Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Haziran '07

 
Kategori
Haber
 

Omurgalı politika

Omurgalı politika
 

Bana sorsalar “En çok sevdiğiniz meslek nedir” diye…

Ben de cevap versem: “En çok sevdiğim meslek sıralamasında birinci sırayı Pilotluk, ikinci sırayı de haritacılık mesleği alır” diye cevap veririm…

Birincisinde “Havada” ikincisinde ise “Karada” özgürsün.

Bu mantığa göre üçüncü sırada da “Balıkçılık” olması gerekir, o da denizde özgürlük demektir… Ama ne yazık ki ataların büyük sözlerinden biri “Dibi görünmeyen suya girme” olduğu için bana göre değil.

Ancak, eğer “İyi” kullanılacak olursa, en özgür mesleklerden veya “İşlerden” veya iş saymazsanız “Uğraşlardan” biri de siyaset ilmidir. Yani, millet adına vekâlet edip, millete hizmet etmek, sorunlara çözüm üretmek, insanların mutlu olmasını sağlamak.

Bundan daha güzel bir şey var mı?

Eğer varsa, dediğim gibi pilotluğu, haritacılığı, kendinize güveniniz varsa “Denizde adam” olmayı seçebilirsiniz.

Ben 1963 yılı planör ve paraşüt kursu gördüğüm ve okullu meslek olarak da (Kadastro Lisesi) haritacı olduğumdan, her ikisi de bana uygun…

Deniz, çok sevdiğim ama becerebildiğim bir şey değil…

Politikaya gelince…

Bu uğraşın ne kadar zor olduğunu öğrenmek için, kenarından kulpundan yaşamak gerek. Eğer bu uğraşın içinde “Özgür” olmayı isterseniz, isteğiniz çok makul ve olması gereken olduğu halde, bir gün gelir sizi çok üzerler…

Ya da siz, kendiniz için üzülmezsiniz ama projeleriniz ve uğraşlarınız ile ortalık yerde kalakaldığınız için elmalı şeker yemişe dönersiniz…

Veya birilerine bağlanmış olursunuz. Kendiniz için çıkar düşünmezsiniz ama bulunduğunuz yeri koruma amacına yönelik olarak “Bağlantı”yı sağlam tutarsınız. Gün gelir, siz “Bağlılık” konusunda sağlam olduğunuzu kanıtlarsınız, ancak sizin “Bağlılığınız”ın süresinin dolmuş olduğu kanısına varılır ve bağlandığınız urganın ucu boşalır, elinizde sallanır kalır. Artık o urgan ile ne iş yaparsınız, orası bilinmez…

O nedenle siyasette “Onurlu” ve “Omurgalı” olmak çok önemlidir.

Siyaset, hiçbir zaman “Kendiniz için” yapılacak bir uğraş değildir, olmamalıdır da.

Geçen 22. dönemde 550 milletvekili mecliste vardı. Önümüzdeki dönemde 550 milletvekili yine olacak. Ancak eskilerden, yani 22. dönemden sadece yarısı kalacak, geri, kalan diğer yarısı ne yazık ki yok. Aslında olmaması da çok doğal değil mi?

Orası sürekli oturulacak bir yer olmamalı. Özellikle de “gençler” arkadan geldiği için değişim kaçınılmaz.

Burada üzerinde duracağım şey şu…

Bir gün bu makamlardan gideceğinizi bileceksiniz. Sizler o makamlara “Millet” tarafından değil “Bağlı” olduğunuz kişi veya kişiler tarafından getirildiğiniz için, süreniz dolacaktır. Bunu bileceksiniz. Bir başka deyişle “Özgür” olmadığınız için özgürce gelip, özgürce gidenlerden değilsiniz.

Siyasette “Özgür” olarak gelip yine “Özgür” olarak gidenler hep hayırlarla anılacaktır.

“Bağlı” gelip, süresi dolanları ise hiç kimse hatırlamayacaktır.

Siyaset, ya da politika her neyse…

“Özgür” yapılabildiği sürece en güzel uğraşlardan biridir.

Siyasette “Özgür” gelip yine “Özgür” giden birçok örnek var bunlara da en son katılan galiba Abdüllatif ŞENER oluyor…

Listelere baktığımızda ise…

Bu listeler, millet iradesi değil. Sadece bunu belirtebiliyoruz. Yapabildiğimiz başka şey yok ne yazık ki…

05 HAZİRAN 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..