Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mayıs '08

 
Kategori
Blog
 

Ölüdeniz buluşması (1)

Ölüdeniz buluşması (1)
 

-17 Mayıs 2008 tarihini iple çekiyordum.
-Ölüdeniz buluşması için.
-Ömer beyle (Homeros) Ölü denize gitme konusunda randevu yapmıştık.
-Ömer Bey Bucak’tan Antalya’ya geldi.
-Zaten Bucak ile Antalya arası toplamda bir saat kadar mesafe.
-Ve 17 Mayıs Cumartesi günü öğle saatlerinde Antalya otogarından Ömer beyi aldım ve sahil şeridinden Fethiye/Ölüdeniz buluşmasına doğru yol almaya başladık.
-Çok sevdiğim bir güzergâhtır Antalya sahil şeridi ile Fethiye arası.
-Önce Kemer.
-Sonrasında Kumluca ve Finike.
-Finike’den sonra Kaş ilçesine doğru virajlı yollardan geçiş.
-Müthiş bir doğa harikasıdır.
-İnci gibi minik koylar.
-Masmavi tiril tiril deniz.
-Ve yolun diğer tarafı dağlar.
-Kaş, Kalkan ve Patara’dan sonra soluğu Fethiye’de aldık.
-Ölüdeniz istikametine doğru saptık ve otele telefon açtık!
-Oteli nasıl bulacağımıza dair.
-Tarif ettiler.
-Ve oteli bulmamız hayli kolay oldu.
-Zaten Ölüdeniz meydanına MB logolu birde pankart asılmıştı.
-Sevgili Coşkun Bey bu konuda mükemmel bir hazırlık yapmış.
-Ve hiçbir ayrıntıyı atlamamış.

* * * * *

-Otele akşam saatlerinde ulaştık.
-Ve resepsiyonda giriş işlemlerini hemen yaptılar.
-Ve yine MB logolu isimlerimizin bulunduğu kartlarımızı aldık.
-Otel kayıt formunu doldurduktan sonra odalarımıza geçerek yerleştik.
-Otele giriş yaptığımızda öğle saatlerinde gelen diğer yazar arkadaşlar ölüdeniz sahilinde gezintiye çıkmışlardı.
-Bu sebepten ötürü otele giriş yaptığımızda yazar arkadaşlardan kimse yoktu.
-Odaya girdiğimde ilk gözüme ilişen küçük bir hediye paketi oldu.
-Ve bir gül çiçeği.
-Gülün altında Coşkun beyin kendisine ait iki tane şiir kitabı.
-Hediye paketinde bir kupa…….
-Ve otelin manzarası.
-Bir harikaydı.
-Hemen karşınızda Baba Dağı.
-Güzünüzü güneye çevirdiğinizde Ölü deniz’in o enfes görüntüsü.
-Ve otelimiz çam ağaçlarının arasında son derece güzel dizayn edilmiş bir tesis.
-Doğayı bozmadan yapılmış, hoş ve şık bir mimarisi vardı otelin.
-Abartısız, mütevazı ve temiz bir otel.

* * * * *

-Bir süre sonra terasa indim ve ağır ağır herkes toplanmaya başladı.
-Yazar arkadaşlarla tanışmaya başladık.
-Terasta hem dinleniyor hem de sohbet ediyorduk.
-İlyas Bayram Bey.
-Nergis hanım (Nar Çiçeği), eşi ve kızı.
-Talip Girgin Bey ve eşi.
-Ömer Bey (Homeros)
-Cansın Erol.
-Harun Deniz, eşi ve minik oğlu Ege.
-Ve bir süre sonra Alev Meisel Hanım ve eşi Robert Meisel geldiler.
-Hem tanışıyor ve hem de sohbet ediyorduk.
-Coşkun bey geldi.
-Tam bir halk adamı.
-Alçak gönüllü ve mütevazı bir kişilik.
-Sıcakkanlı.
-Ve sempatik bir Anadolu insanı.
-Coşkun beyden sonra terasa Bülent Göncü beyde iştirak etti.
-Bülent beyle de tanıştık ve kısa bir tanışma sohbetinden sonra restauranta indik.
-Coşkun bey hiçbir ayrıntıyı atlamamış diyordum ya.
-Aynen öyle.
-Restaurantın bir köşesini son derece uygun bir oturma düzeni şeklinde dizayn etmiş.
-Ve oturma düzenin tam ortasında bir soba.
-Ağır ağır herkes yerlerini almaya başladı.
-Henüz herkes masaya iştirak etmemişti.
-Masaya iştirak edenler yemeklerini almak için açık büfeye doğru yöneldi.
-Mütevazı ve leziz yemeklerden oluşan bir açık büfe konsepti vardı.
-Abartısız ve son derece şık bir düzen.
-Ve tüm yazar arkadaşlar masada toplandı.
-Masaya en son iştirak edenler ise Bülent Göncü, Neşe Evrim, Sema Şener ve Ufuk hanım (İzmir Mavilim) oldu.
-Neşe Evrim, Sema Şener ve Ufuk (İzmir Mavilim) Hanımla masada tanıştık.
-Bunun yanı sıra Neşe Evrim han fendinin dostları da toplantıya iştirak etmişlerdi.
-Nihal öğretmen.
-Kardeşi Vildan Hanım.
-Ve Özlem öğretmen.

* * * * *

-Coşkun bey toplantıya iştirak eden tüm yazar arkadaşların biyografilerini basmış ve yine ölüdeniz Belediyesi Halkla ilişkiler departmanında görevli ve aynı zamanda henüz MB’ de yeni yazmaya başlayan Ayşe hanıma biyografileri okuma görevini vermişti.
-Ve Ayşe Hanım herkesin tek tek biyografilerini okuyor ve biyografileri okunan arkadaşlarda kısa bir konuşma yapmak sureti ile geceye renk katıyordu.
-Yemekten sonra havuz kenarında sohbete devam ettik.
-Bir süre sonra müzik çalmaya başladı ve çalan müzik kısa bir Anadolu gezintisine çıkardı bizleri.
-Egenin zeybeklerinden.
-Ankara havalarına.
-Trakya’nın roman havalarından
-Burdurun o güzelim türküleri eşliğinde yazar arkadaşlar o güzelim yöresel oyunların altına imza attılar.
-Ve saatler gece yarısına yaklaştığında herkes odalarına çekildi.
-Devrisi gün ise kahvaltıdan sonra tekne gezintisine çıkacaktık.

* * * * *

-Sabah erkenden kuş sesleri arasında uyandım.
-Ve sabah hazırlığından sonra kahvaltıya indim.
-Yazar arkadaşlar ağır ağır terasta toplandı ve kahvaltılarını alanlar hem sohbet edip ve hem de kahvaltımızı yaptık.
-Saat tam 10.15’te otel tarafından bizlere tahsis edilen araçla tekneye hareket ettik.
-Ve teknede yerimizi alarak ilk önce Kelebekler Vadisine doğru yol aldık.
-Tekne hayli kalabalıktı.
-İngiliz, Rus ve Alman turistlerin ağırlıkta olduğu teknede tam anlamı ile pozitif bir hava hâkimdi.
-Kelebekler Vadisinde bir saat kaldık ve denize girdik.
-Kelebekler Vadisinden sonra Ölü denizin o muhteşem koylarına doğru yol almaya başladık.
-Birbirinden güzel enfes koylarda denize girdik.
-Teknenin üzerinde güneşlendik.
-Ve teknenin tam ortasını mesken tuttuk ve tekne hareket halindeyken güzel sohbetler yaptık.
-Tabi bu sohbetler daha çok espri yüklü sohbetlerdi.
-Ve espri yüklü sohbetlerin mimarı ise sevgili Bülent Göncü beydi.
-Güçlü bir tayminge sahip Bülent Göncü Bey.
-Hoş.
-Kendisi zaten tiyatro yönetmeni, kişisel gelişim danışmanı, yönetim danışmanı, ressam ve aynı zamanda sanat galerisi sahibi.
-Yani çok yönlü bir insan.
-Mesela Bülent Göncü Bey için gezmek ve dolaşmak ayrı bir tutkuymuş.
-Önüne gezmekle ilgili bir alternatif geldiğinde, yurtiçi geziler için en fazla bir saat, yurtdışı geziler için en fazla iki saat düşünür ve kararını verdiği gibi valizini hazırlayıp düşermiş yollara.
-Pozitif yanı üst düzeyde olan bir insan Bülent Göncü Bey.
-Ve ben kendisini tanımaktan ne denli mutlu oldum.
-Doğrusu kelimelerle anlatılacak gibi değil.
-O koy senin bu koy benim derken, doğrusu akşam nasıl oldu anlamadık.
-Ve uzun bir gün olmasına rağmen, gün bize çok kısa geldi diyebilirim.
-Akşam saat 18.30’da otelde olduk.
-Saat 20.00’de akşam yemeğinde yine bir gün önceki gibi yemek masasındaki yerlerimizi aldık.
-Yemekten sonra şiir dinletilerine geçtik.
-Ve Coşkun beyin kendi sesinden, kendisine ait birkaç şiirini dinledik.
-Ve sonrasında yine şiirleri ile MB’ de var olan sevgili Cansın Erol han fendinin şiirlerini kendi sesinden dinledik.
-Neşe Evrim han fendi Coşkun beyin şiirlerinden okudu.
-Ve sonrasında yine Anadolu’dan bir gezintiye çıktı yazar arkadaşlar.
-Birbirinden güzel halk türkülerini enstrümansız söylediler.
-Ama çok güzel söylediler.
-Bu arada MB tiyatrosu konusunda hazırlıklar yapan sevgili Bülent Göncü Bey rol dağıtmaya başladı.
-Ve kısada olsa küçük skeç tarzı oyunlarla akşama renk katıldı.
-Bu konuda ciddi ciddi uğraş veriyor Bülent Göncü Bey.
-Umarım başarılı bir sonuç elde eder.
-Ve gecenin en muhteşem gösterisini Neşe Evrim han fendi yaptı.
-Müthiş bir kabadayı tiplemesini canlandırdı.
-Yetenekli olmak sanırım bu.
-Bir bayanın, bir erkek rolü olan kabadayı rolünü bu denli üst düzeyde canlandırması muhteşem bir şey.
-Tek kelime ile muhteşemdi.
-Sevgili İlyas Bayram Bey ise “Mihriban” türküsünü söylemeye başladı ve türküye herkesi ortak etti.
-Çok güzel bir görüntü ortaya çıkardı.
-Aynı zamanda kaldığımız otelde bir görevlide “Kizir oğlunu” söyleyerek geceye renk kattı.
-Gece sohbetlerle devam etti ve saat 24.00 sıralarında ağır ağır herkes dağılmaya başladı.

* * * * *

-Devrisi gün yine aynı saatte kalktık.
-Kahvaltı sonrasında günlük program başladı.
-Bu defa programda ölüdeniz Sanat Evi ve Kaya Köyü gezisi vardı.
-Ve gezi öğlen saatlerinde bitecekti.
-Saat tam 10.00’da ölüdeniz Sanat Evine doğru yol aldık.
-Kurucusunun ve sorumlusunun Coşkun Bey olduğu sanat evi olağan üstü bir yerdi.
-Etnografya Müzesi haline getirmişler sanat evini.
-Ve bal mumundan yapılmış küçük heykellerin olduğu ve heykellerin bir Anadolu Köyünü anlattığı nefis bir müze.
-Kara saban.
-Kağnı.
-Abdest alan adam.
-Salıncakta uyuyan yaşlı dede.
-Gelin.
-Kız evi.
-Nişan töreni.
-Ayran yapan kadınlar.
-Saman.
-Tırpan.
-Öküz.
-At.
-Eşek.
-Yemek yiyen aile.
-Odun taşıyan kadınlar.
-Tarladan dönen köylüler.
-Halay çeken erkekler.
-Kazları toplamaya çalışan genç kız.
-Ve daha birçok şey.
-Köy hayatının anlatımı işte ancak bu şekilde olur.
-Sonrasında Kaya Köyü’ne doğru yol aldık.
-Kısa bir yolculuktan sonra Kaya Köyü’ne ulaştık.
-Ve o nefis köyü dolaştık.
-Mükemmel bir yer.
-Eski Rum yapıları.
-Mübadele döneminde terk edilmiş bir köy.
-Kiliselerini dolaştık Kaya Köyü’nün.
-Ve saat 13.00 sularında otele döndük.
-Otele gelir gelmez vedalaşmalar başladı.
-Kısa vedalardan sonra hazırlıklarımızı yaptık ve tekrar geriye dönüş yolculuğumuz başladı.
-Akşam saat 17.30’da Antalya’ya ulaştık.
-Ömer (Homeros) beyi otogara bıraktım ve ben evimin yolunu tuttum.
-Keşke hiç bitmeseydi böyle bir buluşma.
-Tek kelime ile mükemmeldi.

* * * * *

-Özellikle Coşkun Bey bu konuda son derece profesyonel bir organizasyon tertiplemiş.
-Sanırım bir organizasyon ancak bu kadar başarılı olur.
-Bizleri böyle bir organizasyonla bir araya getiren Coşkun Karabulut beyefendiye çok teşekkür ediyorum.
-Ve Ölüdeniz buluşması ile ilgili ikinci yazım, yazılarını keyifle okuduğum yazar arkadaşlarımızla ilgili kişisel değerlendirmelerim üzerine olacak.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..