Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '15

 
Kategori
Güncel
 

Ölü Çocuk Şarkıları

Ölü Çocuk Şarkıları
 

Kar yağıyor. Üşüyorum. Dışarısı bembeyaz ama, hayat karanlık bugünlerde. İçimin acısını susturamıyorum.

Sabah Özgecan'ın babasını gördüm kızının mezarının başında. Elinde bir gonca gül, O'nunla konuşuyordu. "Güzel kızım," diyordu. "Canım kızım, "Ben sana hiç kıyamazken... Seni hep uykunda seyrederdim ben... Beni affet..." Çok tanıdık bir manzaraydı benim için bu... Çok tanıdık duygular... Onunla birlikte ağladım.

Sonra başka bir haber geçti. Pompalı tüfekle öldürülen liseli bir genç. Mecliste birbirlerini boğazlayan milletvekilleri... Biz bu muyduk sahi?  Nasıl ve ne zaman şiddetin bu denli normalleştiği bir vahşet toplumu olmuştuk? Suçlu kimdi? Nerede aranmalıydı yaşanan  tüm bu acıların sorumlusu? Daha kaç kadın tecavüze uğramalı, kaç cinayet işlenmeli, kaç can yitmeliydi ki tüm bu yaşananlardan bir ders çıkarılsın ve bir şeyler değişebilsindi bu ülkede?

İdamı, hadım etmeyi konuşurken de acaba kökleri kan davalarına, kısasa kısas anlayışlarına uzanan, kendi içimizdeki feodal normlar arasına sıkışıp kalmış, erkek egemen şiddet eğilimlerinin, öfke kalıntılarını mı dışa vuruyorduk farkında olmadan?

Günlerdir bu meseledeki sorumluluk sırasını ve bu tür olayların bir daha yaşanmaması için neler yapılabileceğini düşünüyorum.  En başta bu ülkedeki egemen siyasal, hukuksal ve kültürel yapı ve bu yapının savunucuları, kanun yapıcılar ve var olan siyasal iktidardır  kuşkusuz tüm bu olanların sorumlusu.

Ülkemizdeki kadın cinayetlerine ilişkin dehşet verici rakamlar bunun kanıtı. Son on yılda 7122 kadın öldürülmüş ve 4876 kadın tecavüze uğramış bu ülkede. Sadece 2015 yılı ocak ayında 20 kadın cinayeti işlenmiş.

Daha bugünkü gazetelerden birinde bir kadın cinayeti davasında sanığın mahkemedeki saygılı tutumunun iyi hal indirimine gerekçe yapıldığından söz ediyordu. Dekoltenin, anne dizi görmenin, örtüsüz dolaşmamanın, kadını bir cinsel objeye indirgeyen erkek egemen anlayışın, hayatın her anında ve alanında kadını özgürlüklerinin ve haklarının kısıtlandığı, toplumsal yaşamda kadınla erkeğin ayrıldığı bir ülke panoraması var karşımızda.

Bütün bunlar olurken, peki neden bu iktidar hala başımızda?

Seçeneksizlikten mi, gücümüzün olmayışından mı, yoksa çıkarlar sözkonusu olduğunda vicdanların çok kolay unutuluşundan mıdır bütün bunlar?

"Bebeklerden katil yaratan bir ülke, demişti Rakel, Hrant'ın katilleri için. Ne kadar haklıydı. Ve eklemek gerek ki bebeklerden tecavüzcü de yaratılıyor bu ülkede. Daha kundaktayken başlamıyor mu erkek çocukların üstünlük seramonileri. Sonra silah oyunları, sünnet düğünleri, "benim arslan oğlum," sıvazlamaları, küfürleriyle ve iltifatlarıyla bile namlusu hep kadına ve kadın cinselliğini aşağılamaya dönük iki yüzlü ahlak normları. Ve böyle bir toplumda kadın olmanın zorlukları.

Ciddi bir paradigma değişimi gerekiyor toplumda. Ailede ve okulda verilecek davranış ve cinsel eğitim çok önemli. Uyuşturucuyla mücadele çok önemli. İnsanı donatamadığınızda  android telefonlar da, son moda bilgisayarlar da pek bir işe yaramıyor, hatta ateşli bir silaha dönüşüyor adeta. Bu ülkede hiçbir şey ahlaksızlık kadar can almadı herhalde son dönemde hayatımızda. Katiller cezasını bulsun. Böylesi vahşetler uzak olsun hayatımızdan artık.

Kar devam ediyor dışarıda. Beyazlık içimin karanlığını aydınlatmaya yetmiyor. Üşüyorum, çok üşüyorum. Ne çok can yitirdik son zamanlarda, ne çok çocuğun ölüm şarkıları var kulaklarımızda. Müzik belki, biraz müzik iyi gelir hepimize…  Karanlığı açmak ve dünyanın bütün o  şahane yalan renklerine boyamak için geçerli bir fırçadır çünkü o çoğu kez…

Özgecanımız  ve bizim çocuklar için……………………………………

 

 

 
Toplam blog
: 30
: 572
Kayıt tarihi
: 02.11.09
 
 

Edebiyat, sinema, tiyatro ve müzik başlıca ilgi alanlarım. Gezmeyi, okumayı, yazmayı, düşünmeyi v..