Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '10

 
Kategori
Genel Sağlık
 

Ölümsüzlük

Ölümsüzlük mümkün müdür?

Ölmek nedir ki aslında? Tıbbi olarak bir insanın eks olması için aşılan eşik nedir?

Bunun tıbbi olarak eskilerden bu yana değişerek ya da gelişerek gelen kriterleri vardır.

Buradaki temel nokta, insanın canlılığının artık geri döndürülemez şekilde durmuş, bozulmuş olması olabilir. Bu durumun, bir insan için 'artık öldü' dedirtecek belirtileri vardır.

Burada, aslında lafı, analitik bakışa getirmeye çalışıyorum. Tıbben o şu bu belirtinin gerisinde, canlılığın artık geri getirilemez oluşu yatar. Bu geri getirilemezlik, bugünkü tıp açısından geçerlidir. Belki ilerideki tıpta, bu geri getirilemezlik limiti çok daha azalabilecektir.

Ancak, gelecek tıp için de olsa, bir insanın artık geri döndürülemeyecek noktada canlılığını yitirmesi, hala bir kavram olarak durur.

Şu anki tıp, varsayalım ki, yüz durumda, canlılığı geri getiremez. Gelecekteki tıp ise on durumda, canlılığı geri getiremez.

Geri getirilemezlik olduğu sürece ölüm var demektir.

Çünkü ölüm geri getirilemezliğin diğer adıdır.

Tıbbi açıdan geri döndürülemezlik eşiği, değişken olsa da hep vardı, ama hep olmak zorunda mıdır?

İnsanın ölümü sadece herhalde sadece hastalıktan değil, yaşlılıktan da oluyor. Yaşlılıkla birlikte hastalıklar ortaya çıkıyor, yaşlılık hastalıkla, hastalık da yaşlılıkla karşılıklı ilişkin içinde. Ama, hiç hastalık tanısı konamadan da bir insan yaşlanarak ölemez mi?

Herhalde hastalığı teşhis protokolleri için bu soru saçma gelebilir. Çünkü, varsayalım ki, kalp yaşlandığı için kalple ilgili olumsuz durumlar ortaya çıktığında, tıbbi olarak, bu olumsuz durumlar, hastalık olarak adlandırılıyorsa, aşırı yaşlandığı halde hasta olmadığı söylenebilecek hiç kimse olmazdı. Ama sonuçta, yaşlanmanın kendisini de bir tür hastalık sayarsak, çünkü, organlar kendilerini yenileyemiyorlar ve optimum işlevlerinden gittikçe düşüş gösteriyorlarsa, bunu organın çalışmasında bir anomali olarak değerlendirecek düzeyde görmesek bile, bu süreç insanın canlılığının yitimi ve ölüme yolculuk demek. Buna ister hastalık ya da hastalık nedeni diyelim farketmez.

Düşününce, insanın bilimsel yaratıcılığının insanın her türlü rahatsızlığında, organların optimum işlevlerini geri kazanması için bir yol bulabileceği makul geliyor. Bedenin hücre yenilenmesi, anomalilerde yine sorunu ortadan kaldırması mümkün olabilir. Nitekim geçmişteki pek çok ölümcül hastalığın bugünlerde artık çocuk oyuncağı haline geldiği bunun kanıtı sayılabilir.

Ölmek gittikçe zorlaşacak, yaşlılık gittikçe gecikecek. Belki de tamamen ortadan kalkacak, insanın bunu yapabileceğine inanıyorum, çünkü, insan düşünebildiğini yapabilir. Tanrıyı yarattığına göre, ölümsüzlüğü de yaratabilir.

Belki yeni ölüm şekilleri ortaya çıkacak. Bazı kültürlerde cesetler için olduğu gibi, krematoryumlarda insanlar yakılarak öldürülebilir.

O zaman geriye geri döndürülecek bir organizmik yapı da kalmayabilir. Ancak, bunu da insanoğlu aşabilir. İnsanoğlunun kaydedilmiş genetik yapısını yeniden üretebilir. O durumda, bedeniyle ve aklıyla bilinciyle de yeniden imal edilmiş insanlar olabilecektir.

Ölümsüzlüğün ölmesinin tek yolu, herhalde, insanoğlunun tamamen ortadan kalkması ile mümkün. Denildiğine göre evrenin ve dünyanın yaşı milyarlarca yıl. Bu zaman bize uzun gelebilir, çünkü zamanI icat eden ve kendine göre kullanan biziz. Başka tür bir ölümsüzlük bizim dışımızda halen devam ediyor olacaktır yine de; sonsuz ve ölümsüz HİÇLİK.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..