Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ön yargılarımız…

Ön yargılarımız…
 

Ne kadar önyargılısınız?

-Hayır ben ön yargılı değilim- mi diyorsunuz…

Sanmam…

Hepimiz önyargılara kaptırırız kendimizi.

Karşımızdaki insanları siyasi görüşünden, tuttuğu takımdan, memleketinden, dini inancından, mezhebinden, yaptığı işten ve daha birçok konuda onlarla ilgili bilgiye sahip olmadan kafamızda önceden oluşturduğumuz yargılara göre değerlendiririz.

İlişkilerimiz daha baştan ona göre şekillenir.

Mesafeler ona göre kurulur.

Aynı takımı tutuyorsanız, aynı siyasi görüşteyseniz, aynı memleketliyseniz vb. karşınızdaki insan hakkında kararınızı vermişsinizdir bile.

Karşınızdaki kişide kendi yargılarınızı bulamadığınız zaman önyargılarınız devreye girer.

Artık işini ne kadar iyi yapıp yapmadığını görmezsiniz karşınızdaki insanın.

Belki çok iyi arkadaş olabileceğiniz insanlara olumsuz gözle bakarsınız.

Giydiği elbiseye bakarak karakter tahlili yaparsınız…

Ya yaşadığımız ayrılıklarda, çektiğimiz üzüntülerde, anlayıp dinlemeden yıktığımız yuvalarda önyargılarımızın ne kadar payı olduğunu hiç düşündük mü bir kez.

Hepimizin hayatında yokmudur bunlar?

Çoğu zaman peşin hükümlerle karar vermedik mi?

Bunları çok fazla düşünmeyiz, kendimizle yüzleşmek istemeyiz. Önyargılarımız durumu kolayca halleder. Çünkü düşünmek ve kendimizle yüzleşmek zordur…

İnsanlara kendi oluşturduğumuz hükümlere bakarak değil de sadece insan oldukları için değer vermediğimiz sürece önyargılarımızın esiri olmaya devam edeceğiz.


Aşağıda önyargılarımızın hayatımıza kattığı olumsuzlukları anlatan bir hikâye okuyacaksınız…

Okuyun!

Ve…

Biraz düşünün…


“Bir köyde kocası yeni ölmüş, tek başına yaşayan hamile bir kadın kendisine arkadaş olması açısından dağda yaralı olarak bulduğu bir gelinciği evinde beslemeye başlar.

Gelincik kadının yanında bir an bile ayrılmaz.

Her ne kadar evcil bir hayvan olmasa da, oldukça uysallaşır.

Birkaç ay sonra kadının bebeği doğar.

Anne tek başına tüm zorluklara göğüs germek ve yavrusuna bakmak zorundadır.

Günler geçer ve kadın bir gün, birkaç dakikalığına da olsa evden ayrılmak ve yavrusunu evde bırakmak zorunda kalır.

Gelincikle bebek evde yalnız kalmışlardır.

Aradan biraz zaman geçer ve anne eve gelir.

Gelinciği ve kanlı ağzını görür.

Anne, çıldırmışçasına gelinciğe saldırır ve oracıkta hayvanı öldürür.

Tam o sırada içerideki odadan bir bebek sesi duyulur.

Anne odaya yönelir ve odada beşiği, beşiğin içindeki bebeği ve bebeğin yanında duran parçalanmış bir yılanı görür…”

Einstein’ın dediği gibi; “İnsanlardaki önyargıyı parçalamak, benim atomu parçalamamdan çok daha zor”…

 
Toplam blog
: 31
: 1552
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

1967 Susurluk dogumluyum. Lise mezunuyum. Susurluk Belediyesi'nde görev yapıyorum. Aslında insan bir..