Omurgayı dik tutmak

"Omurgayı dik tutmanın yolları" başlıklı ilginç haberde deniliyordu ki;

Arkalıklı sandalyede oturacaksanız sırtınız dik, kalçanız geriye dayanmış şekilde oturmalısınız.

Özellikle koltuğa oturacaksanız bu konumda dizinizi kıvırıp, ayağınızı sandalyeye dayayacak bir pozisyonda oturursanız belinizi koruyabilir(miş)siniz.

Yani dik durmak önemli,

Omurgayı düzgün pozisyonda tutabilmek için...

Aksi halde boyun, sırt ve bel ağrılarından kurtulmak mümkün değil, deniliyor haberde...

Biyolojik önlemler böyle...

Diğer taraftan felsefeye de girmiş bir sözcük.

"Omurgayı dik tutmak."

Tutumu ve duruşu belli olmayan "rüzgar nereden eserse ona göre sallanan" yaprak misali; çıkarları için fır-fır dönen kişilere yönelik kullanılan söz.

Hakaret olduğu iddiası ise hukuk karşısında cezai sorumluluk doğurmuyor.

Nitekim Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinin "Hakaret davalarında istikrar gösteren içtihatları ile kanıtlanması zor, aşırı eleştirilerin bile tazminata konu olmayacağına..." dair kararlarının bulunduğu bilinmektedir.

Bu yönde örnek olabilecek olaylardan birini hatırlayacaksınız:

Eski Bakanlardan Erkan Mumcu'nun davacı olduğu bir dosyada "Mumcu" hakkında "Bakan'ın kafasındaki örümcekleri takip edebiliyorum" diyen davalı hakkındaki tazminat kararını bozan Daire "Davalının beyanı soyut bir fikirdir ve mahkemenin gerçekliğini araştırmasına gerek yoktur. Davacı bir siyasetçidir ve bu tür eleştirilere açık olmalıdır. Davanın hepten reddi gerekirken kısmen kabulü usul ve yasaya uygun bulunmamıştır." yönünde karar vermiştir.
 
Sonuç olarak, bir siyasetçiye "omurgasız" denmesi, tenkit sınırları içinde kalır, hukuki bir yaptırımı yoktur.
 
Doğruya doğru; günümüz siyaseti buysa arife "halden" tarif gerekmez.