- Kategori
- Blog
Ölüm Acıdır, Ama Hayat Devam Ediyor
Merhaba sevgili blogdaşlarım,
Epeydir sizden ayrıyım. Değerli yazılarınızdan uzak kaldım. Beni lütfen bağışlayınız.. Yakın zamanda iki yakınımı kaybettim. Dostlar sağolsun...
Yaklaşık bir aydır Söke’nin dışında idim. Bazı yakınlarımı kaybettim. Bunlardan biri yeğenim Selahattin Durmaz İzmir’de aramızdan ayrıldı. Genç yaşında idi, geleceğe güvenle, umutla bakıyordu. Evine bağlı dürüst bir aile babası idi. Baş sağlığı taziyelerine gittiğimde hanımı aynen şöyle dedi: Eşimin hiç bir rahatsızlığı yoktu. Bir gün bana ve çocuklarına aynen şöyle diyordu:
“ Hanım, hanım, yarın benim Doğum Günü’mdür. Sizlerle ve arkadaşlarımla birlikte bu günü kutlamak istiyorum. Evi, barkı temiz tutunuz, hazırlıklarınızı yapınız. Ben de berbere giriyorum. Şöyle bir damat tıraşı olacağım” diyordu.
Ben bu olaya şaşırdım doğrusu. Çünkü böyle bir doğum gününü kutlamamıştık. Bu da nerden çıktı diye düşündüm. Hayırdır inşallah, yoksa bir rüya mı gördünüz? Yoksa şaka mı yapıyorsunuz? diye söylendim.
Selahattin Bey cevap veriyor:
“ Hayır hayır, şaka filan değildir. İnanın gerçeği söylüyorum. Doğum Günümü sizlerle birlikte kutlamak istiyorum” diye noktalıyor. Sözü uzatmayalım, hazırlıklar yapılıyor. Akşam üzeri Selahattin beyin Doğum Günü neşeli bir şekilde kutlanıyor. Ama ne yazık ki ertesi gün aradan 24 saat geçmeden bizim Selahattin bey bir kalp krizi geçiriyor ve hastaneye yetişmeden yolda vefat ediyor. Bu bir şaka değil aziz dostlarım; olay gerçektir. Ölüm ne yazık ki aniden geliyor. Kimin ne zaman gideceği belli değil, Önemli olan hiçbir kimseyi kırmadan kul hakkını yemeden gitmektir. Tabi bu acı olaydan dolayı b:izim de yüreğimiz yandı. Öz teyzem oğlu idi. Onun da acıları, özlemleri ve ümitleri vardı. 45 yaşında iken aramızdan ayrıldı. Vatanını, milletini bilen konuksever, konuk komşuya saygılı görgülü bir insandı. Allah rahmet eylesin. Dostlar sağ olsun. Mekânı cennet olsun.
xxxxxx
Aradan bir ay geçmeden Ankara’da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Genel Müdürlüğü’nde Şube Müdürü olarak görev yapan bacanağım Vedat Gürgün’i de kaybettik. Kanser hastalığına yakalanmıştı. Koca Ankara’da bütün doktorların bakımlarına rağmen kanseri yenemedi. İki ay yoğun bakımda kaldı. 26.02.2018 ‘de hayata gözlerini yumdu. Onu da Şubat ayında kaybettik. Bu kör topal yarım yamalak Şubat ayını hiç sevmiyorum. Sevecek bir yanı da yoktur.
Sevgili ağabeyimi Mehmet Şerif Güler’i de Almanya’da 12 Şubat 1980de yitirdik. Daha 40 yaşında idi… Onun da mekânı gül-gülistan olsun. Halen acısı yüreğimde dipdiri yanıyor. O da öbür âleme merhaba dedi aziz dostlarım. Ankara’da vefat eden sevgili bacanağım Vedat Gürgün de aramızdan ayrıldı. 26 Şubat 2018 günü ikindi namazı akabinde cenaze namazı kılındıktan sonra Ankara / Karşıyaka Mezarlığında dualarla toprağa verildi. Ankara’ya gittiğimde mezarını da ziyaret etmek istedim. (Karşıyaka Mezarlığı: NO: 1066, 13.3.2018’de). Mezar taşları üzerinde birçok yazılar vardı. Bunlardan bir ikisi ilgimi çekti: Hemen not aldım, aynen yazıyorum:
SABAHTAN EZANA BAK
KABRİNİ KAZANA BAK
AZRAİLİN NE SUÇU VAR
DEFTERİ YAZANA BAK…
Biraz daha ilerde hayırsever bir vatandaşımız tarafından belki annesi adına yapılmış bir HAYRAT ÇEŞMESİ vardı. Bu hayrat çeşmesinin üzerinde şunlar yazıl idi:
ZEMZEM CENNETTE KEVSER
BURADA SEBİL, ANNEM GİBİ
AZİZ OLAN SU
EL FATİHA…
Sen Sev Çeşmesi, Dr. KÖYLÜOĞLU tarafından yaptırılmıştır.
Bacanağım aslen Elazığlı / Madenli idi. Ankara’da yüksek tahsilini yapmış, Sanayi ve Teknoji Bakanlığı / Genel Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak yaklaşık 30 yıl görev yaptı. Emekli maaşı ona kısmet olmadı. Evli bir kız ve bir torun sahibi idi. Allah rahmet eylesin diyorum. Mekânı cennet olsun. Sözümü değerli hemşerim şair ahit Sıtkı TARANCI’nın dediği gibi bir şiiriyle bağlamak istiyorum:
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
İşte böyle aziz dostlarım. Bu acılı günlerden dolayı sizlerden uzak kaldım. Cümlenize sağlıklı günler diliyorum. Vefat edenlere de Allah’tan rahmetler diliyorum. Hepimiz gelip gidiciğiz. Herkes sırasını bekliyor. Önemli olan geride temiz bir isim bırakmaktır. Gidenlere selam olsun…
Abdülkadir GÜLER
19.03.2018 - SÖKE