Önce kendini yönet

Yöneticilerin yönetilenlerden en büyük farkı kendilerini yönetebilmeleriydi. Aslında bütün başarılı insanların, başarılı olamayanlardan en önemli farkıydı bu. Herkesin hayattaki en büyük sermayesi kendisidir. Bu sermayeyi iyi kullanıp zamanlarını iyi değerlendiren ve karşılarına çıkan fırsatları iyi değerlendiren insanlar her zaman istedikleri noktaya ulaşmışlardır. Acaba 2. Mehmet, İstanbul’u fethedinceye kadar 6 ay boyunca kendi yatağında yatmayan bir İmparator olmasaydı 2. Mehmet yerine Fatih Sultan Mehmet olarak anılır mıydı? Mustafa Kemal, Türkiye'yi düşmanlardan temizlemenin hayallerini kurmak yerine, boş zamanlarında bol bol oyun oynayan, arkadaşlarıyla geyik yapan, zamanının büyük bölümünü uyuyarak geçiren biri olsaydı Ulu Önder Atatürk olabilir miydi? Eğer Bill Gates, bütün dünyadaki her insanın bilgisayar kullanabilmesi için Windows isimli bir program yazmaya çalışmak yerine sayısal loto oynasaydı, bugün dünyanın en zengin insanı mıydı?

En karamsar olunacak durumlarda karamsar olmayan kişi Atatürk oluyor. En imkansız zamanlarda gemileri karadan yürüten kişi Fatih Sultan Mehmet oluyor. Her eve bir bilgisayar hedefi koyup, herkesin bilgisayar kullanabilmesi için bir yazılım yazan kişi Bill Gates oluyor. Başarılı kişilerin hayatlarına baktığımızda hep aynı şeyi görüyoruz: Kendini yönetebilmek.

Kendini yönetebilmek, insanın kendini tüm isteklerine karşı kendini kontrol edip, amaçlarına ulaşabilmek için gerekli çabayı harcamasıdır. Bir baba, evine ekmek götürebilmek her gün işe gitmek zorundadır. Bir anne, bebeği ağladığı zaman gece yarısı bile olsa açsa doyurmak, hastaysa ilaç vermek zorundadır. Bir genç, üniversiteyi kazanmak istiyorsa bilgisayarda oyun oynamak veya chat yapmak yerine ders çalışmak zorundadır. Bir iş adamı, kazandığı paraları kaybetmemek için işlerini geliştirmek zorundadır. Baba içindeki dinlenme isteğine, anne uyuma isteğine, genç oyun oynama isteğine, iş adamı para harcama isteğine rağmen yapması gerekenleri yaptığında kendini doğru yönetmiş olur. Hayat durağanlığı ve boşluğu sevmez. Baba çalışmazsa herkesin eline bakar olur, anne çocuğuyla ilgilenmediği için dışlanır, genç üniversiteyi kazanamayınca ayıplanır, iş adamı para kaybettikten sonra dost bulamaz. Yapılması gereken şeyleri yapılması gereken zamanda yapmayanlar, yani kendilerini yönetemeyenler, her zaman başkaları tarafından yönetilmeye mahkumdurlar. Platon asırlar önce bunu keşfedip şöyle bir tavsiyede bulunuyor; “Kendini yönet. Dünyayı yönetecek güç bulursun.”

Kendini yönetemeyenlerden veya yapması gereken şeyleri yapmayan kişilerden oluşan bir toplum da başkaları tarafından yönetilmeye mahkumdur. Kendini yönetemeyen kişiler, hayatları boyunca istediklerini elde edemezler. Kendilerini yönetemeyen kişilerden oluşan toplumlar da öyle. Birilerini yönetmek veya iyi yönetilmek istiyorsak sonuç hep aynı. Önce kendimizi yönetmeyi öğreneceğiz. Hayattaki en önemli şeyleri; anları, karşımıza çıkan fırsatları, kendimizi çok iyi değerlendireceğiz. Lao Tzu’nun dediği gibi “Başkalarını yönetmek, ‘güç’tür; Kendini yönetmek ‘gerçek güç’tür.”