Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Haziran '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ölüm duvarına çarptı şarkılar...

Ölüm duvarına çarptı şarkılar...
 

Tam da Haziran’a yakışan bir Pazar sabahı.
Güneş bütün renkleri kucaklamış, dışarıda hayat var dercesine göz kırpıyor. Ev duvarlarının büründüğü renkten kurtul diye fısıldıyor kulağına. Kendi rengini giydir güne.
Kelebekler eflatun kanatlarıyla uçsun mesela. Çiçekleri dökülmüş ağaç dallarını eflatun çiçeklerle donatabilirsin.
Eğer istersen, eflatun hüznünü eflatuna boyadığın bir serçeyle uzaklara gönderebilirsin.
Eğer; gerçekten istersen, kendi rengini giydirebilirsin Haziran’ın üzerine!
Giydirecektim.
Şarkılar ölüm duvarına çarpmasaydı eğer…

Haziran yapraklarının 26’sına bir ölümün gölgesi düşmeseydi eğer.
“ Haziranda ölmek zor” demiş ya şair, tam da öyle.
Haziranda ölmek zor.
Ölüm Haziran’a hiç yakışmıyor…

Daha nice Haziranlarda şarkılar söylenecekti yıldızları ışık yaparak.
Yada bütün ışıkları söndürüp, ağıtlar yakacaktı notalarla.
İçinden geçenleri şarkıların, müziğin notasıyla buluşturup kalabalıkları dalgalandıracaktı Karadeniz gibi.
Karadeniz; Akdeniz, Ege, Marmara’yla buluşup, denizi olmayan bölgelere deniz götürecekti.
Denizin kızı avuçlarında taşıdığı suyu taşıyacaktı, susamışlara.
Olmadı...

Haziran kendisine hiç yakışmayan bir şey daha yaptı.
Yarım bıraktı, sözleri yazılmış notaları eksik şarkıların.
Yarım kaldı 33 yaşında bir hayat.
Kanser en çok, en büyük sevgileri barındıran kalpleri mi durdurur?
Aşıkların yolunu kesmek için mi, düşer yollara.
Anlatacakları olanların kelimelerini mi hançerler?
Kanser sadece melek ellerinin değdiklerini mi kıskanır?
Neden alıp gider en temiz, en coşkulu, en aşıkları.
Kirlenen dünyayı şarkılarıyla yıkayanlara mı gücü yeter?
Modaya, yapay gündeme, boş işlere vakit ayırmayanlar, ayırmak istemeyenler mi batar gözüne?
“ Ey su gibi büyüyesin” diyenlerin can suyunu mu çeker alır?
Neden kanser sinsice sokulur, en son yanına gidileceğe.
Hiç mi hızla geçip gitmesini bilmez hayat otobanından.
Bilmez mi şarkılar kurtaracak, boğazına kadar batılan çamurdan insanları.
Bilirim bilmez.
Bilirim; bir kereliğine olsun harflerin ölüm duvarına çarpması ertelenmez.
“Haziranda ölmek zor.”
Haziranda ölenin ardından yazmakta zor.
Bu dünyadaki yarımları kalıp, sonsuzluğa geçenlerin kervanına katıldı Kazım Koyuncu.
Yarımlarını bırakanlarla buluşacak…
Yarım kaldı şarkılar diyecek. Denizsiz kentlere yanımda götüremedim denizin kızını.
Karadeniz’in bütün denizlerle kucaklaştığını göremedim.
Ama bir dua bıraktım ardımda.
“ E na, wari sueri na imordare.”

“ Ey, su gibi büyüyesin…”

Bundan bir yıl önce Kazım Koyuncu ardından yazılmıştı.

 
Toplam blog
: 13
: 939
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

Yazarak "yaşıyor" yazarak "konuşuyorum."İşsiz olduğumu iddia edenler var!Yaz-ı-yorum.....