Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ömrümün ortasını iki geçe .....

Ömrümün ortasını iki geçe .....
 

Aynada ki yansımama bakıyorum; göz altlarıma, cildime, saçlarıma.

Göz altlarımda torba ya da fazlaca bir kırışıklık yok. Hala zindeyim vücut olarak, zaman zaman oram buram ağrısa da yorgunluğa veriyorum. Ama saçlarım ! Artık iki - üç ayda bir boyamam gerekiyor. Bana inat beyaz bir saç teli tam alnımın ortasında kaşlarımın orta yerine salıyor kendini.

"Cahit Sıtkı" kadar karamsar olmasamda biliyorum "ortasını bile geçtim ömrümün". Ortasını iki geçtim bu yıl 17 Haziranda.

Şimdi 2010 dan 1973 'ü çıkarınca ne kalıyor ? Korkunç iki rakam çıkan. Ama en azından 2011 'den çıkarmıyorum. Minik bir teselli benim için yinde de bu teselli iş yerimde "yaşça en büyük" ya da "abla" olduğum gerçeğini değiştirmiyor.

Yaşımı göstermediğimi söylerler hep. Bu da mı bir teselli mi?

Çoğunlukla kendimi yirmilerde hatta yirmilerin başında hissetmem bir lanet mi? yoksa iyi bir şey mi karar veremedim .

Gözüm kütüphanemin raflarında geziyor.

Dünya klasiklerim ( daha evvel kütüphaneden alıpta okumuş olduğum ve sonra para kazandıkça kendime ait olanlarını aldıklarım ). Polisiye, gerilim romanlarım. Tarihi, mitolojik romanlarım. Tarih, arkeoloji kitaplarım. Türk edebiyat ve şiir dünyasından sevdiklerim. Ve sayıca çoğunlukta olan ;

"Gotik edebiyat" olarak adlandırılan sevgili vampir serilerim. Anne Rice 'larım, Cast 'lerim, Meyer 'lerim.

Tabi ki Tolkien ve tabi ki yeni müptelası olduğum ve çocuklar için çıkarılmış olan Percy Jackson serisi .

Kütüphane raflarımın altında kalan dolaplarımda ise ; sevdiğim kitaplarımın film uyarlamaları, dönem filmleri, müzikaller , İtalyan Sinemasından sevdiğim yönetmenlerin filmleri var . Unutmadan birde yan dolapta "ortayı iki geçe" hala oynadığım Sims ve Simcity oyunlarının cd'leri.

Bu ara işe giderken arabamın radyosunda Türk Sanat Müziği dinlemeye başladım . Annem duysa üzülür mü sevinir mi bilemiyorum . Aramızda kalsın o nedenle.

Şimdi ...

Bilmiyorum, ilgi alanlarım belli ...

Geçen hafta sinemada izlediğim film Twilight serisinin son filmiydi.

Aynaya bakıyorum bu kez boy aynasına . Öyle çok yaşlı durmuyorum galiba . Hatta genç kız kıvamında olmasamda hani "orta yaşlı" da sayılmam dimi ?

Yok sayılmam sanırım .

Ben hala gençmiyim ?

Peki bir on sene sonra okuduğum kitaplar hala benzerlik arz ediyor olursa ?

Düşünsenize otobüste yanınızda oturmuş 45 yaşlarında ( fazlada olabilir dilim varmadı söylemeye) bir kadın elinde yeni çıkmış Harry Potter tarzı bir kitap okuyor.

Bu arada son film hala çıkmadı bekliyorum. Ve sanırım tekrar okuyacağım Harry Potter kitaplarımı .....

Şu an inanılmaz güzel bir CD dinliyorum Yo Yo Ma 'dan Ennio Morricane ! Ve tamda Bir Zamanlar Amerika'nın muhteşem parçalarından biri çalıyor.

Geçmişe dönüyor gözlerim. Ankara'da bu mevsim . Balkona serdiği battaniyenin üzerine oturmuş yedi yaşlarında bir kız çocuğu . Elinde tuttuğu " Afacan Beşler" serisini okuyor. Rodrigo'nun Gitar konçertosuna ise ilk o zaman aşık olmuştum. Pek bir şey değişmemiş gibi geldi bana .

Şimdi bu iyi mi kötü mü?

Aynaya bakıyorum. Bir tanesini koparırsan yerine iki tane çıkar derler ya beyaz seç teli için. Koparmasam mı ??

İnsanın kendini "orta yaşlı" hissedebilmesi için sanırım evli ve çocuklu olması gerekiyor. Benim gibi yıllar sonra "ana ocağına" dönen bir insanın ne sorumluluğu olacak ki her gün işe gitmekten başka !

Elim saçıma gidiyor. Tutup çekiyorum alnımda ki o beyaz saç telini ...

Of yorgunum düşüncelerden aceba biraz bilgisayarda oyun mu oynasam hazır açmışken !

not:

Yorumlarınızı bekliyorum , en azından psikolojik açıdan sorunlu olmadığıma dair olanlarını :))

 
Toplam blog
: 200
: 959
Kayıt tarihi
: 21.04.08
 
 

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü mezunuyum . Maalesef bir tak..