Oltadaki yaralı balık; Türkiye

OLTADAKİ YARALI BALIK; TÜRKİYE

1956 yılında, ABD'nin o günkü başkanı Eisenhower'a, Nelson A. Rockefeller bir mektup yazar.

"Birinci grup ülkeler, bizimle dost olan ve bize uzun süreli sağlam askeri paktlarla bağlanmış antikomünist hükümetlerin iktidarda olduğu ülkelerdir. Bu ülkelere yapılacak yardımlar ve açılacak krediler öncelikle askeri nitelikte olmalıdır.--OLTAYA YAKALANMIŞ BALIĞIN YEME İHTİYACI YOKTUR; bu noktada Dışişleri Bakanlığı ile aynı fikirdeyim, genişletilmiş iktisadi yardım -örneğin Türkiye'ye - bazı hallerde düşünülenin tersi sonuçlar verebilir. Yani BAĞIMSIZLIK eğilimini artırıp, mevcut askeri paktları zayıflatabilir. Bu tip ülkelere -Türkiye gibi- doğrudan doğruya iktisadi yardım da yapılabilir, ama bu, bize düşman muhalifleri ZARARSIZ bırakacak BİÇİM ve MİKTARDA olmalıdır."

Öncelikle Kilit yayınevinin yayınladığı M. Emin Değer’in yazmış olduğu Oltadaki Balık Türkiye kitabını okumanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. Bu kitabı okuyanların Allah’ın izniyle bir üniversite bitirmiş kadar ilim noktasında faydalanacağı kanaatini taşıyarak aydınlanacağınızı umuyorum.

Türkiye’de olan bütün kötü olayların arka planında yer alan Amerika adeta Osmanlı’nın torunlarından intikam alıyor. Atalarımız ne güzel söylemişler Gevurdan dost Amerika’dan post olmaz diye. Şu an tüm İslam ülkelerinin kanını emen Amerika maalesef her yere gözyaşı ve katliam götürüyor. Şu anda Amerika Dünya’da tam anlamıyla çıkarcı, menfaatçi bir pozisyon almış durumda. Hamdolsun ki; Dünya’ya adaletle, sevgiyle, ferah yönetim biçimiyle hükmetmiş Osmanlı torunu olmaktan gurur duyuyoruz. Rabbimize şükürler olsun ki böyle bir ecdadın nesli olmayı bizlere nasip eyledi.

Yine bu kitaptan yola çıkarak günümüzce yorumladığım 15 Temmuz Darbe gecesini bize yaşatan Amerika’nın içinde paralel devlet haline gelmiş olan CIA istihbarat örgütüdür. Dünyayı kana bulayan Amerika’nın Türk ordumuza nasıl kene gibi yapışmış olduğunu görüyoruz. Çok ilginçtir ki; Amerika’nın bütün gizli toplantılarına gündem konusu Türk ordusu olmuştur. Her daim Türk ordusunun genetiği ile oynayan düşman Amerika ile karşı karşıyayız. Ermenileri ve FETÖ’yü Türk ordusunun içine yerleştiren Amerika emellerine erişememiştir. Rabbimizin izniyle, büyüklerimizin dualarıyla oltadan kurtulan yaralı ordumuz küllerinden doğacak ve eskisi gibi anlı şanlı ayağa kalkacaktır. Erbakan hocamızında dediği gibi ‘Zafer İnananların olacaktır’

Ufuk Güldemir, Sisav’ın 1982’de düzenlediği “1980’lerde NATO” konulu bir toplantıda konuşan, ABD’li ünlü stratejist Prof. Wohlstetter’in şu sözlerini aktarır: “Türkiye’yi Türkler’e bayıldığımız için değil, son tahlilde Batı’nın petrolünü koruduğu için güçlendirmeliyiz.” (Çevik Kuvvetin Gölgesinde, s.50.)

Piyon Amerika’nın içinde paralel devletleşmiş İngiltere, İsrail, CIA’nın ’da olduğunun farkındayız. Amerika’nın birde gayri meşru çocukları FETÖ, PKK, DHKP, IŞİD gibi mazlum ülkelerde kan döktüğü maşaları vardır.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "demokrasi nöbeti" eylemlerinin son gününde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nden vatandaşlara hitabındaki sözleriyle yazımızı sonlandırıyorum;  "Biz bunlara (FETÖ) terör örgütü dedikçe, silahsız terör örgütü olur mu dediler. Milletin silahlarını millete çevirerek dünyanın en alçak örgütü olduklarını kanıtladılar. Yıllarca mücadele ettiğimiz bu hain örgütün eline kan da bulaştı, ülkeye de millete de ihanet ettiler. Kandil’de birileri açıklama yapıyor, şehirlere ineceklermiş. PKK'sı, DAİŞ'i FETÖ'sü.. Topunuz gelin. Geleceğiniz varsa göreceğiniz de var."

BU VATANA NASIL KIYDILAR

İnsan olan vatanını satar mı?

Suyun içip ekmeğini yediniz.

Dünyada vatandan aziz şey var mı?

Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

Onu didik didik didiklediler,

Saçlarından tutup sürüklediler.

Götürüp kâfire : «Buyur...» dediler.

Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

Eli kolu zincirlere vurulmuş,

vatan çırılçıplak yere serilmiş.

Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş.

Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

Günü gelir çarh düzüne çevrilir,

günü gelir hesabınız görülür.

Günü gelir sualiniz sorulur :

Beyler bu vatana nasıl kıydınız?

NAZİM HİKMET

1959