Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '09

 
Kategori
Siyaset
 

Önce Cumhuriyetin temel kavramları kurtarılmalıdır

Önce Cumhuriyetin temel kavramları kurtarılmalıdır
 

Çağımızın "yükselen" değeri nedir?

Demokrasi, özgürlük, insan hakları ve benzeri ilkeler.

Şöyle bir etrafınıza bakınız... Herkes bu değerleri bayrak yapmış, kendi üflediği rüzgarla dalgalandırmaya çalışıyor…

Ama kiminin bayrağı sallanıyor; kimininki ise, olduğu yerde salınıp duruyor.

Demek ki, meselenin püf noktası, bu değerlerin rüzgârını oluşturan dinamikler ya da rüzgârın nereden nereye estiği... Yani rüzgarın yönü ve gücü.

Hangi kaynaktan yapılanıp, ne yöne yöneldiği...

Bakıyorsunuz, adam ayrılıkçı.

Türkiye Devleti'nin üniter yapısının parçalanıp, bir bölüm toprağın kendisinde kalmasını istiyor. Bu topraklar üzerinde egemenlik hakkı istiyor.

Söylem ne?

- İnsan hakları, demokrasi, özgürlük!..

Bir de bakıyorsunuz öteki adam, şeriatçı.

Laik Cumhuriyeti yıkıp, yerine şeriat devletini monte etmek istiyor. Kendisi halife, halk ise, ümmet olacak ve Türkiye Cumhuriyeti [de böylece] ilelebet payidar kalamayacak!...

Söylem ne?

- İnsan hakları, demokrasi, özgürlük!..

Bayraklar allı yeşilli...

Bayraklar dalgalanabilmek için gerekli rüzgârları bekliyor.

Adamlar, zaman zaman müşterek; zaman zaman birbirine karşıt... Ama, sürekli çabalıyorlar, sürekli çalışıyorlar!

Amaç, aşağı yukarı birbirinin aynı, birbirine koşut; birbiri ile paralel.

İşte bütün mesele, sözünü ettiğimiz bu türden bayrakları dalgalandıracak rüzgârın oluşumuna ortak olmamaktır.

Bilerek ya da bilmeyerek... Araç olmamaktır!

Taşeron olmamaktır!

Ortak olmamaktır!

Bir ülkenin önce toprağı olacak.

Sonra, bu topraklar üzerinde egemenlik hakkı olacak.

Sınırlarını koruyacak ordusu ve halkı olacak.

Bağımsızlığını garanti altına alabilecek ulusal ekonomisi ve o ekonomiyi koruma altına alacak gümrük duvarları olacak.

Bütün bu unsurları tehdit eden dış düşmana karşı kendisini koruyabilecek bir milli bilinci olacak. Bir milli ordusu olacak!..

İşte bu "olanlar"a karşı duran, bu değerleri tehdit eden her görüş, çalışma, eylem ya da duruş, o ülkenin karşıtıdır; düşmanıdır.

Mesele, düşmanın açtığı yelkenleri dolduracak rüzgârın bertaraf edilmesi, dış düşmanın (emperyalizmin) ve yerli işbirlikçilerinin (içerideki düşmanın) etkisiz hale getirilmesi ve ülke üzerindeki tüm çalışmalarının kontrol altına alınabilmesidir. Bütün bu hedeflere demokrasi içinde, uzlaşarak-örgütlenerek ve örgütlenerek-uzlaşarak, hep birlikte, demokrasinin kuralları içinde ve hukuka uygun yöntemlerle ulaşabilmek gerekmektedir…

Bu gereklilik, aynı zamanda bir zorunluluktur.

Ve aynı zamanda da, pazarlığa tabi, alelade bir mutabakat değildir.

Hukuk devleti, demokratik toplum, örgütlü mücadele ve süreklilik taşıyan, sabırlı bir çalışmalar bütünü…

İşte Türkiye’yi aydınlığa ve çağdaş uygarlık düzeyine taşıyacak olan yol budur.

Yöntem budur.

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..