Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '09

 
Kategori
Deneme
 

Ölünesi Aşklar

Ölünesi Aşklar
 

Yüreğimizin peşine takılıp gittiğimiz her yerde mutlu olmanın çok zor olduğunu yaşadıkça öğreniriz. "Aşkın yaşı olmaz" denilse de belli bir yaşın altında yaşanan aşkları gülümseyerek önemsemez, ilerki yaşlarda yaşanılanları da ayıplayarak yasaklarız.

İlle gençlikte mi yaşanmalıdır aşk?

Çocukluğumuzda büyüklerimiz, büyüyünce de çocuklarımız izin vermez buna. Ama her şeye rağmen, her yaşta yaşarız aşkı. Ve yaşamak kadar aşkı okumaktan da güzeldir...

Tam elli sene sevdiği kadını bekleyen bir erkeğin aşk hakkında anlatacak çok şeyi olduğunu düşünerek okumaya başlamıştım Kolera Günlerinde Aşk'ı. Sonunda öğrendim ki aşk, "Beklemek"miş!

Aslında yaşam, başlıbaşına uzun bir yalnızlık değil midir, bekleyişlerle geçen? Kitapta, aşk bu uzun bekleyişin bir ödülü olarak karşımıza çıkıyor. Bir anlamda, ölümü beklerken yaşam elini uzatıveriyor.

Marquez, "Ölürken pişmanlığını duyduğum tek şey aşk için ölmediğimdir!"derken, aşkı için ölmeyi göze alanlar geliyor aklıma.

Aşk için ölmek, yaşamaktan daha mı kolaydır?

Zor olanın yaşamak mı, ölmek mi olduğunu asla bilemeyeceğim!

Tıpkı, gazeteci yazar Andre Gorz'un, karısı Dorine'nin arkasından yaşamak istememesinin yalnızlık korkusundan mı yoksa aşkından mı olduğunu bilemiyeceğim gibi...

Çehov'un, "Dört kadın, altı erkek, tonlarca aşk ve bir göl manzarasından oluşan bir komedi" dediği Martı'da saklı dram aslında Nina'nın tek bir cümlesinde gizlidir: Eğer bir gün hayatıma ihtiyacın olursa gel ve al onu."

Ölünesi bir aşkın daha yalın, daha güzel bir başka ifadesi olabilir mi?

Hangimiz, aşık olduğumuz kadına / adama böyle bir cümle sunabildik yaşamımız boyu?

Ve aşkımızın yanı sıra, avuçlarına yaşamımızı bırakabildik...

 
Toplam blog
: 235
: 2079
Kayıt tarihi
: 26.09.07
 
 

Burada yazarken kim olduğumuzun, ne olduğumuzun bir önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yaz..