Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '09

 
Kategori
Güncel
 

Ölüm ülkeleri

Türkiye artık dünya yayın organlarının haber bültenlerinde kendisinden sıkça
söz ettiren "önemli" bir ülke konumuna geldi... Haftada en az bir kez
Türkiye' den gelen bir "flaş" haber, çarpıcı görüntüler eşliğinde
ekranlardan ve gazete sayfalarından tüm dünyaya duyuruluyor... Bu haberlerde
şimdiye kadar Türkiye' nin adının bilim, çevre, kültür, sanat, spor, dünya
barışı gibi evrensel konularla birlikte anılması hatırlanmayacak kadar
azken, her türlü felaket ve toplu ölümlerin "çeşitliliği" ve "bolluğu" ile
artık "ünlenme" aşamasına geldi!

Bu haberlerin etkisiyle dünya kamuoyunda Türkiye artık deprem
felaketlerinden, sel baskınlarından, çığ düşmelerinden, lodosta baca
zehirlenmelerinden, kene ısırmalarından, orman
yangınlarından, kent yangınlarından, iş yeri yangınlarından, uçak
kazalarından, tren kazalarından, karayolu kazalarından, tersane
kazalarından, maden ocağı kazalarından, apartman çökmelerinden, öğrenci
yurdu çökmelerinden, kaçak içki zehirlenmelerinden ve daha başka bir sürü
nedenden sürekli olarak insanların yaşamlarını kaybettiği bir
ülke olarak algılanmaya başladı.

Ayrıca nedeni sadece insanların "hoyratlığı" olan terör olayları ve töre
katliamlarında topluca öldürülenlerle, sansasyonel bir şekilde, örneğin,
yayın evinde boğazlanarak öldürülen veya suikaste kurban giden
gazeteciler, din ve bilim adamları ya da, gelinliği ile Türkiye' yi geçmek
isterken tecavüz edilip öldürülen İtalyan gazeteci veya Taksim' in göbeğinde
bir tinerci tarafından katledilen Alman turist haberleri konuya başka bir
boyut kazandırıyor. Türkiye, yalnızca doğal afetlerin ve
kazaların değil, fakat isteyenin diğer insanları rahatlıkla ve hunharca
katledebildiği bir ülke görünümüne bürünüyor.

Onlarca yıldır Türkiye' nin yönünü "Tarikat-Siyaset-Ticaret" üçgeni
belirliyor. Bu üçgenin siyasi iktidarları insanlarımızın yaşam kalitesini
arttırmak ve güvence altına almaktan çok, kendi dünya görüşlerinin egemen
olması için ekonomik güç sağlayacak "servet transferi" projelerini
uygulamakla meşgul oldular. Zaten referansı "öbür dünya için bu dünyayı
düzene sokmak" olan görüşün siyasi organı durumundaki bir iktidarın
öncelikleri içinde insan yaşamının değeri nerede olabilir ki? İnsan yaşamı
olsa olsa onları iktidara taşıyan oyların kaynağı olan "ölümlü fanilerin"
zaten er ya da geç kaybedecekleri varlığıdır ve taşıdığı ortalama değer
ancak bu kadardır...

İşte bu zihniyetin git gide egemen hale gelmesiyle Türkiye, kağıt üzerinde
Avrupa Birliği gibi çağdaş uygarlık projelerine katılmaya aday gibi
duruyorsa da aslında hızla Irak, Afganistan, Pakistan, Endonezya, Somali
gibi dünyanın "Ölüm Ülkeleri" liginde yerini almaya doğru koşuyor.

Ne yazık ki dünya kamuoyu da artık o ölüm ülkelerindeki can kayıplarını
kanıksamış ve umursamaz halde. Yani o ülkelerde insan yaşamı ne
kadar az "değerliyse" dünyadaki diğer insanların gözünde de o kadar az değerli.

Acaba Türk halkının böyle bir resmin içinde yer almaması için ne yapması gerekiyor?

Tevfik Ulutaş

 
Toplam blog
: 24
: 1431
Kayıt tarihi
: 12.09.09
 
 

Mühendislik eğitimimi tamamladıktan sonra uzun yıllar profesyonel yönetici olarak çalıştım. Halen..