Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Nisan '10

 
Kategori
Güncel
 

Önce bağımsızlık…

Ülkemizde son yılarda yaşanan operasyonları anlayabilmek için olayları biraz tahlil etmek gerekmektedir.

Yoksa bu olayları birbirinden bağımsız olarak ele almak, sorunu çözmediği gibi konunun anlaşılmasını da olanaksız hale getirmektedir.

Esas olarak 1991 ama özellikle 5 Kasım 2007 tarihindeki büyük buluşmayla hız kazanan operasyonları anlamak için, öncelikle AB ve ABD ’nin tutumlarına bakmak gerekmektedir.

AB ve ABD ’nin bu konudaki baskısını fark etmeyen, dikkate almayan

Ya da

ABD’yi hala müttefik kabul eden…

AB adlı Avrupa birleşik devletlerine katılma konusunda can atan hiç bir örgütün ve kurumun olayları tanımlaması olanaksızdır

Zaten

AB ve ABD ile yakınlık kurmak isteyen örgüt ve kuruluşların da bu konuda böyle bir kaygıları yoktur.

Siz hiç bu güne kadar herhangi bir muhalefet partisinden: Bu olayların arkasında AB ya da ABD var gibi sözler duydunuz mu?

Aslında duymanızda çok mümkün görünmüyor.

Çünkü bu örgütlerin hepsinin kulaklarında birer kulaklık bulunuyor ve bu kulaklık sadece ABD ve AB’den gelen seslere acık.

Böyle olunca da toplumun bir kısmı bos yere bu örgütlerden sorunu çözmesi ümidini beklemektedir.

1991 yılından ama özellikle 2003 yılından sonraki dönemde ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi hız kazanmıştır.

Çünkü ABD Türkiye’den neredeyse Çin’e kadar olan ve dünyanın doğalgaz ve petrol depolarını kontrol altına almak istemektedir.

Ve Türkiye’yi bu konuda uzun süre yanında tutamayacağını o da bilmektedir.
Bunun için bölgede ikinci bir İsrail devleti görevini görecek ve ABD ’nin üslerini barındıracak bir Kürt devletine ihtiyacı bulunmaktadır.

Bu devletin Irak ayağı hemen hemen tamamlanmak üzeredir.

İnanın bu ayak tamamlandığında sırayı, adı ister kuzey Irak’taki devleti himaye…
Ya da her ne olursa olsun, Türkiye ayağının oluşturulması alacaktır.

Zaten adına “Demokratik Açılım denilen etnik ve dinsel boğazlaşma projesi bu günden bunun izlerini taşımaktadır.

Bunun sonrası da gayet acık.

Önce İran parçalanacak, sonra da Suriye.

Sonuçta da büyük büyük Kürdistan.

İşte ABD ‘nin, AB desteğiyle oluşturmaya çalıştığı BOP budur.

Ve bizim ülkemizin başbakanı bu sürecin eş başkanıdır.

ABD 1991 yılından bu yana bu süreci gerçekleştirmek istemektedir.

İstifa eden Genelkurmay Başkanımız…

Öldürülen Jandarma Genel Komutanımız…

Bunun için hedef seçilmişlerdir…

Bu gün yaşanan tüm darbe operasyonları bunu gerçekleştirmek için yapılmaktadır.

Geçtiğimiz günlerde İngiltere’de yayın yapan, The Guardian yaklaşık 3 yıldır süren operasyonların amacını çok güzel açıklamıştır: “İktidar ordunun siyaset üzerindeki gücünü zayıflatıyor.”

Ya ABD’de yayınlanan Newsweek’e ne demeli :“Düzinelerce subayın gözaltına alınmasının, asırlardan sonra ilk defa ordunun sessizce Türk siyasetinde belirleyici güç olmaktan çıkması anlamına geldiğini” belirten dergi…

“Bunun Türkiye’nin olgun bir demokrasiye dönüşme yolunda hayati bir adım oluşturduğunu” dile getirdi.

Peki,

AB ilerleme Raporlarında ve ulusal programlarda ne yazıyorlardı…

“Ordu siyaset yapmasın”

“Sivil otoritenin emrine girsin.”

“Güvenlik politikalarını sivil irade belirlesin.”

Sizce de her şey ortada değil mi?

11–03–2010

Nusret KEBAPÇI

 
Toplam blog
: 207
: 398
Kayıt tarihi
: 07.07.06
 
 

Ben Ankara'da yaşayan kendi halinde okur yazar  bir öğretmenim...     ..