Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

On beş Şehit, on beş fidan gitti bu diyardan!

On beş Şehit, on beş fidan gitti bu diyardan!
 

Dün akşam haber bültenlerini izlerken bir tuhaf oldum, daha doğrusu iki gündür sürekli verilen haberlerden oldukça rahatsız olmuş durumdayım… İki gündür şehit haberleri izlerken, onların öykülerini dinlerken, tabutların başındaki haykırışlar kulağınızdan girip, yüreğinizin en derinlerine bir ok gibi saplanırken, gözleriniz sulanıp, boğazınıza yumruk gibi bir şeyler takıldı mı ?

İster tanıdık olun, isterseniz olmayın, gözlerinizi saklayıp, siz de kendinizi o tabutların başında hissettiniz mi ? Sizde sessiz sessiz haykırdınız mı ? Teröre lanetler okudunuz mu ? Bin bir bela ve küfür içeren sloganlar attınız mı ? Kimler hemen penceresine, balkonuna Türk Bayrağı’nı astı ?

Dağ başında on beş tane asker !.. On beşi’de Mehmet’ti !... On beşi de diğer on beşler gibi, bir gül gibi soldular ve adları artık şehit Mehmet oldu ? Neden oldu ? Kim bu canları şehit etti ? Bu sorunun yanıtı belli de, asıl soru bence, bu canlar kimin için şehit oldu ? Bir tarafta yas tutan insanla rbir tarafta teröristler.. Bir tarafta olayları an be an veren tv kanalları, öbür tarafta dansöz oynatan tv kanallar !..

İki gündür herkes bir şeyler söylüyor.. Bıçak kemiğe dayandı deniyor… Ne kemiğe dayanması… Daha yeni mi dayandı kemiğe ! Ne derin bir durummuş bu yahu ! Yıllardır, canlar teker teker, üçer beşer ölüyor.. Her gün şehit tabutları Anadolu’nun bir yerlerine gidiyorken, daha önceleri de bu kadar çok şehit vermişken ve bu şehit cenazeleri onlarca yıldır gelip, gidiyor, memlekette şehitlik yapılacak yer kalmamışken, daha yeni mi bıçak kemiğe dayandı ?

Daha yeni mi aklımız başımız geldi de, şimdi sınır ötesi harekat tartışılıyor ! Bunu daha önceden yapmalıydık.. Neden ABD’den izin alma gereği duyuyorsunuz ki ? Neden ABD’nin adamı Wilson’dan azar işitir gibi, “sınır ötesi harekat yapılmamalı” sözünü işitiyorsunuz ? Türkiye bu kadar basiretsiz mi ki, ABD’den gelecek sese kulak vermiş durumdayız !.. Bize akıl verecek adama “sen neden hemen Irak’a, Afganistan’a saldırdın ? Sen kimden izin aldın " diye sormak gerekmez mi ? Bunu neden soramıyoruz, sayın büyük elçiye ? Hatta, ABD’nin en tepesindeki adama ?

Türkiye’nin Irak’ın 40-50 km içine girmesi dağ taş demeden bombalaması, PKK kamplarını yerle bir etmesi, bataklığı kurutması kimlerin işine gelmiyor ? Öncelikle PKK’nın, bu zalimleri destekleyenlerin, finanse edenlerin, bu ülkenin topraklarında hakimiyet kurmak isteyenlerin, bu ülkeyi parçalamak isteyenlerin, tek başlarına bir şey yapamayacak olup da, birlikte bu ülke üzerinde oyunlar oynayanların işine gelmiyor. Bunlar biliniyor da, neden hala boş duruluyor ?

Tehlikenin başı sınır ötesindedir, sınırımızın dibindedir. Onlarca askerimizi şehit eden, canımızı alan, onlarca haneye ateş düşüren, çocukları babasız, eşleri dul, anaları-babaları evlatsız bırakan, kör kurşunu sıkan silahı tutan hain eller, sınırımızın dibinde, sınırımızdan yalnızca 30-50 kilometrelik alan içinde konuşlanmışlardır. Oluşturdukları kamplar ise, en zor koşullara dayanılacak şekilde donatılmış, silahlandırılmış ve mütemadiyen terörist yetiştirmekte ve Türkiye topraklarına göndermektedirler.. Durum bu mertebede iken, daha ne kadar beklenilmeli ve ne kadar daha askerimiz şehit olmalıdır ?

Pazartesi günü KanalD haberlerinde M.Birand’ı izlediniz mi ? Bir konuğu vardı. Mecliste DTP sıralarında oturan bir bayan vekil. Kürt kökenli bir vekil.. Türklüğü ağızlarına almayan, PKK’yı ve terörü kınamayan, dağdakilere kardeşlerimiz, İmralı’da yatana “Sayın” ve “baş liderimiz” diyen, vekillerden biri… Ve bu vekil, Birand’ın tüm ısrarlarına rağmen, terörü lanetlemedi, PKK ismini ağzına almadı.. Ara vermeden yaptığı konuşmada söyledikleri belikli ezbere dayanan, klişe sözlerdi. Daha önceden kurgulanmıştı.. Sanki “ben TV’ye çıkacağım ve bunları söyleyeceğim” der gibi bir hali vardı. Ne yazık ki, diğerleri gibi bu bayan Kürt vekil ‘de PKK’yı kınamadı, kınayamadı !. Kınattıramazlarda !..

Bir başka DTP’li… Adı lazım değil.. O da bu olanlardan devletin sorumlu tutulması gerektiğini belirtti.. Bir başkası,
İmralı’daki baş caninin söylediklerinin dikkate alınması ve Anayasa değişikliğinde bu öneriler üzerinde durulması gerektiğini söyledi.. Bir başkası, şuan Anayasamızda bulunan 301. maddenin tamamen kaldırılması gerektiğini söyledi. Bir başkası da dağdakilerin Kürt gerilla, ölenlerin Türk gençleri olduğunu ama ölenlerin arasında Kürt gençleri de olduğunu belirtti.. Ama asla vuranlara terörist, ölenlere şehit demedi.. Ne terörü, ne de Pkk’yı kınadı.

Bir başka karede ise, bundan bir hafta önce Şırnak kırsalında bir minibüsü tarayarak onlarca kişiyi katledenler Pkk’lı değilmiş gibi, biri çıkıp bundan devleti sorumlu tuttu, bir başkası dağlarda silahlı mücadeleyle bu iş çözülmez, bu şekilde barış getirilmez dedi. Askerin dağlarda, minibüsü tarayanları bulup, silahlı çatışmaya girip de öldürülen teröristleri, başta DTP’lilerin çektiği bir grup insan dağlara çıkıp aşağıya indirdiler ve kendi mezarlıklarına gömdüler.. İstanbul'da belediye otobüsleri yakıldı, İzmir'de bombalar patladı.. Yine canlar gitti. Birileri de bir de üstüne Türk devleti ve Türklük karşıtı slogan attılar.. Yüzlerinde maske, elleri zafer işaretli, Pkk'yı yaşasınladılar, alkışladılar !..

Şimdi, bu örnekler o kadar çok artırılabilir ki ? Bunların hiçbiri şehit olan askerlerimizi geri getirmez. Ama artık, bırakın bıçağın kemiğe dayanmasını, bıçağı daha da ileriye itecek yer kalmadı. Sabır taşları eritmiştir. Artık ne gerekiyorsa o yapılmalıdır. Bunun adı savaşsa savaş, barışsa barış, sınır ötesi harekatı ise harkat.. Üstelik AB ve ABD’ye rağmen.. Pkk'Nın tüm destekçilerine rağmen !... Ölenler bizim evlatlarımız, bizim askerlerimiz, bizim canlarımız.. Kürdü ile, Türkü ile ölen vatandaşlar bizim vatandaşlarımız. Onların değil !.. Artık oyalanmayın !..

Geçen zaman onların lehine !...

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..