Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Eylül '14

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Ona ve sana "İyi uykular"

Ona ve sana "İyi uykular"
 

Etrafta birçok kişi olması, hatta insanlarla kuşatılmış bir ortamda bulunulması, kişinin yalnız olmadığı anlamına gelmez! Çok kalabalık bir ortamda da “yalnız” olabilir insan…

Etraf doludur ama kalp boştur, kafa boştur. Doldurmak istemiş olabilir ama bulamamıştır… Belki de yanlış seçimle doldurmak istememiştir. Yanlış seçim ya da seçimler yapmıştır…
 
Bekleyen; seçicidir, zordur, hatta ulaşılmaz da olabilir ya da ulaşılmazı da oynayabilir. Bu nedenle biriyle anlaşması güçtür. Ve bu nedenle birine “Sensin”  demekten imtina eder durur…
 
Günlük yaşamlarda, ödünç bedenlerde, yüzü güler kişinin ama içi birine “Sensin” demenin açlığı ile kazınır… Aşk açlığı çeker insan…
 
Süreç; bir kısır döngü gibi devam eder durur. Yeni bir kişi, yeni bir buluşma, yeni bir ilişki ve “Olmadı yine!”…
 
Bazen “Yaşam sürüyor, zamandan bol ne var ki?” denir ama zaman insanın en büyük sermayesidir!
 
Kısıtlıdır sayılıdır israf edilmemelidir…
 
Bunun için kişi seçmeyi bilmeli ve bunu mutlaka becermelidir.

Ya seçim yanlışsa?”  bu faktör, ne yazık ki çok zaman olabiliyor!
 
Tam da “Murada erdim” derken bir de bakıyorsun yanlış murada erilmiş. Hatta bu yanlışlık “vuslata” da engel olmuş…

Dünya; bu şekilde “seçimsel” yanılgılarıyla, hayatının en önemli zamanlarını harcayan yüz milyonlarca insanla dolu…
 
Kişi seçmeyi bilecek ya da zamanını boşa akıtıp israf edecek… Kısır döngü gibi zaman akar ve zaman; yaşam gibi sonludur…

Bazen hemen yanında, bazen uzakta, bazen hiç ummadığın bir karşılaşma, bir yerde temas ya da aklınıza gelebilecek çok çeşitli şekillerde; biri ortaya çıkar.
 
Çıkmalıdır yoksa “yaşamın devinimi”, doğanın “ürünü” olmaz. Kısaca yaşam sürmez…
 
İnsanların, insansal ve temel ihtiyaçları vardır. Doğa devinimini bundan alır. Bu söylemde mana bulanlar, tabiatın bu yasasını eleştirirler ve de çirkinleştirirler.
 
Çok zaman din adına yapılan bu söylemlerde, Dünya’nın en saf duygusu; en büyük “günah” olarak tanımlanır. Bir Hıristiyan olarak ve kiliselerle ilgili araştırmalar yapan ve yazan biri olarak yazılarımda ve katıldığım birçok televizyon programında şunları söyledim: “Hıristiyan fundamentalistin ‘yobazlık’ derecesi, Müslüman fundamentalisti mumla artacak seviye fazladır.
 
Oysa tabiat temizdir, saftır…
 
Orada kirlilik yoktur…
 
Berraktır…
 
İnsanlar bu güzelliği kirletir…
 
Yaşamı çirkinleştiren, insanların kafalarıdır, söylemleridir, eylemleridir, kara kafalarıdır! Bu tatsız söylemlerden uzaklaşalım ve yazımızı sevgi ile aşk ile bitirelim…
 
Diyelim ki “Sensin” diyecek mertebede “O” bulundu…  

Bulunca sıkıca sarıl ve sakın bırakma “O”nu!
 
O” dediğin kişi gerçekten aradığın “O” ise ve artık yanındaysa sakın elini bırakma!
 
Sıkıca, sevgiyle, sevecenlikle ve sakın onu incitmeden tut! Ancak bu aşamada ortaya bir de “güven” faktörü çıkar. “Güven” için adı üstünde “güvenmek” gerekir ve hiçbir hususta “giz” ve “yalan” olmamalıdır.
 
O” yanındaysa, “O” dediğin kişi “Sensin artık” dediğin, ruhundaki “O” ise saat geç olmuş birlikte, sevgiyle uyku zamanı…

O”na  ve sana iyi uykular…
 

Bojidar Çipof
 
 
17 Temmuz 2009 03.00 Yeşilköy
 
Toplam blog
: 336
: 625
Kayıt tarihi
: 29.01.10
 
 

Araştırmacı yazar BOJİDAR ÇİPOF: 1953 yılında İstanbul'da doğdu. Ailesi; Ege Makedonyasından İsta..