Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ölümsüzlük

Ölümsüzlük
 

Zincirlikuyu mezarlığının önünden ne zaman geçsem, kapıdaki yazıya gözüm takılır. “Her canlı bir gün mutlaka ölümü tadacaktır” ibaresini okur, sonrada başlarım düşünmeye. Bakteriler gelir aklıma. 3-5 Milyar yıldır değişmeden kalan, eşeyli çoğalmadığı için değişmeyen, değişme ihtiyacı olmadığı içinde ölmeyen, mini canlılar. Bakteri hücresi belli büyüklüğe ulaştığında tek kromozomları ikiye bölünür. Her yarım, birbirinin aynı iki yavru hücrede yerini alır. Birden iki olur. Ancak, değişim yoktur. Aynı kromozomal yapı tekrar tekrar yavru hücrelere aktarılır değişemeden. Aynılık vardır her bölünmede. İlk bakterinin özelliği en sonrada da aynıdır. Tıpkı fotokopi de basılan metinler gibi. Her basılan metin kopyalanır, ama değişmez. Eşeyli üremediği için, ölmeden sürdürür yaşamını yeni bölünen hücrelerde. Ölümsüzlüğün tadını çıkarır bakteri. Solgun, monoton, basma kalıp, ruhsuz, renksiz olmaya razı olarak.Yaşar da yaşar milyarlarca yıl. Tekrar tekrar bölünsede, 3.5 Milyar yıldan beri aynı kalmak, ilk olduğunda nasılsa öyle kalmak, bakterilerin inatla evrime direndiğinin göstergesidir.Başka türlü olamaz zaten üreme şekillerinden dolayı, bakteri olarak kalacaklardır hep. Canlılık böyle hücrelerden oluştu başlangıçta. Basit üremeyle başladı yaşam. Sonra üremek için, özel hücreler ortaya çıktı. Prokaryot’ dan ökaryota geçiş. Çekirdekli hücrenin ortaya çıkışıyla başlayan cinsellik ve beraberinde ölüm. Ölümsüz klondan ölümlü bireye geçiş. Türün sürekliliğinin güvenceye alınması için, bireyin ortadan kalkması olan, ölümlülük. Tam da 1.5 Milyar yıllık hikaye. Bitkisel özle başlayan, hayvansal özle devam eden evrim serüveninin yeni bir dönemecinin hikayesi.

Eşeyli üreme, kendine özgü çeşitliliğiyle her ortam farklılaşmasına, başarıyla yanıt verebilmeyi sağlar. Ölümle birlikte yinelenmeyi (Eskinin yerine yeni kuşakların geçmesi) ve yenilenmeyi (cinsellikle karışma) vaad eder. Riskli dir. Onun için de heyecan vericidir. Monoton değil, dinamiktir. Kopyalanma yine vardır. Ancak, her seferinde ikiden, bambaşka bir üçüncü çıkacak tarzda değişmiştir. Birden iki çıkarken, şimdi ikiden bir olmaktadır. Renkli, çeşitli, hisseden, duyumsayan seven ve sevilen varlıklardır kopya ürünleri. Severek başlarlar her seferinde yaşamlarına sevmenin bedelini ölümle ödeyeceklerini bile bile, çekinmeden.

Yaşam çevrimi, heyecanlı bir serüvendir. Bireyin genetiğini ardıllarına aktarmanın yarışıdır. Birey ölümlüdür. Ama bayrak yarışı, türün devamı için gereklidir. Evrim için önemli olan birey değil türdür. Ölüm aslında sadece birey için vardır. Tür için ölümsüzlük devam eder. Her kopyalanma başarısı türün devamlılığının garantisidir. Her kuşakta kromozomal yapı değişerek devam eder. Ayıklanmanın, doğal seçilimin tuzağından kurtulduğu ölçüde tür, üremeyi kendi içinde başarıyla sürdürür. Ölümsüz olan kalıtsal materyeli aktarır da aktarır. Ama heyhat doğanın sürprizleri hiç bitmez. Bazen öyle karşı konulamayan bir noktaya gelinir ki; ufak değişimler yaşamın devamına yetmez. Çok daha büyük, yapısal değişim gerekli ve zorunludur artık. Birey ölebilir, ancak türün ölümü söz konusu olduğunda, güçlü bir imdat çağrısı yankılanır evrende. Türün çığlığına S.O.S çağrısına, imdadına, evrim, dinamikleriyle seğirtir. Tür’e özelliğini veren eski yapıyı, değişen çevrenin koşullarına en uygun olacak şekilde değiştirir. Eskiyi tamir eder, düzeltir, ekleme yapar, cıkartır. En iyi işlevseliği, en mükemmeli değil, ortama en çok uyum sağlayacak şekil üzerinde çalışır. İşi bittiyse, solungaç yarığının iç kulak salyangozuna dönmesi pekala mümkündür.

Severek çoğalan bireylerden oluşan tüm türler, kalıtlar sonsuzluğa kadar aktarılsın diye çırpınır durur. Ayrılık vakti geldiğinde geride kalanlara hoşca kal demeyi bilmelidir türler. Farklı yola sapmalıdır. Değişmeli, farklılaşmalıdır. Bu da yetmez, başarılı olmalıdır. Başka bir sokakta, ayıklanma ve doğal seçilime direnecek kadar hiç değilse.

Başarılı genlerin sahibi atalara sahip torunlardır, yaşayan canlılar.

Evrim dinamiği, türün ölümsüzlüğünü hesap etmiştir daima. Türün kalıcılığı o kadar önemlidir ki, bazı yaşam şekillerinde, ölüm seve seve kabul edilir, devamlılık adına. Birey kendini ölümün kucağına isteyerek bırakır. Türün çeşitliliği için ölüm kaçınılmaz zorunlulukdur. Aynen cinsellik gibi. Koloniler halinde yaşayan karınca ve arı popülasyonları türün kalıcılığına uygun en iyi sentezin örnekleridir. Bireyin sonlu bedenine karşı türün ölümsüzlüğü;amaç bu dur, evrimsel açıdan. Karmaşık yapımızı ve benzersiz oluşumuzu sevmeye borçluyuz. Aynı zamanda da ölmeye. Böylece her kuşakta yinelenip, yenilenmek mümkün olmuştur. Yoksa bakteriler gibi ölmeden, fakat yenilenemeden yaşar dururduk. Çağlar boyu süren iki farklı yaşam dinamiğinin yani cinsellik ve ölümün eseriyiz.

Canlı populasyonlarındaki, gen havuzunun yapısının, çevrenin değişimine bağlı olarak, uzamda ve zamanda değişimidir evrim. Kendimizdeki, genetik kombinasyonlarımızı, gelecek kuşaklara aktarmak için, doğuyor, ürüyor ve ölüyoruz. İnsan olarak var ve yaşıyorsak, bunu evrimin zaman ve uzam içinde yaptığı, çağlar boyunca süren, iyi özelliklerle donatılmış, en iyiye uyarlanmış, genlerimize borçluyuz. Yeni kuşaklar, eskinin yerine geçerek iyi bedenlere kılıf olmaya devam edecek. Ölen bedendir, gen değil. Beden ölür, çürür, ayrışır. Organik yapı, yine inorganiğe, minerale döner.Yaşam çevrimine katılır yeniden. Yaşamın başındaki gibi, ama tersden. İnorganikten organiğe geçiş, yaşamın sonunda organikten inorganiğe yer değiştirir. Yeri geldiğinde birleşip, Yeri geldiğinde ayrılarak döngüdeki yerimizi alıyoruz. Bizden öncekilerden öğrendiklerimize ilaveler yapıp, ekleyerek, yeni kuşakların, her seferinde daha iyi yetiştirmesine katkı sağlıyoruz. Yaşamı daha uzun soluklu, daha sağlıklı.daha konforlu yapabilme adına, her jenerasyon çabalayıp duruyor. Amaç türümüzle birlikte sonsuz yaşama, gerçek ölümsüzlüğe kavuşmak. Olur veya olmaz şimdiden belli değil.Çılgınlık yapmadığımız sürece umut var diyelim .

Ölümsüzlük istiyorsak sevmeliyiz birbirimizi. Yok etmeyi asla düşünmeden. Severek sonsuzluğa ulaşmak adına, ölümü göze almışken, başka davranmamız mümkün olmamalı bence.

 
Toplam blog
: 18
: 1153
Kayıt tarihi
: 24.03.10
 
 

Gaziantep 1948 doğumluyum. Çocuk Doktoruyum Evrimsel Biyoloji ile ilgileniyorum. Populer bilim ve tı..