- Kategori
- Gündelik Yaşam
Ölümün kıyısında dolaşmak
Sağlığınızda bir değişiklik hissedersiniz.
Doktor ameliyat der.
Ameliyat sonrası kanser olduğunuz anlaşılır, biraz da geç kalmışsınızdır. 3-4 ay ömür biçerler, ama tedavi de devam etmektedir.
Artık hayatınızda dönüşü olmayan bir yoldasınızdır, hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Kemoterapiler, şua tedavileri, ameliyatlar, birdenbire hayatınızın kontrolü elinizden alınmış ve tek bir noktaya odaklanmışsınızdır. Yaşamak ve acı çekmemek. Öleceğini düşünmek ama yapılan her tedavinin sonunda her ameliyatın sonunda umut etmek yaşamayı, iyileşmeyi.
Zaman geçer, tedaviler, umut , umutsuzluk….
4.5 yıl geçmiş ne iyileşmiş nede ölmüşsünüz. Bazen diplerde, perişan , acı içinde, bir bardak suya uzanamayacak kadar halsiz, bazen neşeyle şarkı söyleyecek kadar iyi hissedersiniz kendinizi.
Ölümün kıyısında dolaşmak nasıl bir duygudur.
Böyle durumlarda hep söylerler "hayatı sevecek ona sıkı sıkı tutunacaksın, moral çok önemli, asla ümidini kesme, sonuna kadar diren". Kolay mıdır acaba moralini düzgün tutmak.
Sonra birde derler ki; “sen güçlüsün bunun da hakkından geleceksin” galiba insanın en sinirine dokunan da bu sözdür.
Peki ama bu durumda olan bir yakınına insan nasıl konuşmalı?
Birlikte olduğunda nelerden bahsetmeli?
Hayat hakkında felsefe mi yapmalı? “Ölüm de yaşam kadar doğal karşılanmalı, hazırlıklı olmalı, kimin ne zaman öleceği belli değil” mi demeli?
Yoksa hiçbir şey yokmuş gibi havadan sudan mı bahsetmeli?
Psikolog havalarında Polyanna oyununu mu oynamalı?
Bilemiyorsun ki! Aslında kafanda hep aynı soru, yüreğinde hep aynı korku “ben onun yerinde olsam ne hissederdim?”
Onunla konuşurken belki de ondan daha fazla hayatı sen sorguluyorsun farkında olmadan. Ölümü, yaşamı.
Dün İzmir de güzel bir gündü. Hele Kordon’da güzel bir kafe de sırtını güneşe dayayıp elinde kahven denizi ve martıları seyrediyorsan. Ve bu güzellikleri birlikte olmaktan mutluluk duyduğun bir dostunla paylaşıyorsan.
Her şey güzeldi. Bu güzelliği bozan tek şey ise, her ikimiz içinde ölümün soğuk gölgesi idi. O hiç aklımızdan çıkmayan, sözcüklere dökmesek de, adıyla dalga geçip fıkra anlatsak ta, felsefe yapsak ta, o uğursuz karabasan.
Tijen Taşlı- İzmir