Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Ağustos '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Ömür boyu mutluluğun tadı tuzu

Ömür boyu mutluluğun tadı tuzu
 

Heyecandan terleyen elleri titriyordu genç kızın. Yüreğine sevgi tohumlarını atan genç karşısındaki kanepede oturuyordu. Aşklarının sonucunu nikah masasında almak isteyen Ali, anne ve babasını beraberinde sürükleyip Ayşe’nin evine gelmişti. Sımsıcak bakışlarla başlayıp hoş sohbetler ile devam eden ilişkilerinin dönüm noktası olan kız isteme faslı başlamıştı. Ne yaptıysa elinin titremesini önleyememişti Ayşe. Zorlukla taşıdığı tepsideki kahveleri tek tek misafirlere ikram etti. Ali’nin annesi ve babasının dikkatli göz süzmelerine rağmen kahveleri dökmeden ikram etmeyi başarmıştı. Kayınpeder ve kayınvalide kahveleri ellerine yavaşça aldı. Önce baba kahveden bir yudum alır almaz öksürüverdi. Bir kaşını kaldırarak hanımına baktı, sonra suratında zoraki bir gülümseme oluştu. Nezaket icabı demesi gereken cümle ağzından döküldü.

-“eline sağlık kızım çok güzel olmuş”

Kayınvalide, kocasının halinden bir şeyler sezinlediği için kahveyi dikkatli tattı ve yanaklarının kırmızının bir tonu olmasını önleyemedi. Her ikisi de kahveyi yavaşça sehpanın üzerine bıraktılar ve oğullarına manidar gözlerle bakmaya başladılar. Ali ise kahveyi büyük bir iştahla yudumluyordu. Onun kahvesinden aldığı her yudum, anne ve babasını daha da şaşırtıyordu.

Ayşe heyecanla içeriye mutfağa koştu. Mutfakta ablası sordu.

-“Ayşe, tuz kavanozu ile ne yaptın?”

Bu soru Ayşe’nin başından kaynar sular dökülmesine yetmişti. Kahveye şeker yerine tuz koymuştu ve her şeyin berbat olmasına neden olmuştu. Ağzı açık kaldı, yüreği daraldı. İki eliyle başını tuttu. Hemen olanları dinlemek için salon kapısına koştu, ama artık ümidi kalmamıştı. Tuzlu kahveyi içen aile büyüklerinin kızı istemesi mümkün görünmüyordu.

İçeride babası ve annesi lafı uzattıkça uzatıyor ve Ali’ye asabi biçimde bakarak bir şeyler ima etmeye çalışıyorlardı. Ali’nin tuzlu kahveyi iştahla içmesi onları çok şaşırtmıştı. Ali’nin babası tam hazırlanıp kalkıyordu ki Ali, eliyle babasının kolunu tutarak kalkmasını engelledi ve “babam size hayırlı bir şey soracaktı” dedi. Babası önce Ali’ye bakarak kararlı suratını gördü ve mecbur kaldığını belli eden bir surat ifadesiyle eşine baktı. Sonra istemeye istemeye sordu. “Allah’ın emri, peygamberin kavli …..”

***

Ali ve Ayşe evlenip mutlu bir yuva kurmuşlardı. Yuvalarında yetişen ağacın iki de nurtopu gibi meyvesi olmuştu. Evliliklerinin ilk günlerinde Ayşe, Ali’ye sordu.

-“Ben heyecandan beni istemeye geldiğiniz gün şeker yerine tuz koymuştum. Nasıl içtin?”

Ali, sevdiğinin daha fazla utanmasını istemediği için cevap verdi, gerçekleri yüreğinde saklayarak.

-“Ben esasında hep tuzlu kahveyi severim, fakat herkesin ayıplamasından çekindiğim için söyleyemezdim. Sen tuzlu kahveyi yaptığında bana gün doğmuştu. İstediğim, tadını aklımdan çıkaramadığım kahveyi içmiştim. Sağol, ellerine sağlık.”

Ayşe bu konuşmadan sonra kahveyi hep tuzlu yapmış ve Ali de tuzlu kahveyi büyük bir keyifle içmişti. Zaman tüm aceleciliğiyle akıp gitti. Her mutluluğun bir sonu olduğu gerçeği karşılarına çıktı ve bir gün Ali hastalanıp öldü. Ayşe ise sevdiğini kaybettikten sonra Ali’nin masasında bir zarf buldu. Üzerinde sevdiğinin kokusu ile “öldükten sonra açın” yazısı olan bir zarf…

Zarfı merakla açtı ve okumaya başladı. Okuduğu her satır kalbinde Ali’ye beslediği aşkı derinleştiriyordu.

-“Aşkım, seni istemeye geldiğimiz gün tuzlu kahveyi yapmıştın ya. Ben esasında tuzlu kahveyi hiç sevmem, ama anne ve babamın seni istemeden kalkmasını önlemek için içmiştim. Sonra sen sorduğunda ise bana her bakışında utanmanı ve gücenmeni istemediğim için tuzlu kahveyi sevdiğimi söylemiştim. Artık yanında olmadığıma göre bu yalanı devam ettirmenin gereği yok. Söylediğim yalandan hiç pişmanlık duymadım. Senin bir damla gözyaşını görmemek için değerdi. Seni seven kocan”

Kurdukları aşk yuvasının harcı kahvedeki tuz olmuştu. Ayşe’nin gözlerinden bir damla yaş aktı mektuba…

Not: Bu yazıyı dün Belgin Uğrayan hanımın “tuzlu kahve” hikayesini okuyunca yazdım. Ben hikayeyi Belgin hanımdan biraz farklı hatırladığım için yazma ihtiyacı duydum, ama sonuçta ana fikir aynı. Sevgi, birbirini kırmamaya özen göstermek ve saygı duymaktır. Sevgi, sevdiğinizi kırmamak istiyorsanız sevgidir.

 
Toplam blog
: 28
: 3592
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Yaşadım özgür olduğumu düşünerek... Zincirlerimi görmeyerek... Düşlerim kaldı yadigar... Bir de sevd..