Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '10

 
Kategori
Futbol
 

Önce Reha Muhtar, sonra Erman Toroğlu ve her daim Hınçal Uluç...

Önce Reha Muhtar, sonra Erman Toroğlu ve her daim Hınçal Uluç...
 

Türk futbol medyasında, özellikle TV spor programlarında, yorumcular rating adına, popülaritelerini arttırmak adına, herhangi bir takım, yönetici, futbolcu, hakem, pozisyon, ofsayt, penaltı yani konu ne olursa olsun dakikalarca her türlü olasılığı, her türlü komple teorilerini, her türlü saçmalamayı özgürce, tv yönetimlerinin, moderatörlerinin hiç bir müdahalesi olmadan yapabilmektedirler.

Ne yazık ki, bu durum her yıl, her geçen hafta daha aykırı, daha absürd yorumlarla, iddialarla daha da kötüye gitmektedir...!

Galatasaray-Fenerbahçe maçında Selçuk'un attığı, Franco'nun yediği golden sonra bir sürü yorum yapıldı ama Reha Muhtar öyle bir yaptı ki, sanıyorum, yorumlar yeni bir boyut kazandı. Reha Muhtar dedi ki '' Top tıngır mıngır gitti kaleye ve gol oldu, oysa bu yaşımda ben olsam, o golü yemezdim...! '' Ve GS yöneticilerine bir komisyon kurup, Latinlerin bu tip işlere yatkın olduklarını belirtip, Leo Franco'nun durumunu incelemelerini tavsiye etti...

Fenerbahçe, Beşiktaşı 1-0 yendi ve yarış dışında kaldı, maçta Bobo penaltı kaçırdı. Bu sefer Erman Toroğlu çıktı '' Alex'in arkadaşına penaltı attırılır mı ? '' diye sordu ve '' Ben olsam asla attırmazdım...'' dedi.

Oysa, Bobo Fenerbahçe maçlarında, Fenerbahçe'ye 11 golle en fazla gol atan, en çok katkı yapan Beşiktaşlı idi. Hatta, Bobo-Alex derbi istatistikleri maç günü, yazılarını yazdığı Hürriyet'te yer almıştı. Takımına bu kadar olumlu katkı yapan Bobo niçin bu maçta böyle bir şey yapmış olsun ki...? Toroğlu bu yazıyı görmemiş olabilir mi acaba..? Sanmıyorum...

Aslında iyi ve kaliteli bir gazeteci olan Reha Muhtar'ın ince ince ''duyumlarına göre'' ortaya atmaya başladığı fikirler yerine, gündemde olmak kaygısı taşımadan kalitesini ortaya koyarak farklı bakış açıları getirmeye çalışması, yozlaşan futbol medyasına zenginlik ve derinlik katacaktır diye düşünüyorum.

Erman Toroğlu ise spor medyasında elde ettiği yer ve saygınlık açısından seviye kaybetmektedir. Kişisel ego tatminini, takıntılarını yorumlarına daha belirgin bir şekilde katmaktadır. Adeta Fenerbahçe'den ve Emre'den nefret etmektedir. LigTV Maraton programında elinde olan görüntüleri istediği gibi kullanarak kendini işin içine katmadan ''seçilmiş görüntülerle'' bunu başarabiliyordu. Bu olanağı kalmadığı için artık bu belirgin duygu ve düşüncelerini direk olarak yazılarına yansıtmaktadır. Çok belirgin ve net olmadıkça, geçmişte yaptığı yorumlarla çelişmek pahasına, neredeyse her pozisyonu FB aleyhine yorumlamaktadır. LigTV doğruyu yapmış ve ErmanToroğlu ile çalışmama kararı vermiştir...

Sevindirici olan ise, önce Reha Muhtar, sonra Erman Toroğlu tarafından atılan bu çirkin, absürd şike söylemlerine ne GS ne BJK ve ne de medyada hiç kimsenin itibar etmemesi, inanmamalarıdır...

Büyük usta Hınçal Uluç ise zaten Fenerbahçe geride kaldığı sürece rafa kaldırdığı, ancak GS'yi kendi evinde 1-0 yenerek iddiali duruma geçmesiyle birlikte '' Fenerbahçeli federasyon'' ve '' Lig bitmiştir, Fenerbahçe şampiyon olmuştur '' tezlerini tekrar gündeme getirdi...

Zaten, Hınçal Uluç her daim hazırdır. Her zaman, yıllardır sezonun ikinci yarılarının 5-7 haftalarına kadar genelde fazla agresif olmayan '' düşük profil '' yorumlar yapar. Ama şampiyonluk yarışının o anki durumuna göre eğer Fenerbahçe önde veya iddialı durumdaysa, agresif ve medyayı peşinden sürükleyecek stratejik yorumlar hemen başlar. En belirgin olan ''kutsal ittifak'' , '' Fenerbahçeli medya '' , '' Fenerbahçeli Federasyon '' tezleri hemen gündeme alınır, ustayı takip edenler ise korolar halinde konuyu işlemeye, çok sesli hale getirerek yaygaraya başlarlar.

Oysa ''Fenerbahçe'li medya'' tarihte asla varolmadı, ama ''Galatasaray'lı medya'' hep oldu. Böylesine bir şaşırmaca, yanıltma da ancak Hınçal Uluç gibi büyük usta tarafından başarılabilirdi. Ama, Haluk Ulusoy, Levent Bıçakcı ile süren 12 yıllık federasyon dönemine kimse nedense '' Galatasaray'lı medya'' demedi. Üstelik geçmiş ve mevcut federasyonlarda Disiplin ve Tahkim kurulları hep GS ağırlıklı olurken ve hep FB aleyhine, GS lehine somut kararlar çıkarken....

Hınçal Uluç ustanın diğer konularda yazı ve yorumlarını okumaya devam edin ama futbol yorumlarını geçiniz...

Bu sene büyük usta, maalesef elinde olmadan, geç kaldı. Fenerbahçe, özellikle Daum'un hataları, maçlarda da hakem hataları ile birleşince GS maçına kadar yarış dışında kalmıştı. GS'yi 1-0 yenerek en azından şampiyonlar ligine kalma iddiasını elde etti, BJK yi yenerek ise en azından 2.ciliği hemen hemen garantiledi.

İşte bu noktada '' anti-FB '' korolar halinde yine başladılar, ama bu sefer çok çoook geç kaldılar....

Şimdi ortaya çok fiili bir durum çıktı. Galatasaray Bursa'yı yener veya berabere kalırsa Fenerbahçe de Kasımpaşa'yı yenerse lider olacak ve şampiyonluk şansı daha da artacak. Galatasaray ise şampiyonlar ligine bile kalma şansı kalmayacak.

İşte bir anda ortaya çıkan bu fiili durum, aklı başında olmayan herkesi çıldırtıyor nedense ...

Beşiktaş yönetimi, bu sezon boyunca biriktirdiği enerjisini, tepkisini başta Fenerbahçe ve Federasyon aleyhine göstermeye, boşaltmaya başladı. Şampiyon olma ve ikincilik şansları kalmadığı için yönetimin, başarısızlıkları örtmek amacı ile hedef saptırarak, futbolcularına bile teker teker olaylar ve hakemler hakkında yorum yapmaya zorladıklarını düşünüyorum. Daha önceden, tartışmalı kritik bir olayın içindeki futbolcunun, sadece pozisyon ile ilgili düşüncelerini aktardığını görmüştük. Ama bu sefer başta Toraman olmak üzere 5 BJK'li oyuncu, karşı takımı, oyuncularını toptan suçlayarak yorum yaptıklarını hiç görmemiştik... İbrahim Toraman otursun maçı tekrar izlesin, kendisinin niçin hiçbir başka maçta olmadığı kadar niçin bu kadar hırçın ve iyi niyetli olmadığını açıklasın.

Hatta yönetim dinmeyen öfkelerini daha da ileri görürerek sonuç alamayacaklarını bile bile maçın iptali için güven duymadıklarını belirttikleri Federasyona dileçe verdiler. Bu çok şaşırtıcı ve düşündürücü bir durum. Amaç sanıyorum, ortalığı daha da bulandırmak, gerginliği tırmandırmak ve mümkünse Fenerbahçe'nin şampiyon olmasını engellemek...

Son seçimi kazanan Adnan Polat başkanlık sorumluluğunun verdiği ağırlığı, ciddiyeti özümsediğini, artık eskisi gibi agresif çıkışlar yapmadığını ve Demirören'in aksine Adan Polat'ın sorumlu bir başkanlık yaptığı ve olgunlaştığını düşünüyorum.

Bu fiili durum internet dünyasında, bloglarda da yer alıyor. Özellikle ''fanatik olması kuvvetle muhtemel'' bazı blog yazarları Fenerbahçe şampiyon olmasın diye GS'nin Bursa'ya bile bile yenilmesi gerektiğini düşünüyor. Hatta ikinci olma şansını bile yok etme pahasına bunu söylüyorlar.

Ben ne Fenerbahçe'nin, ne Beşiktaş'ın ne de Galatasaray'ın göz göre göre böyle bir ''çirkin şike'' yapmayacağını, bu durumun onların yüzyıllık büyüklüklerine asla yakışmayacağını düşünüyorum.

Nefretleri, tuttuğu takıma olan sevgilerinden daha fazla olan fanatikler futbola ve takımlarına zarar veriyorlar....

Her sene, o yılın şampiyonluğun en önemli şampiyonluk olduğu ve bu nedenle herşey mübah düşüncesi doğru değildir.

Türkiye cumhuriyeti var olduğu sürece Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş var olacak ve daha nice şampiyonluklar kazanacaklar...

Şevket Onat

21.04.2010

Not : Son anda, Federasyon, Kasımpaşa-Fenerbahçe maç saatini değiştirmeyeceğini açıklamış. Kaos ortamını sevenler çok sevinmişlerdir.

 
Toplam blog
: 56
: 1798
Kayıt tarihi
: 23.02.10
 
 

ODTÜ mezunuyum. Uzun yıllar, çeşitli bankalarda bilgi işlem ve kredi kartları  merkezlerinde yöne..