Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '10

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Önce insan, sonra insan!

Önce insan, sonra insan!
 

Resim: www.milliyet.com.tr


Hayata dair kararlar verirken bir nevi kaderimizin yolunu çizmiş olduğumuzun da farkında olmak zorundayız. Söz konusu kendimiz olduğunda her zaman ön planda olanlar, kendi çıkarlarımız ve kendi fikirlerimizle yönlendirdiğimiz hayatımız olmaktadır. Kendimizle ilgili ya da sevdiklerimizle ilgili kararlar verirken, din, vicdan gibi kavramları veya bunlarla birlikte cinsiyet, etnik köken gibi durumları göz önünde bulundururuz. Bazen kariyer uğruna insanlık vasıflarını gözardı edenler de vardır ya da mesleğini her şeye rağmen dürüstlükle yapanlar da. Eğer gerçekten başarılı olmak istiyorsak, mutlaka bir vizyonumuz, sadece bize ait olduğunu düşünerek sonuna kadar savunmamız gereken insani değerlerimiz ve bunları göz önünde bulundurarak verdiğimiz kararlarımız olmalıdır. Başarılı olmak isteyen insan her zaman verdiği kararlarının arkasında durmalıdır.

Herkesin öncelik verdiği değerler farklı farklıdır. Kimi insan için hayatta en önemli unsur dindir; kimi insan için etnik köken, gelenek ve görenekler; kimi insan için de medeniyet, cinsiyet veya diğer önemli unsurlar...

Bana göre en önce cinsiyet gelir desem şaşırmaz mısınız?

Aslında buradaki "cinsiyet" sözünün ardında çok geniş anlamlar yatmaktadır. Erkeksen, adam gibi adam olmalısın. Adamlığın hakkını vermelisin. Kadınsan, kadın gibi kadın olmalısın. Kadınlığın hakkını vermelisin. İkisi de olamıyorsan insan olduğunun farkında olmalısın. İnsan olmaya çalışmalısın. İnsan da olamıyorsan, ne diyeyim: Allah kurtarsın!

Yaşamımız için bir diğer çok önemli unsur da ailedir. Dünyaya geldiğin, hayatı anlamaya başladığın ve büyüdüğün ilk ortam olan ailenin üyelerine saygı ve sevgi göstemelisin. Anne-Baba-Kardeş üçlüsüne kesinlikle saygı ile, mümkün olduğunca sevgi ile, elinden geldiğince de şefkat ile yaklaşmalısın ve öyle davranmalısın. Bu aile kavramına ileriki hayatınızda eş ve çocuklar da katılacaktır ve aynı durum onlara karşı da geçerlidir. Toplumun çekirdeği aileyse ve aileye önem verirsen insanlığa da önem verirsin. İnsanlarla iletişim ve hayatın zorluklarına karşı koyabilme yetisini, birlikten kuvvet doğar anlayışını ilk, aile ortamında kazanırsın. Hayata orada başlarsın, büyük ihitimalle de hayatın onların yanında son bulur!

Ailenin daha da büyümüş hali etnik topluluktur. Bir etnik toplulukta, her aileyi bir birey olarak düşünürsek aile adına söylenen her durum, bir insanın etnik topluluğu adına da söylenebilir. Tüm insanlara saygıyı ön planda tutmak koşuluyla, kökeninize saygı ve sevgi ve onun kurallarını koruma, kollama görevi de size aittir. Bir büyük aile yapısı olan blunduğunuz etnik grubun, gelenek, görenek gibi çok değerli kazanım ve kurallarına sahip çıkarak yaşamalısınız. Bunları gözardı etmek, aile içindeki kuralları gözardı etmekle birebir aynı olmasa da birbirine çok yakın bir durumdur. Yaşadığınız ortam bazen gelenek ve göreneklerinizi uygulamanıza elverişli olmayabilir. O zaman da bulunduğunuz ortamın uygulanabilir kurallarına uyarsınız. Ancak hiçbir şekilde aslınızı inkar etmezsiniz. Çünkü aslını inkar, neslini de inkardır!

Bir diğer önemli unsur da dindir. Din manevi olarak insanın sığındığı en önemli kavramdır. Bir dine bağlı olan insanların büyük çoğunluğu mensup oldukları dinin koyduğu kurallara göre yaşarlar. Hangi dine mensup olacağımız ilk başta şans meselesidir. Dünyaya geldiğimiz anda, ailemiz hangi dindense o dine sorgusuz-sualsiz, doğrudan katılmış oluruz. Akıl yürütme, fikir üretme çağına geldiğimizde de kendi dinimizi kendimiz seçeriz. Büyük ihtimalle her insan dünyaya geldiği ortamdaki dine mensup olmayı sürdürür. İnsanların çok büyük çoğunluğu, inandıkları dinin kurallarını, varolan bütün değerlerin üstünde tutarlar. Hiç bir dine mensup olmayanlar da az değildir. Ancak onların da mutlaka inandıkları bir felsefe vardır ve o felsefe doğrultusunda hareket ederler. Söylemek istediğim odur ki; inançlarımız da karalılığımızın simgesidir. İnsan, inandıklarının arkasında durmayı bilmelidir!

Yaşamak ve refah içinde hayatımızı sürdürebilmek için para kazanmamız lazımdır. Parayı bulan da insanlardır. Dolayısıyla, para kazanmak için insanlara, dolaylı olarak da insanlığa hizmet etmek zorundayız. Hayatımızı sürdürebilmek için -neredeyse- bir diğer olmazsa olmazımız da mesleğimizdir. Mesleği olmayan insan yoktur. Mutlaka her insan, bir diğerinin yapamadığı veya sadece kendisinin en iyi yapabildiği önemli becerilere sahiptir. Yeter ki insan o kabiliyetinin farkına varsın, onu ortaya çıkarsın ve o becerisini insanlara sunarak paraya dönüştürmesini bilsin. Önceliğiniz para kazanmak olsun ya da olmasın ya da yegâne hedefiniz insanlığa hizmet olsun, mutlaka bir şeyler yapmalısınız. Dünya üzerinde hiçbir şey yapmadan durmaktan birşey çıkmaz. Bakın ağaçlar bile insanlık adına çalışıyor. "Kariyerimde ilerleyemiyorum" diyenlere: İnsanlık kariyeriniz parlaksa eğer, sorun yok!

Bir de hemşehrilerinize sahip çıkın. Hangi ortamdaysanız orada mutlaka sizi seven insanlar vardır. Sırf onlarla aynı yerde yaşadığınızdan dolayı size sempatik bir bakışla bakanların sayısı tahmin edemeyeceğiniz kadar fazladır. Bazen öyle bir an gelir ki, hiçkimsenin sizi umursamadığı bir ortamda, hiç ummadığınız bir anda tanımadığınız bir insan size "toprağım" diyerek yardım eli uzatabilir. Bu da topluluk dayanışmasının toplumlardaki güzel bir örneğidir...

İnsanlık ölmedi ama gözü toprağa bakıyor! Onu iyileştirmek ve daha güzel bir dünya için önce insan ve insanlık; daha sonra bizim için önemli olan değerler... En önemlisi kararlı ve akıllı olmak. Emin olun ki bizi bizden başkası kurtaramaz. Hepimiz insanız ve insanlığı kurtaracak olanlarsa sadece bizleriz!

Güle güle ey güzel insan, yine bekleriz!

 
Toplam blog
: 301
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.05.07
 
 

"1988 Adana doğumluyum. Oldukça başarılı bir öğrencilik serüvenimin ardından eğitimimi noktaladım..