Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Aralık '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Ölümüne sevmek...

Ölümüne sevmek...
 

Aşkın tarifi konusunda bir çok kişiyle anlaşamıyorum. Genel kanı, umutsuz, karşılıksız, imkânsız sevginin "aşk" olduğu şeklinde. Bense aşırı ve karşılık beklenilmeden verilen sevgi olarak anlıyorum aşkı...

Bir de ölümüne sevmek diye ayrı bir aşk türü var bizde... Eğer bir âşık, sevdiği tarafından sevilmiyorsa, gözünü kırpmadan onu öldürebiliyor... Bu umutsuzluk bazan kendi canına kıymasına bile sebep olabiliyor.

Sevdiği tarafından aldatılmak da ölüm sebeplerinden biri... Gün geçmiyor ki gazetelerde bu türden bir haber çıkmasın.

İnsanların davranışlarında, elbette aldıkları eğitimin, sahip oldukları bilginin, kültürün, aile terbiyesinin, içinde yaşadıkları çevrenin önemli etkileri var. Aslolan bütün bu ögelerin insanda muhakeme ve mukayese yeteneği oluşturmasıdır. Bunun için biraz düşünmemiz ve aklımızı kullanmamız gerekiyor.

İradesine hakim olabilen insanlar, yaratılışlarına uygun bir tarzda yaşıyorlar demektir. Sürekli pişman olacakları eylemleri yapanlar ve her hatanın sonucunda pişmanlıklarını dile getirenler, bir anlamda düşüncesizce hareket ettiklerini itiraf etmektedirler.

Planlı şekilde işlendiği sanılan ve söylenen cinayetlerin hemen hiçbirinde gerçek anlamda bir plan yapılmadığı ortadadır. Zaten biz millet olarak planlı bir yaşama biçimine alışkın değiliz. Kısa vadeli planlarımızı ise belli bir yere kadar getirdikten sonra, asıl işin içinden çıkılmaz noktaya gelince bırakır, "sonrası Allah kerim" deyip geçer gideriz.

Aslında düşünülmesi gereken nokta orasıdır. Sevdiğinizi öldürdünüz. Sonra sizin hayatınız ne olacaktır? "Ne olursa olsun!" İşte hiç düşünmeden söylemeye bayıldığımız bir cümle daha... Ne olursa olsun...

Aşkın amacı birlikte olmak, hayatın güzelliklerini birlikte yaşamak, mutlulukları paylaşmak ve zorluklara beraberce göğüs germektir. Sevginin ayrılmaz arkadaşı saygı, bu ikisinin tamamlayıcısı güven ve bunun sonucunda duyulacak huzur, bizi sanki herkesin yaşadığı dünyanın dışında bir yerlere taşıyan kanatlar gibidir.

Böyle bir duyguya sahip olanların kıskançlık ve onun getirdiği huzursuzlukla aşkı lekelemeleri mümkün olamaz. O yüzden kıskançlık cinayetlerinin sebebinin aşk olarak gösterilmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum.

Ölümüne sevmek veya öldüresiye sevmek, içinde aşk olan bir cümlede kullanılacak kelimeler değildir. Ölümle aşkın yanyana olduğu bir cümle olsa olsa "ölünceye kadar sevmek" şeklinde kurulur.

Birbirine gönül vermiş her çift, evlilik öncesi günlerde, özellikle cinsel heyecanlarının doruk noktaya vardığı zamanlarda bilinçsizce bu cümleyi kurabilirler. "Sen olmazsan ben ölürüm" de bunu tamamlayan diğer tümcedir.

Evlendikten kısa bir süre sonra ayrılan, hatta ayrılmakla kalmayıp birbiri aleyhine ağıza alınmayacak sözler söyleyen çiftleri gördüğüm veya duyduğum zaman, hep onların ilk zamanlarda kullandıkları bu sözler aklıma gelir.

Büyük lokma ye, büyük laf etme derler ya, siz siz olun yine de sevgilinize bu kadar bağlayıcı sözler vermeyin. Buna rağmen onu sevmeye devam etmek, sevdikçe aşkı daha da pekiştirmek ve bu şekilde mutlu, huzurlu bir hayat sürmek, iddialı konuşup sonra pişman olmaktan ve mahcup duruma düşmekten daha iyidir.

Bütün sevgilerin aşka dönüşmesi ve bütün aşkların ölünceye kadar sürmesi dileğiyle...

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..