırağın ustasına kafa tutması gibi dirilmiş, bayağı da etkili olmuştur.

Yandan gazel kabilinden, bu yazdıklarım dikkata alınmayabilir. Ama ben yine büyük harflerle yazacağım:1- TRABZON'DA YATTARA KONUSU BİR KARARA BAĞLANMALI 2- TAKIM DİSİPLİNİ HİÇ BİR ZAMAN İHMAL ETMEMELİDİR...