Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '21

 
Kategori
Öykü
 

Ölüm Gemisinde İsyan-I

                                             

Yüzlerce yıl süren kopkoyu bir sanayileşme humması ve fosil yakıtların umarsızca kullanımı Karsus Sistemi’nin yaşamı destekleyen tek gezegenini mahvetmişti. Atmosferde oluşan yoğun sera etkisiyle yüzey sıcaklığı yükselen, kutup buzulları neredeyse tamamen eriyen, kışları dahi 40 derece sıcaklık yaşayan, yazları 60–70’in üzerinde adeta kavrulan gezegenden kaçan kaçanaydı. Her gün ağzına kadar dolu yolcu gemileri Karsus’tan havalanıp, yakınlarda bulunan yaşanabilir gezegenlere gidiyordu. Ele avuca sığmaz üç Karsuslu’nun da bulunduğu yüzlerce kişi, külüstür yolcu gemilerinden biriyle, yerleşmek için izin aldıkları Ruukyu Gezegeni’ne gidiyordu. Yolculuk için gemi sahiplerine kilolarca altın ödemişlerdi.

* * *

-Bana öyle geliyor ki bizi Ruukyu’ya götürmüyor bunlar. Doymak bilmez bir iştahla önündeki yemeği kaşıklamakta olan Palin kafasını bile kaldırmadı

.-Nasıl anladın ortak? Elinde hangi veri var? Lumbozdan mı bakarak gördün?

Rinsu kasılarak:

-Evet lumbozdan, dedi.

-Biliyorsunuz ben astronomum. Yıldızları çok iyi tanırım çünkü.

-Yıldızları tanırmış. Bu galakside bir milyardan fazla yıldız var.

Anrepe daha ciddiydi:

-Peki, oraya gitmiyorsak nereye gidiyoruz sence?

-Sarkomya’ya…

Palin’in elinden kaşığı düştü. İkisi birden ayağa fırladılar. İlk kendine gelen Palin oldu:

-Bundan emin misin?

Rinsu kendinden emin bir tavırla açıklama yapmaya başladı.

            -Son derecede. Galaksinin bu bölgesindeki yıldız sistemlerini iyi tanırım. Gittiğimiz yön Ruukyu Sistemi değil. Tam tersi Sarkomya’ya gidiyoruz.

            -Kahretsin! diye masaya vurdu Palin.

            -Bunu yapamazlar. Onlara tonlarca altın verdik. Bu kadar insanı o yamyamlara yem mi edecekler?

            Rinsu buz gibi soğukkanlıydı.

            -Sarkomyalıların daha çok vermediğini nereden biliyorsun?

            Şimdi üçü de masaya oturmuş, kara kara düşünüyordu. Bu gerçekten çok ürkütücü bir şeydi. Zaten mürettebatın kuşkulu davranışlarından bir şeyler sezmemek mümkün değildi. Sanki bir yolcu gemisi değil de korsan gemisi mürettebatı gibiydiler. Yolculara ayrılan kısımlardan çıkmalarına asla izin vermiyorlardı mesela. Ele avuca sığmaz üç arkadaş bariyerleri aşmak istemişler ancak başaramamışlardı. Her defasında karşılarına kilitli çelik kapılar veya lazer tüfekli muhafızlar çıkmıştı. Geçen ay yolcular arasında çıkan bir kavgada ilk başlatanları tutuklamış ve acımadan uzaya atmışlardı. Kavgaya karışan diğerlerini de çöp depolarına hapsetmişlerdi. Zavallılar haftalarca orada kalmışlardı. Yani son derecede acımasız adamlardı. Korsan denizlerde olurdu ama bunlar tam anlamıyla “Uzay korsanıydılar”.

-Benim o yamyamların meze tabağında yer almaya hiç niyetim yok, diye kestirip attı Palin.

-Kimse benimle gelmezse bile tek başıma çarpışıp ölürüm. En azından oraya gitmekten iyidir.

Rinsu, etrafta kendilerini dinleyen birileri varmış gibi parmağını dudaklarına götürüp “Sus işareti” yaptı.

-Hey, yavaş ol! Bizi dinleyip gözetleyebilirler. Niyetimizi öğrenirlerse, ya uzay boşluğa atılır ya da çöplüğü boylarız.

-Haklısın, dedi Palin sesini alçaltarak.

-Aramızda iletişim kurmanın başka bir yolunu bulmalıyız. Anrepe alçak bir sesle:

-Bir girişime kalkışmadan önce kaptanla konuşalım. En azından üçümüz için garanti alalım.

-Bunu nasıl söylersin Anrepe?

diye çıkıştı Palin.

-Biz insanız da geri kalanlar ıstakoz mu? O vahşilerin ağzına layık.

-Onu demek istemedim, diye konuştu Anrepe. Bunu söylediğine pişman olmuştu.

-Hem böyle bir niyetleri varsa ki ben kuvvetle eminim, biz dahil bütün yolcuları sıkı kontrol altında tutarlar. Hiçbir şey yapamayız.

Rinsu burada araya girdi:

-Öyleyse şu andan itibaren harekete geçiyoruz.

Bu girişim hakkında konuşmak yasaktır. Konuşmalarımız sıradan, günlük şeylerle sınırlı olacak. Konu ile ilgili haberleşmemizi küçük kağıtlarla yapacağız. Okuduktan sonra hemen yutacağız onları…

Uzun bir süre konuşmadan oturdular. Neden sonra Palin, minik bir kâğıda bir şeyler yazıp Rinsu’ya uzattı. Liderleri üçünün de mutabakatıyla Rinsu olmuştu.  “Peki, diğer yolcularla nasıl temas kuracağız? Onların yardımı olmadan gemide denetimi ele geçiremeyiz. Rinsu hemen cevabı yazdı. Kâğıtları arkadaşlarına verirken el şakası yapıyormuş görüntüsü vermişti. “Yolcu liderlerinden birkaçını tanıyorum. Gerçeği bütün çıplaklığıyla açıkladığımda bizimle birlik olmakta tereddüt etmeyeceklerdir” Kâğıt alışverişi devam ediyordu: “Ya bize inanmazlarsa?” “İnanmak zorundalar. Şayet yan çizerlerse işi sadece üçümüz yapmaya çalışacağız” Cevabı kâğıtlarda sadece tek kelime vardı: “Hazırız”. Tenha bir köşeye çekilerek kâğıtları yuttular.

(Devamı Var)

 
Toplam blog
: 343
: 446
Kayıt tarihi
: 19.02.11
 
 

Marmara Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi mezunuyum. Teknoloji Yönetimi dalında mast..