Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Ölümsüz değiliz

Yıllardan beri gazetecilik yapıyorum. Daha hiçbir gazetecinin meslektaşını övdüğünü, onun başarılarıyla gurur duyduğunu görmedim, duymadım.

Bu olay bir çok meslek mensubu için de geçerli ancak gazetecilikte biraz daha göze batıyor.

Meslek yaşamımda, başka başka kurumlarda çalıştıkları halde birbirlerine devamlı çamur atan, kötüleyen, küçümseyen gazeteciler olduğuna davalı tanık olurken, aynı yerde birlikte çalışan kişilerin de birbirleriyle didiştiği, ayağına kaydırmaya çalıştığı ve onun üzerine basıp yükselmeye çalıştığını gördüm.
Ve öyle yöneticiler gördüm ki yanında çalışan elemanların daha başarılı olması için teşvik etmesi, destek olması gerekirken, onun başarısını kıskanıp, engeller yaratarak düşürmeye çalışıyorlardı. Bunlara hala tanık oluyor, görüyor, yaşıyorum.
Ve yaşanan bu olayların su yüzüne çıkanlarına, gazete sütunlarına, televizyon ekranlarına yansıyanlarına toplum da tanık olup, halkı aydınlatmakla, bilgilendirmekle sorumlu olan bu gibi kişilerin iç yüzlerini görmektedirler.

Kimse kimseyi çekemiyor. Herkes bencil olmuş. Habercilik yaparken, toplumu aydınlatmaya çalışırken, “Benim ışığım senden daha parlak” derken, birbirini karartmaya çalışan insanları anlayamaz oldum.

Sönmeye yüz tutmuş mumların, aydınlık beyinleri yok etmeye, sindirmeye uğraşması, ne acı verici.

Dünyanın fani olduğunu, kimseye kalmayacağını unutmak ne kadar kötü.

Oysa her neslin ondan sonraki nesli kendine hizmetkar yapmak yerine, daha iyi yetişmesi için, boynuzun kulağı geçmesi için uğraş vermesi gerekmez mi?

Ama görüyorum ki herkes birbirini boğmaya çalışıyor. Herkesin ayağı diğerinin önünde, düşürmeye uğraşıyor. Gençler ‘gidin artık’ diyor, yaşlılar ‘olmaz, daha dünyanın tadını almadım’ diye karşılık veriyor. Oysa, ’kimse gitmesin, birlikte yaşayalım’ diyen yok.

Sonumuz belli, herkes gidecek. İtmeye ne gerek var? Zaten giden geri gelmiyor, aceleye ne gerek var?

Bırakın sizden öncekiler biraz daha kalsınlar, sizden sonrakiler hayata daha iyi alışsınlar, zorluklara ısınsınlar, tecrübelilerden bir şey öğrensinler.

Korkmaya ne gerek var? Nasıl olsa arkadan gelenler de bir gün geldikleri gibi gidecek. Onlardan sonrakiler, onlardan daha sonrakiler de gidecekler. Tıpkı çok çok öncekiler gibi.

Düşünün yüz yıl önce bugün var olanların hangisi vardı. Tıpkı yüz yıl sonra şu an yaşayanlardan eser kalmayacağı gibi.

At koşturulan tarlalarda, bozkırlarda, şimdi apartmanlar yükselmiyor mu? Hayvanların geçtiği patikalarda, otomobiller gitmiyor mu? Kuştan başka bir şey görülmeyen gökyüzünde dev uçaklar uçmuyor mu? Bu değişimi görmemek, anlamamak aptallık değil mi?

O zaman bırakalım önce gelenler biraz daha kalsın. İtmeyin. Sonradan geleceklere yer de zaman da çok.

Yeter ki yaşayanlar ölümsüz olduklarını düşünmesin
 
Toplam blog
: 121
: 1472
Kayıt tarihi
: 23.08.07
 
 

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunuyum. 28 yıllık g..