- Kategori
- Güncel
Ölüm sen fazla oluyorsun! - Whitney Houston da öldü!
whitney houston'u kaybettik
Ölüm Sen Fazla Geldin!
Her insanın sonun ölüm olduğunu biliyoruz. Ancak, sanki bu sene daha bir göz önünde ölüm. Ya da bana mı öyle geliyor 30’lu yaşları yaşıyor olduğumdan.
Yok sanmam ama. Bu sene hep göz önünde olan başarılı insanları kaybederek başladık. Wikipedia da 2012 de ölenler diye bir sayfa var. A-Z ye isimleri ile yayınlamış. Toplam 33 sayfadan 33 kadarı burada bulunmaktadır. Şeklinde yazmış. Aralarında Azer Bülbül, rauf denktaş, baykal kent, lefter de var. Bugünde Whitney Houston eklendi.
Milliyet Haberine göre- Houston’ın Los Angeles’ta Beverly Hilton Oteli’ndeki odasında ölü bulunduğu ve ölüm nedeninin henüz bilinmediği bildirildi.
Polis yetkililerinin Houston’ın ölüm nedenini araştırdıkları belirtilirken, yıldızın otele pazar günü verilecek Grammy ödüllerinden önce düzenlenecek partide şarkı söylemek için gelmiş olabileceği belirtiliyor.
1980’lerde ve 1990’lı yıllarda albümleri dünyada en çok satan şarkıcıların başında gelen Houston, şarkıcı Bobby Brown ile çalkantılı geçen evliliği veuyuşturucu kullandığı yönündeki haberler nedeniyle 2000’li yıllarla birlikte kariyerinde düşüşe geçmişti.
Muhteşem sesi ve yorumuyla 415 ödülle Guinness Rekorlar kitabında "en çok ödül alan kadın şarkıcı" unvanını elinde tutan şarkıcının, 1992 yılında Kevin Costner ile başrollerini paylaştığı "The Bodyguard" filminde söylediği "I Will Always Love You" şarkısı, dünyanın neredeyse tüm ülkelerindeki müzik listelerinde bir numarada uzun süre kalmıştı.
Can Yücel’ den- Ölüm ve Oğlum
Ölüm ve Oğlum
Ne yaman çiğköfteymiş ki bu ölüm
Şalgam suları iniyor şakaklarımdan
ben hala susuyorum
Gözlerimle taşlarcasına bir kör kuyuyu...
Nerde kaldı bire saka kuşu
Su gibi bildiğin o su kasidesi?
Ve dudaklarımı sevsinler
bir barut bulutuyla sanki
ortadan biçilmiş bir güneş
Aynı çığlığı mı ezberleyecek dersin
akşamcılar akşama tövbe edinceye dek
Düzayaktı Attar A'met Efendiden Kartal Baba Tekkesine
Bu seferki yolum ise
ardımdan gelen kolun
ölüsıra yürüyen
kilden, kirloz bir bayrak
epiy de yokuş üstelik
ve giderayak
Sırtına vurmuş yada
buruşuk bir şipka biberini
Meyvahoşa koşturuyor
mork çizmeleriyle bir kırkayak
Nasıl koşturduysa tulumbacılar eskiden
yeşil karga tulumbalarını yangına
Yandım diye böğürmüşüm
Böğrüm yiyince böğrümden
o çiğköfteyi
YANDIM
Öylebi kuşaktık ki biz oğlum
yine de sen ölüyorsun
boynuna sarılınca ben
Ve o domuz var ya İncildeki
cümle günahı yüklenip
uçuruma atlayan domuz
Biz öyle bilem olamıyoruz...
Meşksiz aşklarla senlerin
başına tacettiğimiz
o güzelim elmayı
Utanmadan o ulusal
akbabamıza sunuyoruz
kellerinizle birlikte
Bu gidişle korkarım
bi tek ses kalacak bizden
tıkırtısı farenin
Kendi tahta kuyruğunu kemiren
Cama vurulmuş güneş kırıldı
Nar daneleri döküldü suya
Yandım diye böğürüyorum
Ama bu kırkayak oynunda
Öyle yakın ki ölümle oğlum
Uyak oluvermişler adeta
Ben ne demeye hala
Sözümona bir inci gibi
Acının yanardağ bardağında
Kendi kendime eriyim?
Oysa bu dünya denen ağacın
Türkiye denen çatağında
Öyle bir oğul var ki oğul
Ölüme değil, ölüme
Yaşanmaya bi ölüm bal
Cama vurulmuş güneş kırıldı
Nar daneleri döküldü suya
Gayrı adam oldu diye babam
Oğlum beni sevse ya
***