Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '18

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Önce Aşk!

Önce Aşk!
 

AŞK dediğiniz zaman ne anlıyorsunuz?

Ne oluyor, ne hissediyorsunuz?

Aşk ‘kendini feda etmek’ demek midir?

Kendini feda etmek erdemli, bilinçli bir eylemdir. Deli bilinçsiz, akılsız olur. Aşık olmak akılsız olmak mıdır?

Bedenine düşkün olan AŞKtan yana yaya kalır mı?

Veyahut da sevdiğiniz zaman, neler hissediyorsunuz, bedensellik akla geliyor mu?

Bedensellik dediğiniz şey sevginin dışında bir şey mi?

Aşk ve sevgi aynı şey mi?

Aynı ise neden iki ayrı isim almış?

Şimdi bütün bu soruların ışığında AŞKı sevgiyi bir daha tanımlamaya çalışalım.

Ben AŞKı, sevgi olarak görmüyorum. Sevgiyi, elektriksel bir yaklaşma olarak düşünüyorum.  Zaman zaman insanlar birbirine yaklaşıyorlar, zaman zaman da uzaklaşıyorlar. Niye yaklaştığının farkında değiller, niye uzaklaştığının bilincinde de.

Bu husus astrolojik tetiklemeler ile alakalı. Çekim gücü sevgiyi oluşturuyor.

Auram güçlüyse, bir insanı kendime çekiyorum. Sen de “ben onu seviyorum” diyorsun.

Ama AŞK böyle bir şey değil. AŞKtamamen bedensellikten kurtulmanın işareti. Bedenini hiçe saymanın göstergesi. Bedenine ait sahiplik duygularını bir şekilde yok etmesi. Yani yokluğunu hissetmesi.

Beşeriyet dediğimiz faktörler, beşeriyette geçen duygular AŞKta pek rağbet görmez.

Şayet aşık olduğun kişiye her şeyini veriyorsan, deliliği göze almışsın demektir. Bunlar doğal olarak gerçekleşir, bir çabanın farkında bile olamazsınız.

Dolayısıyla da senin AŞKta erimen diye bir düşünce de olamaz.

Ama bunu tam olarak istiyorsan, bu değerlendirmeyi yapıyorsan, bazen aşkının istemediği şeyleri de yapabilirsin.

Ancak aşkının istediği şeyleri birebir yapıyorsan, işte ben ona “robotik aşk” adını takıyorum.

Yani robotlaşan bir yapının her şeyi yapması gibi kabul ediyorum. Fakat bundan bir lezzet alabileceğini de doğrusu pek düşünemiyorum.

Aşkta bazı şeyler olabilir, duygu açıkları olabilir.

Aşkta ayrılıklar olabilir, kopukluklar olabilir.

Zaten Aşk kopuk insanların işidir, benlikli olanların değil.

Dünyevi değerlere, örf, adet, ananelere bağlı, maddeye bağlı yani gününü kazançla ve yahut kaybetmekle geçiren, sevinen veya kara kara düşünen birinin yaşayacağı bir şey değildir AŞK.

Dolayısıyla herkes aşık olamaz.

Aşk faktörünü insanın yaşamaya heveslenmesi için anneden, babadan gelen bütün bilgileri reddetmesi, örf adet, ananelerle hiç uğraşmaması lazım.

Bu yüzden ‘annem, babam ne der, akrabalarım ne der?’ şeklindeki yaklaşım Aşk Ehlinde olmaz.

Aşk ehli illa ki sırları bilecek, sırları yaşayacak hüviyette de değildir. Sadece kendisi ile aşkı arasında görünmez bir bağ, bir kapı vardır. O kapıyı istediği zaman kullanır. Dolayısıyla Aşık istediği her şeyi yapabilir. Ama gerçek anlamdaki aşksa… Yaptıklarından korku duymuyorsa!

Aşkta dilediğinin yapanın hükmü ortaya çıkar.

Vicdan nedir? diye soruyorlar, vicdan Allah’ın ta kendisidir.

Vicdan adı altında ortaya koyar, vicdan adı altında senin yaptıklarını sana analiz ettirir, aşk da böyle bir şeydir.

Bugüne kadar, gördüğün aşkı hakikaten talep eden, yaşadığını düşündüğüm iki kişi var…

Bunların aşık olduğunu düşünüyorum, Aşkla hayatlarını devam ettirdiklerini düşünüyorum.

Aşkın yüzlere yansıdığı şey, Aşkın yüzlerini alan yüzler, sevdiğini özlemek durumuna gelir. Bu aynalama, kopyalama şeklinde olur.

Ben eğer birisine aşık isem, o sevgiyi yaşıyorum diye beni seven, sevdiğim insanı da sevebilir.

Aşık olduğun kimse barlarda fedai de olabilir, kumar da oynayabilir. Aklına gelen gelmeyen her şeyi yapabilir; ama gerekten aşık isen onun niteliği,niceliği, hiçbiri seni asla değiştirmez.

Ve AŞIK bunu Allah’a varmak için yapmaz.

Esasen kim kime varacak düşünebiliyor musunuz? Her şey kendinden kendine iken!

Aksi düşünceler O’nu tanımlama içindir.

Özetlemek gerekirse Aşk beklenti değildir.

Aşk ANda olan bir şeydir.  Zaman kaydıyla sınırlı değildir, ANı yaşayanın zamanla alakası yoktur. Dolayısıyla fiillerle alakası yoktur.

Aşk üzerine yazdığımız şeyler, daha da derinliği itibariyle ifade edebileceğimiz şeyler var. Lakin herkes her şeyi hazmedemez, herkes her şeyi kaldıramaz.

Aşk bunlardan tamamen apayrı bir şeydir ama sevgiyle başlayan, sevgiyle vücut bulan, sonra vücudun yok olduğunu gördüğün anda, işte o AŞKtır. Bu nedenle yazımın başlığını “Önce AŞK” olarak attım.

Aşkla ilgili bir kitap yazabilirim ancak ben okuyabilirim, çünkü o kitabı eline alacak olan, kendisinden hiçbir şey bulamayacağı için çok yabancılık duyacaktır ve bir müddet sonra onu bırakacaktır.

Ahmed F. Yüksel

facebook.com/ahmedfevzi.yuksel
instagram.com/sufafy
twitter.com/sufafy

 

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..