Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '22

 
Kategori
Güncel
 

Ön, Arka, Yan

ÖNDEKİNE BAKMAYIN, ARKADA DÖNER ASIL İŞLER!

Herkes kendince bir şeyler söylüyor da kurumlar da var tamam yalnız ihmal edilen bir konu var kimse nedense görmek istemiyor? Bu değirmenin suyu nereden geliyor.

Denemesi bedava bir dernek kurmaya kalkın, eğer yeteri kadar üyeniz yoksa bir ay bir yıl birkaç yıl belki onu yaşatabilirsiniz ancak kaynak bitince yani maddi olarak o derneğin kirası, ısıtması, diğer tüm faturaları ödenmezse, ödenemezse kapıya kilit vurulacağı aşikârdır.

Bazı yapılar var, yapıların ön tarafında duran insanlar var. Kendilerince bir şeyler söylüyorlar.  Dil bu söyler. Bir yerde de pat diye susuyorlar, susmak zorunda kalıyorlar. Dile giden beyin gıda alamazsa susar bu da normaldir.  Arkada bir besleyen olmadığı zaman öndeki mikrofon tutan bir de bakıyor ki çift camlardan ses gitmiyor. Neden elektrikler kesik. O mikrofon bile, o basit cihaz bile pile ihtiyaç duyuyor elektriğe ihtiyaç duyuyor.

Nasıl düşünmek lazım o halde? Birincisi arkada bağış yapan adamların kimler olduğunu hangi şartlarda bağış yaptıklarını bilmek lazım. İkincisi o bağışçıların ne amaçla bağış yaptıklarını bilmek lazım. Ön tarafta takımı coşturmakla görevli insanlar gerçekte gelir getirici bir iş yapmazlar. Ne kadar gelirleri olursa olsun, hazıra dağ dayanmaz. O halde mesela bazı partiler, bazı dernekler parayı nereden nasıl, kimden, hangi şartlarda buluyor onu bilmekte fayda var. Bizde karanlık olan, hatta en karanlık olan nokta budur. Yedirmişler millete “Üzümünü ye bağını sorma” iyi de kardeşim bir bağ kaç yılda üzüm verir, kim dikmiş neden dikmiş, üzüm yediğin bağın üzümünü kim toplamış, kim getirmiş, nasıl getirmiş? Bir sor yahu kim bunlar?

Uzun zamandır böyle düşünüyorum; arkasındaki maddi gücü bilmediğiniz grup ya da adı her neyse size hizmet edeceğini düşünmeyin. Arkasındaki güç çekilince bir anda o görülen güç, o gördüğünüz kişi sadece bir kişidir. Sizin gibi, benim gibi. Bu kadar bu kişileri abartmayın! Hata edersiniz, hata ederiz. Çok hatalar ettik hatta!

Hikâye bu ya zamanın birinde bir zamanlar zengin bir kral varmış? Ülkesindeki en akıllı kim diye merak etmiş. Bunun için kendisine bir kızın ismi verilmiş.

Kızı çağırtmış yanına. Kız kralını huzuruna gelmiş ve kral kıza bir kepçe uzatmış.

Kral kıza:

“Şu karşımızda duran denizin suyunu bu kepçeyle boşaltmanı istiyorum.”

Kız hiç zaman kaybetmeden:

 “Efendim bir bıçak rica edebilir miyim? Diye sormuş. Kral kızın bu isteğinin yerine getirilmesi için işaret edince; Kralın adamları derhal keskin bir bıçak getirmişler.

Kız:

“Efendim bu bıçağı alın, denizi besleyen dereleri, ırmakları, nehirleri bu bıçakla kesin, ben de kepçeyle bu denizi boşaltayım.”

Bu hikâye eskilerden, okul kitaplarında olan basit hikâyelerden biriydi. Basit derken mantıksal çıkarım yapmaya yarayan hikâyelerdi. Benimle aynı zamanda okula gidenler okumadıysa ben bir şey diyemem. Yalnız şunu tekrar yinelemek isterim ki arkasındaki gücü bilmeden öndeki “tamtam” dansını anlamak mümkün değildir. Dilinde bolca yalan barındıranlara da ciddi bir inanç, hayal bağlamak da akıllının işi değildir. Siyaset de böyledir, hele siyaset finansmanı bu derece sır olması nedeniyle kesinlikle böyledir. O yüzden arkasından gittikleriniz bir anda susuverirse, dönüverirse, duruverirse, ağız değiştirirse o da biliyordur bu değişikliğin ikiyüzlülük, yalancılık olduğunu ama ne yapsın! “el mahkûm, patron öyle istiyor.”

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..