Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sonsuzluk (Osman Özeker)

http://blog.milliyet.com.tr/yasev

09 Kasım '12

 
Kategori
Güncel
 

On Kasımda iki Mustafa Kemal

On Kasımda iki Mustafa Kemal
 

Bugün Anadolu’yu düşman işgalinden kurtaran, açtığı “Milli mücadele” ile mazlum milletlere örnek olan ve Türkiye Cumhuriyetini kuran Ulu Önder Atatürk’ün ölüm yıldönümü.

Bundan 75 yıl önce ülkesine daha birçok hayırlı hizmetler yapacağı bir zamanda, genç yaşta hayata gözlerini yumarak hakkın rahmetine kavuşmuştu.

Aradan uzun yıllar geçti. Atatürk Türk milletinin “kurtarıcısı ve lideri” olarak gönüllerimize taht kurmuş, fikirleriyle, bıraktığı eserleriyle ve emanetleriyle Türkiye Cumhuriyeti var olduğu sürece gönüllerimizde ilelebet yaşayacak ve yaşatılacaktır.

Atatürk bu Cumhuriyeti kurarken, devrimlerini gerçekleştirirken, Cumhuriyeti ilan ederken dayanağı ve tek güvencesi Türk Milleti olmuştur. Türk Milletine olan güvenini ise her fırsatta dile getirmiş,”Ne mutlu Türk’üm diyene!” sözleriyle de bu millete olan güvenini açıkça ilan etmiştir.

Türk Milletine olan sevgi bağlılığını ise;

“Ben gerektiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim” diyebilen bir liderdi.

Atatürk bu millete o kadar çok güvenmiş, o kadar çok inanmış bir liderdir ki;

“Ben ölürsem soylu milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim, bununla gönlüm rahat!” diyebilen bir liderin Cumhuriyetimizin son zamanlarında ortaya konan icraatlarla Büyük Önderin “gönlünün son derece rahat olduğundan” ise benim gibi birçok kimsenin de şüphesi bulunmaktadır.

Cumhuriyetle ve Atatürk’le hesabı olanların zaman dilimlerine yayarak bu millete kimi zaman “sindire sindire”, kimi zamanda “alıştıra alıştıra” enjekte etmeye çalıştıkları, Atatürk’ün izlerini ve sevgisini silmeye çalıştıkları uygulamalar bu milleti yaralamakta, Atatürk’ü de ebedi istirahat gâhînde rahat bırakmamaktadır.

Önceleri Atatürk’e ve Onun devrimlerine dil uzatamayanlar içlerindeki kinlerini türlü “takiyelerle” gidermeye çalışmışlar, Atatürk’ün emanetleri olan milli bayramların kutlamalarında, Atatürk’ün anıtına “çelenk koyma ve saygı duruşlarında” yer almamak için çeşitli bahanelerin arkasına saklanmışlar, siyasal iktidarda olmalarına rağmen “ umursamazlık ve aymazlık” içersinde tavır geliştirmişlerdir.

Milli Bayramlarda Atatürk anıtlarına çelenk koymayı yasaklama yoluna gitmişler, sivil toplum örgütlerinin ve halkın önünü kesmenin yollarını aramışlardır.

Okullarda ki “Atatürk Köşelerinin” kaldırılmasına yönelik genelgeler çıkartmışlar minik ve genç beyinlere “Atatürk sevgisinin” yolunu kesmeye çalışmışlardır. Bununla da yetinmemişler ders kitaplarının başlarına konulan Atatürk resimleri ve sözlerine de “kısıtlama” getirmişlerdir.

Cumhuriyetimizin “temel nitelikleri olan “laik, sosyal hukuk devleti” anlayışını sulandırmaya kalkmışlar, Cumhuriyetimizin şah damarı sayılan “yargı ve hukukun üstünlüğü ilkelerini” kendilerine yandaş bir hukuk kurumu ve yandaş bir adalet anlayışına doğru götürmeye çalışmışlardır.

Ulusal ve üniter devletin temel niteliklerinden olan; “tek bayrak, tek millet, tek dil” gibi ilkelerini “sulandırmak için”  düzenlenecek yeni anayasadan medet ummaktadırlar.

Dün Atatürk’le ve Cumhuriyetle kavgası olanların bugün ellerine yetkiyi geçirdiklerinde milli kutlamalara nasıl yasaklar getirdiğini, Cumhuriyetin ve “kurucu iradenin” temel direklerinin nasıl yıkılacağının hesaplarını yapmaktan hiç geri adım atmamışlardır.

Türkiye Cumhuriyetini ve bu cumhuriyetin yasalarını korumakla ve temsil etmekle sorumlu olan bazı Valilerimiz valilik Web sayfalarında bulunan Atatürk resimleri ve sözlerini ya tamamen ortadan kaldırmışlar ya da; Küçülterek, kısıtlayarak sayfalarına sıkıştırmaya çalışmışlardır.

Özellikle Güneydoğu ve Doğu illerimizdeki valilikler İnternet Web sayfalarından birer birer Atatürk’ün resimlerini ve sözlerini kaldırma cesaretini göstermişlerdir.

Sivas, Erzurum, Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Tunçeli, Malatya, Konya ve Gümüşhane valilikleri ise bu konuda başı çekmektedirler

Ne acıdır ki, Devletin valileri bu ülkeyi kuran, Cumhuriyeti armağan eden bu büyük kurtarıcının ne resmine ne de sözlerine artık “tahammül” edememektedir.

Atatürk kendisini unutmak ve unutturmak isteyenlerin her zaman olabileceğini ifade etmiş ve o tür davranış içersine girenlere bakınız yıllar önce nasıl seslenmiş;

“Bir zamanlar gelir, beni unutmak ve unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fikirlerimi inkar edenler ve beni yerenler (bugün olduğu gibi) çıkabilir. Hatta bunla, benim yakın bildiğim ve inandıklarım arasından bile olabilir, fakat; Ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidir ki,bu fikirler, Hint’ten, Mısır’dan döner dolaşır gene gelir,verimli neticeleri kalpleri doldurur.”

Atatürk sanki bugünkü olacakları önceden görmüş gibi; Kendisini unutmak ve unutturmak isteyenlerin başarılı olamayacaklarını “ekilen fikirlerin ne kadar özlü ve sağlam olduğunu sonunda mutlaka yine doğru yolun Atatürk yolu ve öğretilerinin olacağının” görüleceğini söylemektedir.

Bu yılda 10 Kasımı anarken Atatürk’ümüze rahmet diliyor, minnet ve şükran duygularımızı buradan bir kez daha ifade ediyoruz ve Atatürk’ü “ İki Mustafa Kemal vardır” dediği o ibretlik sözleriyle sizleri baş başa bırakarak bugünkü yazımızı sonlandırıyorum.

“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur"!

Sonsuzluk ( Osman Özeker) 09.11.2012

 
Toplam blog
: 287
: 3107
Kayıt tarihi
: 11.07.08
 
 

1949 Konya Ereğli doğumlu olup, halen İzmir'de oturmaktayım. A.Ü. Eğitim Fakûltesi mezunuyum  Ata..