Ölümünün 19. yılnda M.Ali Asrav'ı anıyoruz

Bazı insanları anmak veya hatırlamak bir vefa borcudur. Onun için rahmetli M.Ali Asrav’ı anmadan geçemeyeceğim. İlçemizde benim de yazarları arasında bulunduğum Yeni Söke gazetesinde uzun yıllar birlikte olduk. Cumhuriyetimizin 75. Yılında hazırlamış olduğum Sökeli Şairler ve Yazarlar- Güldestesi’nde sevgili ASRAV’ı ‘da ( 1930- 14 Aralık 1997), bu antolojiye almıştım. Bu Antoloji 1998 yılında Sarı kemer Belediyesinin Kültür yayınları arasında çıktı. İlçenin bütün merkez ve köy okullarına parasız olarak dağıttık. Bir hayli de Anadolu basınında olumlu eleştiriler de aldı. Ünlü öykü ve roman yazarımız Samim Kocagöz bana gönderdiği bir mektubunda “ Sayın Abdülkadir Güler, böyle bir çalışmadan dolayı sizi öncelikle kutluyorum “ dedikten sonra “ şair Ahmet Altümsek’i de unutmayınız” diyordu. Tabi ben de onu almayı ihmal etmedim ve Antolojime aldım. Bu vesileyle hem Samim Kocagöz’ü ve hem de Ahmet Altümsek’i saygıyla anıyorum.

M.Ali ASRAV, Söke’de iz bırakanlar arasında idi. Özel bir kişiliğe sahipti. Dürüst, hoşgörülü vatan sevgisiyle dop dolu bir insandı. 1930 yılında Söke’de doğdu. İlk ve Ortaokulu Söke’de okuduktan sonra öğrenimine İzmir’de devam ederek Mithat Paşa Endüstri Meslek lisesi’nden mezun oldu. Okul sonrası çalışma hayatına başladı. Muğla ili Köyceğiz ilçesinde başlayarak burada elektrik Teknisyeni olarak çalıştı. Burada Halise Hanımla tanışarak hayatlarını birleştirdiler. Ve uzun yıllar birlikte oldular. Mutluluk dolu bir hayat yaşadılar. M. Ali Asrav vatani görevini yedek subay olarak Ankara Mamak’ta yaptı. Askerlik süresi boyunca moral eğitim Başkanlığını yaptı. Burada erlerimize dersler verdi. Zamanın ünlü sanatçısı ve Türkiye’ nin Sanat Güneşi ZEKİ MÜREN’le ayrı günlerde birlikte askerlik yaptılar. Aynı masalarda oturup karavanı kardeşçe, dostça paylaştılar. Onunla ilgili bu anıları bizzat kendisinden dinlemiştim. Bu asla bir abartma değildir.

Vatani görevinden sonra M.Ali Asrav Söke’ye döndü ve Söke Belediyesinde işe başladı. Burada doğru ve dürüst olarak çalıştı ve elektrik şefliğine değin yükseldi. Amirlerinin ve mesai arkadaşlarının sevgisine mazhar oldu. Söke’nin yüksek gerilim hatlarını, trafolarını kurarak ilçemizde büyük hizmetlerde bulundu. Ayrıca ilçemizde Televizyon yayınlarının başlaması nedeniyle TRT teknisyenleriyle Söke’inin dağlarını adım adım, karış karış gezdiler. Uygun yansıtıcıların ayarlamasını sağladılar. TRT elemanlarıyla aktif görevlerde bulundu. Ayrıca görevinin yanı sır araştırma ve incelemeleriyle Yeni Söke gazetesinde denemeler, makaleler gibi yazılar yazdılar. Bunların çocukları tarafından bir kitapta toplamasını çok isterdim. TRT ve Günaydın Gazetesinin Muharbirliğini de yaptığını ifade ediyordu. Dolu dolu bir insandı.

M.Ali ASRAV, emekli oduktan sonra yine boş durmadı. Çünkü o hiç bir zaman boş durmayı sevmiyordu. Dedeman Şirketler Grubunun Söke, Burdur, Yeşilova, Kayseri, Pınarbaşı tesislerinde elektrik teknisyeni olarak ta çalıştı. Yaşamanın son yıllarında Söke yerel basınında ve Yeni Söke gazetesinde seçkin yazarları arasında yer aldı. Spor ve kahramanlık destanlarını, Kore Savaşı(ndaki Türkleri ve Gazilerimizin öyküleriyle dop dolu bir yazın eriydi. Yeni nesillere ve genç kuşaklara örnek olabilecek yazılar ve mesajlar verdi. İki erkek evladı oldu. Yazarımız ve kadim dostum, bir ağabey olarak tanıdığım Mehmet Ali ASRAV’ı 14 Aralık 1997 yılında Hakk’ın rahmetine ulaştı. Mekânı cennet olsun… Vefatının 19. Yılında saygıyla ve rahmetle anmak istedim.

Vefatından sonra yine bir dergide bir yazı yazmış, muhterem eşi Halise Annemize ulaştırmıştım. O günlerde Özel Utku Motorlu Sürücü Kursunda yönetici olarak çalışıyordum. Beni telefonlar aradılar. Aynen şöyle diyordu: “ Kadir Bey, oğlum, ben M. Ali Asrav’ın eşiyim. Pek sokağa çıkamıyorum. Yanınıza gelmek isterdim. Yazınız ve Eşimi hatırladığınız için çok çok teşekkürler ediyorum” diyordu.  Bana vefalı  olma  konusunda bir ders daha  vermişti... Daha sonra Halise Annemiz de Hakk’a yürüdü… M. Ali Asrav’a kavuştu… Mekânları gül –gülistan olsun… Bu yalan ve fani dünya kime kalır ki?

_________________________________________________

TÜRKİYE'NİN BAŞI SAĞ OLSUN:

10 Aralık 2016 günü İstanbul’da büyük bir kanlı patlama oldu. 48 vatandaşımız şehit oldu. 156 vatandaşımız da yaralandı. Türkiye’yi bölmeğe çalışan bu teröristleri şiddetle lanetliyorum. Şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza acil şifalar diliyor, acılı  ailelerine sabırlar diliyorum... Ve Türkiye’nin başı sağolsun "demekten başka ne diyi biliriml....A. GÜLER