Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ölü çiçekler

Ölü çiçekler
 

Özenle yıkadığım gömleğim kirlendi. Yağmur çok kötü yağıyor. Yağmurdan çok sanki çamur yağıyor. Şemsiyem yok ıslanıyorum. Hiç öğrenemedim zaten şemsiye taşımayı. Ya bir yerde unuttum ya da yanıma almayı unuttum. Ya da istemedim işte. Kimsenin beni istememesi gibi. Kalmak gibi yağmurda tek başıma acınacak kadar ıslanmış.

Oysa ben gömleğimi yıkamış ütülemiştim. Yeni bir günde hep bu gömleğimle ve kendime güvenerek dimdik yürümek istemiştim. Ağlamak istiyorum boğazıma kadar gelen şu yumruyu atabilmek için. Ne yutkunabiliyorum nede ağlıyorum. Donmuşum ben kalbim kadar bedenimde donmuş eve dönüyorum.

Kurallara karşı kesin bir itaatsizliğim olmasına nedense benim koyduğum kurallara uyulmasını bekliyorum. Bu içimde ki diktatör ruhun beni ele geçirmesine izin vermemeliyim ama dayanamıyorum işte. Kısa çok kısa bir an caddenin ortasında duruyorum.

Yağmur tüm iştahı ile devam ediyor yağmaya. Baraj Yolu sularla kaplı. İçimdeki küfrü kendime saklıyorum ama duyması gereken duyuyor. Gök gürültüsüyle anlaşıyoruz kendisi ile. Eh diyorum Adana’nın hatunu da bu kadar olur yani. İşim yok param yok şimdi ne yapacağım gidecek evim dışında bir yerim de yok ama gitmek istemiyor canım. Ellerimden bırakamıyorum bana doğru koşarken yoldan aldığı çiçek demetini sadece bir buket diyorum ama her yerde şapkasını çantasını hatta cüzdanını unutan ben o demeti bir an bile unutamıyorum. Trafikte benimle koşan o sevimli adamı unutamadığım .

Bana dünyanın en güzel şeyiymişim gibi bakan o kadını unutamadığım gibi  bu demeti de bırakamıyorum ve o ellerimde soluyor. O ellerimde ölüyor. Bense bırakamıyorum bırakırsam bıraktığım yerde kendimi de bırakacağım diye korkuyorum ağlayacağım diye korkuyorum. Yıkılacağım diye korkuyorum asıl korkumda korkacağım diye korkuyorum. Ben korktukça o daha çok soluyor. Yağmurun altında ellerimin arasında ezilmiş çiçek demetine bakıyorum. Hiçbir yere gitmeden öylece kalıyorum.

Olan oldu ıslandım zaten iki gün sonra hastayım kesin. Ölmüş çiçekler ben de öleceğim bir gün sevdiklerim de ölecek. Hayatımı tutuyorum sanki ellerimde. Ayrılığı seçtin mi her şeyi götüreceksin yanında geriye hiçbir şeyin kalmayacak. Söylenmemiş sözler kalmamalı bıraktığın yerde. Gittin mi doğru dürüst  gideceksin. Bu yağmurda şu soğukta kirlenmiş gömleğimle gitmeliyim. Geriye bakamayacak kadar gururlu ama hep hatırlayacak kadar onurlu bir geçmişim olacak. Hiçbir özlem kalmamalı dönüşü besleyen. Yani böyle de gidemem ki. Büyük ayrılık olmalı. Telefonun numaraları sesime düşmemeli. Yolu yoluma düşmemeli. Hiç bir anıya hiçbir şarkıya ya da çiçeğeyenik düşmemeli ayrılığım. Gitmenin hakkını vereceğim. Biliyorum en iyi yaptığım işin gitmek olduğunu öğrenecek kadar büyüdüm.

Koşarak giriyorum eve. Neyim varsa alıp çıkıyorum. Ölü çiçekleri masanın üzerine bırakıyorum. Onları bir daha görürsem döneceğim korkusu ile. Yağmur çok yağıyor bende en yakından bir taksiye biniyorum. Gidiyorum. Saçma sapan tıkıştırdığım ağır sırt çantam ve ben kaçıyoruz. Kendim için mi kaçıyorum hayır artık çiçekleri öldürmek istemiyorum hayatıma giren adamları öldürmek istemediğim gibi. Zamanla severek öldürdüğüm adamları yaşarken terk etmek ve yaşarken yeniden bulmak istiyorum.

Ölmeleri bedenleri ile değil ruhları ile oluyor ama ölü ruhlu adamlara tahammülüm yok.  Ruhları çiçeğe benziyor koparılınca ölüyor. Koparmazsan da zamanla kendiliğinden ölüyor. Ama katil olmak istemiyorum ben.

 
Toplam blog
: 54
: 533
Kayıt tarihi
: 18.02.12
 
 

Tasarımcıyım grafik çalışırım. ..