Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '11

 
Kategori
Sosyoloji
 

Ön ve Bön Yargı

Ön ve Bön Yargı
 

Otobüs, tren vb. yolculuklarında, öğrenci yurtlarında ve benzeri yerlerde koyu bir muhabbetin anahtar sözcükleri: “Nerelisin hemşerim?”dir! Muhabbetin ortalarına doğru elemanların akraba çıkma olasılığı bile vardır. :D Aradan zaman geçtikten sonra çok şey yerli yerine oturur; ilk başlarda olan ön yargılar, kırılır ya da tam tersi ilk başlarda az olan ön yargılar, yerleşir iyice.

Bu, “Nerelisin hemşerim?” sorusunda gizli bir BÖN YARGI da vardır: “Falan yerden adam çıkmaz,” bön yargısıdır bu.. Veya “Bana arkadaşını söyle; sana kim olduğunu söyleyeyim,” gibi filozofumtrak tavırlar takınmamıza yardımcı olur.. Doğruluk payı da yok değildir ama bu tür genellemeler çok çok çok bilgi ve dikkat gerektirir.

O “çok çok çok bilgi” -karşılıklı olarak- olursa, olumsuz ön yargılar/bön yargılar kendiliğinden kalkar zaten..

***

Ön yargının tanımını; “Bireyde başka bireylere, toplumsal kümelere karşı sevgi ya da düşmanlık duygusu uyanmasına yol açan, koşullanmış bir duygusal tutumu yansıtan yalınkat inanç, kanı, genelleme.” diye yapıyor TDK..

Einstein da, önyargıya ilişkin “İnsanların ön yargılarını parçalamak, bir atomu parçalamaktan daha zordur.” demiş.

Yukarıda sözünü ettiğim, “karşılıklı ve eşit, çok çok çok bilgi” bunun tek ilacıdır ama onu elde etmenin ve kullanmanın yanında atomun parçalanması çocuk oyuncağı kalıyor.

Önceki bloglarımda, özellikle “Ayrımcılık Üzerine” ve “Beriki(ler) - Öteki(ler)”de yukarıdaki tanımda sözü geçen “birey, başka bireyler ve toplumsal kümeler”in epeyce üzerinde durmuş, belirginleştirmeye çalışmıştım. Burada benzer cümleler kurmak istemiyorum.

Yine tekrarlayayım: Bilgi, karşılıklı ve eşit, yani “dengede” olmalıdır. Bilgide/bilimde denge yoksa (b)ön yargı her zaman vardır! Ve bir kez varsa kimde olduğu da o kadar önemli değildir!

***

Sanırım güncele uyarlanmış bir fıkrayla bitireyim:

Adamın biri, New York Central Park'ta yürüyüş yaparken, aniden bir köpeğin küçük bir kıza saldırdığını görür. Koşar ve köpekle boğuşmaya başlar. Hayli uzun bir boğuşmadan sonra, üzeri yara bere içinde kalır ama köpeği öldürür. Bu arada küçük kızın da hayatını kurtarmıştır. Son anda bu sahneyi gören polis nefes nefese olay yerine koşar ve adamın yanına gelir. Sarılıp teşekkür ettikten sonra der ki:

Sen, bir kahramansın! Yarın bütün gazeteler, seni yazacaklar. Ve göreceksin başlık da şöyle olacak:

New Yorklu cesur bir genç, küçük kızın hayatını kurtardı!

Ama ben, New Yorklu değilim ki!

Fark etmez. Bu durumda o zaman gazeteler, şunu yazacaklar:

Cesur bir Amerikalı, küçük kızın hayatını kurtardı!.

Ama ben, Amerikalı da değilim.

Yine fark etmez. O zaman da gazeteler şöyle yazarlar:

İnsanlık ölmedi. Bir genç, küçük kızın hayatını kurtardı!

Tamam, bu olur.”

Peki, sen, nerelisin?

Ben, Iraklıyım!

Polis, kızı hastaneye götürür. Adam, ertesi gün gazeteleri aldığında şöyle bir haberle karşılaşır:

Radikal bir İslamcı, masum Amerikan köpeğini öldürdü…

 
Toplam blog
: 92
: 521
Kayıt tarihi
: 01.01.11
 
 

Milliyet Bloga taşınmam kolay olmadı.. Varlığını aşağı yukarı başlangıcından beri bildiğim bu dev..