Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Eylül '08

 
Kategori
Sosyoloji
 

Önemli Olmak mı, Değerli Olmak mı?

Önemli Olmak mı, Değerli Olmak mı?
 

Resim: www.hakkikotek.net'ten alıntı


Önemliler ve değerliler!
Sizce hayatımızda hangilerinin daha çok yeri var?

Değerli ve önemliden kastım, kan bağı ve duygusal bağ kurduğumuz insanlar değil…
Onlar başka… Onlar özel!

Önem verdiklerimizle değer verdiklerimiz arasında fark var mı, diye düşündüm bu defa!

Önemli şahsiyetlerin hayatıma destursuz ve adeta dayatma ile girdiklerini fark ettim, neden sonra… Beni sarıp sarmalayan sosyal çevre içinde ne kadar çoktu, önemli insanlar… Fark ettim, önemli insanlara bağımlı bir hayat yaşadığımızı… Sanat, siyaset, basın, spor, kamu görevlisi, akademisyen gibi önemli insanlar bizden habersiz bizim dünyamıza giriyor.

Düşünün bir kere, bizim için önemli olanların hem de değerli olduklarını… Yaşamak ne keyifli olurdu…

Değerli değillerse önemliler, daha önceki yazılarımda işaret ettiğim “cıbıl kabadayı” olmaktan kaçamamışlardır, demektir.

Yaşamak, adeta önemli insanlar arasında kendine yer edinme savaşı gibi geldi, bir an!
Belki her zaman…

Ancak bu önemli insanların “önemlerini” şahsiyetlerinden mi yoksa üstlendikleri, kendilerine verilen veya fırsatını bulup kaptıkları sosyal rol ve görevlerinden mi kazandıklarını düşündüm bir müddet!

Evet, hepsi benim için çok önemliydiler… Hepsi benim için vazgeçilmezdiler…
Ama “BEN” için…

Fani hayatımdaki geçici lezzetler ve çıkarlarım için, önemliydiler…
Menfaatlerim için…

Yanlış anlaşılmasın, hepimiz birbirimiz için önemliyiz; ama benim sıkıntım başka…

Kimi zaman kargışlarımda yer aldılar, kimi zaman alkışlarımda…
Ancak çoğu zaman, benden uzaktaydılar; ya da ben onlardan uzak kalmada buldum, gerçeği…

Evet, önemliydiler, hepimiz için…
Mecburuz bir bakıma, önemlilere…
Şehri ve hayatı parmağıyla evirip çevirenlere…
Parasıyla bir yerlere gelenlerden, paraya gelenlere…
Tevellüdün nimetlerini yiyenlere…
Ve tabii ki duymuştum, adamın olmadığı yerde keçiye “Abdurrahman Çelebi” dendiğine…

Bir de önemlilerin ömrü pek uzun olmuyor, verdiğimiz önem de!.. Varlıkları ellerinden mühürleri alınana kadar… Başka bir deyişle mührün elden gitmesiyle giden sultanlık… Işıkları gün bitene kadar...

Ramazan’ın ilk günleri TRT-1 televizyonunda 1987’de dizi film olarak izlediğim, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu ve ilk yıllarını anlatan, Tarık Buğra’nın “Osmancık” adlı romanından televizyona uyarlanan ve yönetmenliğini usta yönetmen Yücel Çakmaklı’nın yaptığı “Kuruluş” filmini izledik evde çocuklarla…

Filmde, yaşlanan Ertuğrul Gazi’nin yerine seçilecek “bey” için Osmanlı’nın manevi mimarlarından Şeyh Edebali’nin de aralarında bulunduğu Kayı boyunun aksakallıları, ileri gelenleri meşveret için toplanmışlardı. Ertuğrul Gazi’nin Osmancık’a (Osman Bey, daha bey olmamıştır.) söylediği söz, bana önemli ve değerli farkını göstermesi açısından çarpıcı geldi:

“Oğul, Kayı’nın büyükleri ‘Bey’ olarak seni uygun gördüler. Seni Kayı boyuna, Söğüt’e “Bey” seçtik; ancak “Bey olmak" senin elinde… Bey seçilmek başka, bey olmak başka…”

Sanırım Ertuğrul Gazi’nin son cümlesini “Önemli olmak başka, değerli olmak başka!” olarak da algılayabiliriz…

Gönüllerin sultanı, beyi olmak her kişinin harcı olmasa gerek! Bu kubbede hoş bir sada bırakanlar, kanımca değerli şahsiyetlerdir. İnsanlık, adalet ve ahlâk gibi erdemlerde onlar, önden gidenlerdir.

Önemini değerli şahsiyetinden alan insanların artması, etkin ve yetkin kişiler olması dileğiyle…

 
Toplam blog
: 143
: 2341
Kayıt tarihi
: 22.08.07
 
 

Bu âlem içinde aileme zaman ayırmak, gezmek, okumak, fotoğraf çekmek, resim çizmek ve iş hayatı h..