Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '14

 
Kategori
İlişkiler
 

Ölüm kollarımızın arasındaydı

Ölüm kollarımızın arasındaydı
 

NE BÜYÜK BİR ACI, YATMAK İÇİN MEZAR HAZIRLAMAK...


Ölüm ve yaşam…. Yok olmak…. İnsan kaç kere yok olur ki. Aşık olduğunda yok olur. Yok olduğunu sanır. Var olmanın bir başka yolu bu …

O yüzden var olmanın dayanılmaz hafifliği ya adı…

Ölüm öyle mi. Yok olmak . Hiç olmak. O da korkutmuyor –hiç olmak, yok olmak-  beni.  Korku daha önce denediğin her hangi bir şeydir. İrkilerek durursun hayatın karşısında. Beni asıl korkutan deneyimlediğim, deneyimlemek zorunda kaldığım bir  -adını koyamıyorum- ….

Sevdiğim birinin ölümü.  Ölü görmeye dayanamayacağım insanlar. Nefes almayı bırakan  ve eskisi gibi konuşamayacağım insanlar.  Beni bunlar korkutuyor. Derin bir korku. Kendimin yok olmasından çok onların yok olması.  Ölmesi ve benim çok acımam. Bu beni korkutuyor.

Ölüm, kollarımızın arasındaydı. Isıtmaya çalıştık eşim ile beraber, belki  dirilir diye düşündük. Halbuki morgda kefenlenmiş ve kucağımıza vermişlerdi.  Öldü ve bitti demişlerdi. Hayır bitmedi ve hiç bitmeyecek te. Halbuki ne çok istiyoruz bitmesini. Ya biz de ölelim, yada bu acı bitsin diyoruz birbirimizin gözlerine bakarak. Hayat devam ediyor. Edecek. Çok ağır geçiyor saatler.

Ölüm kollarımızın arasındaydı. Biraz sonra toprağa vereceğiz. En son görev en zor yerine getirilendir.  Sadece yapman gerekenlere odaklanırsın. Seni ayakta tutan kucağında tuttuğun oğlunun cansız bedenine karşı yerine getirmen gereken ödevdir. Bütün olay bu.

Üzerinden koca bir  onüç yıl geçmiş ama sanki bize dün gibi geliyor. Doktorun buz gibi sesi kulağımda makinenin fişini çekelim deyişini dün gibi hatırlıyorum. Eşime cenaze işleri için gerekli  olanları anlatmaları. Eşime  gidip daha oğlumuz ölmeden , mezar yerini bulmaya itmeleri.  Elimin ve ayaklarımın  devamlı düşecekmişim gibi olması. Yüreğime bir taş oturması. Vücudumun ve bedenimin yarısının oğlumla beraber toprağın altına gömülüşü…

Ne büyük bir tezat. Hiç ağlayamamak ve yüreğinde senelere yayarak taşımak bu yükü. 

Bir oğlum var dünya tatlısı ve BABAM ve OĞLUM ‘u seyrettik bu akşam onunla. Ağlamamak için zor tuttuk eşim ile ben gözyaşlarımızı. Göz göze gelmemeye çalıştık.  Yaşadıklarımızı hiç unutmadığımız için hatırlamak hiç zor olmadı. Hayat makinesinin sesini dinlerdik yoğun bakım ünitesinin önünde . Makinenin sesi bizim için umuttu. Çalıyorsa hala yaşıyordu.

İşte bu benim korkum, sevdiğim birini kaybetme korkusu.

Sevgilerimle AYRIK OTUM YASEMİN YENİL.

 
Toplam blog
: 96
: 369
Kayıt tarihi
: 05.09.07
 
 

Size hikayeler anlatmamı beklemeyin, halen büyümek istemeyen birisiyim. Daha çocuk, daha yaramaz ..